Hatay Tabip Odası yönetici ve üyesi hekimler, dün öğle saatlerinde Hatay Devlet Hastanesi binası önünde basın açıklaması yaptı. Oda Başkanı Dr. Sadık Nazik, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının görevini hastaları tedavi etmek, toplumu ise hastalıklardan korumak olarak açıklarken, toplumu ve sağlık sistemini esastan etkileyen COVID-19 gibi yoğun ve riskli dönemlerde hastalıkla mücadele etmenin, bedeli ne olursa olsun; kamusal, mesleki ve hepsinden önemlisi etik sorumlulukları olduğunun bilincinde olduklarını söyledi.
HTO Başkanı Dr. Sadık Nazik, hekimlik mesleğine adım attıkları ilk andan itibaren bırakmadıkları mesleki ve toplumsal sorumluluk bilinci ile üzerlerinden çıkarmadıkları beyaz önlüğün varlık sebebi olduğunu altını çizdi ve şöyle devam etti:
“Ancak olağan sağlık hizmetleri dönemindeki performans baskısı, gerekli olmayan sağlık hizmeti tüketimi ve hekim emeği üzerinden yaratılmaya çalışılan ‘hasta-müşteri memnuniyeti’, SABİM -CİMER şikayet hatları ve yönetici baskılarının üzerine, şimdi de çığ gibi büyüyen vaka sayıları ile pandeminin ‘virüs yükü’ bindirilmiştir.
Türk Tabipleri Birliği olarak, COVID-19 pandemisinin zayıflatılamadığı ve yaygınlaşma eğiliminin arttığı bu dönemde, öncelikli ve ısrarlı talebimiz, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu boğucu ortamın görülmesi ve artık nefes alamayacak hale gelip tükendiklerinin farkına varılmasıdır.
COVID-19 pandemisi ile mücadele, her şeyin normal, olağan kabul edildiği ve Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, ülkeyi yönetenlerin, hekimleri ve sağlık çalışanlarını görmezden geldiği bir anlayışla sürdürülemez. Hekimler için alkışların yerini uzun süredir hüzün almıştır. Hemen her gün onlarca meslektaşımızın hastalık haberini alıyoruz. Birileri televizyonlardan, twitter mesajlarından başarı hikayeleri anlatırken, bizler ölüyoruz!
Koşulların pandemiye uygun olarak iyileştirilmediği, eşitlik ve adalet anlayışından uzak görevlendirmelerle mağduriyetlerin yaratıldığı, hekimlerin yakın geleceğe dair kaygılarının arttığı bugünlerde, sesini duyuramayan, umudunu yitiren hekimlerin emeklilik ya da istifa sayısındaki artış ciddiye alınmalı ve önemsenmelidir. Kötü yönetim ve ‘her şeyi ben bilirim’ anlayışının ürünü olan bu tabloların sorumluluğu, Sağlık Bakanlığı’ndadır. Aylardır özveriyle çalışan hekimleri, emeklilik ya da istifa noktasına getiren; yöneticilerin beceriksiz ve empatiden yoksun, çözüm üretmeyen dayatmaları ve vurdumduymazlıklarıdır.
Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları olarak, meslektaşlarımızı görevlerinden uzaklaşmamaya, Sağlık Bakanlığı’nı ve ülkeyi yönetenleri ise yasaklama, kısıtlama ya da cezalandırmayı aklına bile getirmeden, hekimlerdeki bu sıkışmışlığın ve tükenmişliğin farkına varmaya davet ediyoruz.
Pandemiye karşı en ön saflarında mücadeleyi yürüten bizler; güven veren, geleceğe dair kaygıları azaltan, her hekimi ve sağlık çalışanını değerli gören, çalışma ortamının, çalışma koşullarının iyileştirilmesini, kişisel koruyucu donanımların eksiksiz ve zamanında temin edilmesini, maddi ve manevi desteği sözlerde, vaatlerde değil fiilen, hemen ve sürekliliği sağlayarak gösteren bir sağlık yönetimi istiyoruz.
Öncelikle bilinmelidir ki, her dönemde, ama özellikle COVID-19 pandemisi döneminde sağlık hizmeti için sunulan emeğin maddi karşılığı yoktur. Evde çocuğunu bırakarak ya da hastalığı anne babasına bulaştırma endişesini her gün taşıyarak, günlerce COVID-19 polikliniklerinde hasta bakmanın maddi
Devlet Hastanesi önünde bir grup hekimin katıldığı toplantıda, Tabip Odası Başkanı Dr. Nazik şöyle devam etti:
“COVID-19 pandemisi sürecinin toplumsal ayağını yönetemeyen, toplumda günlük hayata yansıyan bir pandemi bilinci oluşturamayan, başarı öyküsü yaratma çabasından kaynaklı gerçekler yerine sanal rakam ve beklentiler ile pandemide kontrolü kaybettiği anlaşılan yöneticilerin, hastanelerin salgınla kuşatıldığı bugünlerde, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sesine, haykırışına kulak vermelerini istiyoruz.
Hekimler ve sağlık çalışanlarında manevi olarak yaşanmakta olan çöküş ve tükenmişliğin, düşük temel maaşlar, komik rakamlardaki performans ödemeleri ile iç içe geçerek pandemi sürecinde yaratabileceği moralsizlik ve zaaflar konusunda yetkilileri uyarıyoruz.
Bütün çalışanların, ekonomik kriz ve pandemi dikkate alınarak maaşlarında artış yapılması talebiyle beraber, ama öncelikle hekimlerin ve sağlık çalışanlarının performans dahil hiçbir ön koşul ve sınırlamaya tabi kılınmadan, emekliliğe yansıyan, örgütümüzün talepleri doğrultusunda temel maaş alabilmelerinin sağlanmasını, bu gerçekleşinceye kadar, mevcut döner sermaye ödemelerinin salgın bitinceye dek tavandan ödenmesini, Aile Sağlığı Merkezi ve İlçe Sağlık Müdürlüklerinde çalışan hekimlere de yansıtılmasını istiyoruz.
Biz, hekimler ve sağlık çalışanları, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da işimizi severek ve onurla yapmaya devam edeceğiz. Ülkemizin yaşadığı onlarca olağandışı durumda, mesleğimizin doğasında yer alan fedakarlığı ve özveriyi yerine getirmeyi başarmış bir mesleğin mensuplarıyız. Bu doğrultuda, öneri ve taleplerimizin dikkate alınmasını umuyor, hekimlerde ve sağlık çalışanlarında biriken ve patlama noktasına gelen kaygı ve tepkileri ülkeyi yönetenlerin dikkatine sunuyoruz.
Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları olarak, pandeminin ilk günlerinde yaptığımız uyarıyı bir kez daha tekrarlıyoruz. Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumayı başaramaz, maddi ve manevi desteği sağlayamazsanız, toplumu hiç koruyamazsınız.”