İnsan Hakları İskenderun Şube Eşbaşkanı Coşkun Selçuk;10 Ekim 2015’te Ankara’da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmıştık. Dökülen kanlara dur demek, savaşa karşı, barışı savunmak için yollara düştük. Kamu emekçilerinin, işçilerin, halkların özlemlerini haykırmak, umutlarını yaşatmak için, kandan ve savaştan beslenenlere karşı “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!” demek için gelmiştik.Türkiye’nin dört bir yanından, emek, barış ve demokrasi taleplerimizi haykırmak için gelmiş, kadını erkeği, genci yaşlısı, barış türküleriyle birlikte halaya durmuştuk. Türkiye’nin göbeğinde, Ankara Garı’nın önünde, binlerce polisin gözü önünde patlattılar bombalarını. 102 canımızı aldılar aramızdan. Canımızdan can gitti, yüreklerimiz dağlandı. Annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı kaybettik.Ne yazık ki hep en iyilerimiz en önce gitti. Demokrasi, insan hakları ve emek mücadelesini İskenderun’da yılmadan, yorulmadan sürdüren arkadaşımız, yoldaşımız Fevzi SERT’i de bu patlamada kaybettik. Mücadelede alçak gönüllülüğü, uyumu, dirençli kişiliği ile her zaman büyük güç veren arkadaşımızı kaybetmenin acısı hala ilk günkü gibi yüreğimizde.Şimdi bu acıyla hukuk adına, yargılama adına, yaşanan süreci takip ediyoruz. Patlamayı gerçekleştirenlerin işbirlikçilerinin bir kısmı tutuklu ve mahkemede yargılanıyor. Mahkeme sürecinde saldırgan tavırlarını devam ettiriyor ve kaybettiğimiz arkadaşlarımızın yakınlarına hakaretler yağdırıyorlar. Diğer bir kısmının bulunamadığı söyleniyor. İzinli yapılan bir mitingde en üst düzeyde idare ve güvenlik yöneticileri sorumluyken, binlerce polis görevlendirilmişken idarenin ve güvenliğin hiçbir sorumluluğu olmadığı iddia edilerek, soruşturma açılmasına dahi izin verilmiyor. Patlama sonrası alana geç gelen sağlıktan sorumlu yöneticiler ve görevlilerin soruşturulmasına izin verilmiyor. İzinli bir mitingde bombalı saldırı yapılıyor, tümü mitingin katılımcısı olmak üzere 102 kişi yaşamını yitiriyor, yüzlerce kişi yaralanıyor ve bunda yönetenlerin hiçbir kusuru bulunmuyor. Suruç’ta, Ankara’da, Gaziantep’te bombalar patlatarak onlarca kişinin canına kasteden İŞİD çetelerinin hangi odaklardan güç aldığı herkesçe bilinmektedir. Ellerini kollarını sallayarak Ankara’ya kadar gelip “Barış” talebiyle yapılan bir mitinge saldırmasının tesadüf olmadığını herkes biliyor. Barış düşmanı insanlık düşmanı çeteler ve destekçileri istedikleri kadar saldırsınlar, haktan, hukuktan, barıştan yana tavrımızı asla değiştirmeyeceğiz.Barıştan, insan haklarından, adaletten, eşitlikten yana olanlar bir yandan patlamalarda can veriyor, bir yandan 15 Temmuz darbesi ile gerekçelendirilerek KHK’ler ile işlerinden ekmeklerinden ediliyorlar. Barış Mitingi’ne katılıp orada tesadüf eseri can vermeyen binlerce kişi bu gün “sivil ölüm” olarak değerlendirilen işlerinden atılarak sadece kendileri değil aileleri çocukları da cezalandırılıyor. İnsani değerlerin mücadelesini yürütmenin bedelinin ağır olduğunu biliyoruz ve bir gün bu değerlerin hakim olacağı bir dünya özlemiyle mücadelemize devam ediyoruz.10 Ekim Ankara Garı katliamının ikinci yıldönümünde, kaybettiğimiz Fevzi SERT ve 101 arkadaşımızı bir kez daha anıyor, mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimiz, unutmayacağımız ve unutturmayacağımız sözünü bir kez daha veriyoruz.