Aralarında Hatay Barosu’nun da bulunduğu çok sayıda baro tarafından baro seçimlerine müdahale yapılmaması, baro seçimlerinin demokratik kriterler çerçevesinde gerçekleştirilmesi amacıyla bir basın açıklaması yayınlandı.
Basın açıklamasında, “Bizler aşağıda imzası bulunan baro başkanları olarak; hukuk devleti ve demokrasiye tam bağlılıkla aşağıdaki hususları kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Bilindiği üzere, pandemi gerekçe gösterilerek 2020 Ekim ayından bu yana hukuka ve mevzuata aykırı biçimde baroların olağan genel kurullarının engellenmesine devam edilmektedir. Bu süreçte çeşitli açıklamalar ve YSK kararları ile hukuka aykırı bir durum olağanmış gibi gösterilmeye çalışılıyor ve gerçeğe aykırı açıklamalarla toplumun hafızasında bir algı oluşturuluyor. Kırmızısı, turuncusu, üçyüzü, beşyüzü, kısıtlama olanı olmayanı ile baro genel kurulları açısından ülke coğrafyası 81 parçaya bölünmüş ve her biri için başka bir hukuksuzluk inşa edilmiştir.
Görülüyor ki pandemi gerekçe gösterilerek avukatların önünden sandık kaçırılmak isteniyor. Emredici yasa hükmüne rağmen baroların genel kurul yapması, pandemi gerekçesiyle engellenirken siyasi partilerin tıklım tıklım dolu kongreleri, faaliyetleri devam eden AVM’ler ve en önemlisi her gün binlerce kişinin bir arada bulunmak zorunda kaldığı adliyeler; bu gerekçenin samimiyetten yoksun olduğunu açıkça göstermektedir. Örneğin İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne her gün avukat, hakim-savcı, adliye personeli ve yurttaş olmak üzere yaklaşık 30.000 kişinin girip çıktığı ve buralarda alınan tek tedbirin HES kodu sorgulaması olduğu da göz önüne alınırsa; Baro genel kurulları için getirilen 300 kişi sınırlamasının pandemi mücadelesi ile ilgisi olmayan bir çifte standart uygulaması olduğunu ve gerçekçi, bilimsel, hukuksal bir dayanağı olmadığını hepimiz görüyoruz.
HUKUKEN HİÇBİR ENGEL YOK
Pusulası hukukun evrensel ilkeleri olan bir mesleğin mensupları olarak sandığı hak sahiplerinin önünden kaçırmanın demokratik olmadığını biliyoruz ve gerçek amacın ne olduğunun da farkındayız. Bugün Avukatlık Kanunu’nda yer alan seçime ilişkin hükümleri yok sayarak baro genel kurullarının engellenmesi, gelecekte yapılması muhtemel tüm seçimlerin iptali için de korkutucu bir emsal yaratmaktadır. Demokrasiye aykırı bu tavrın bir diğer sonucu ise TBB seçimlerini de ötelemek ve baroların iradesine rağmen hukuku teferruat sayan bir başkanlık anlayışının TBB’de sürmesini sağlamaktır. Öncelikle belirtmek gerekir ki baro genel kurullarının önünde hukuken hiçbir engel yoktur.
-Barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Bu nedenle söz konusu sokak kısıtlamaları barolar ve avukatlar açısından geçerli değildir. -300 kişi ve kişi başı 8 m2 alan sınırlamasının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Nitekim siyasi parti kongrelerinde böyle bir kısıtlama getirilmemiştir. -Baro genel kurullarının yapılmasının önündeki engellerin kaldırıldığı beyanı bir kandırmacadan ibarettir. Üye sayısı 400’ün üzerinde olan barolarda pazar günü dışında seçimlerin yapılabilmesi mevzuat gereğince mümkün değildir. (Av. K. Ek: 3 md., Av. K. Y. 42. md)
-Kanunda yer alan emredici hükümlerin uygulanmasının, hukuksuz idari kararlarla engellenmesi suçtur. YSK’dan başlamak üzere yasak kararlarının altında imzası olan herkes suç işlemektedir.
-Pandemi koşullarının elbette ki farkındayız. Ancak, kısıtlama günlerine denk geldiği gerekçesiyle seçimlerin engellenme girişimlerinin aksine kısıtlama günlerinde yani tüm kentin evlerinden çıkamadığı günlerde yalnızca avukatların sokağa çıkacakları oy kullanma işlemleri fiziksel mesafe kurallarına ve dolayısıyla pandemi koşullarına daha uygun ve sağlıklıdır. Başta baro genel kurullarının hukuksuz şekilde engellenmesinin çıkış noktası olan ve bu yönde genelge yayımlayan İçişleri Bakanlığı’na; bakanlığın, genelgesine dayanak gösterdiği Pandemi Bilim Kurulu’na ve bu genelge doğrultusunda kararlar alan hıfzıssıhha kurulları ile YSK’ya soruyoruz!
-İçinde bulunulan bu hukuksuz durumun, devletin tüm kurum ve kuruluşlarına sirayet etme tehlikesini görmüyor musunuz? Bilim kurulunca alındığı iddia olunan tavsiye kararları gerçekten sadece barolar ve STK’ları kapsayıp siyasi partileri kapsamamakta mıdır? Eğer öyleyse Pandemi Bilim Kurulu’nca alınan bu kararlar hangi bilimsel veriye dayandırılmıştır? Bu gerekçelerle tüm yetkililere sesleniyoruz; baro genel kurulları üzerinden elinizi çekin! Bizler, baro başkanları olarak meslektaşlarımızın sağlığı için gereken her türlü önlemi almak suretiyle gerektiğinde açık havada, gerektiğinde spor salonlarında, gerektiğinde stadyumlarda genel kurul toplantılarımızı yapmak ve demokrasiye olan inanç ve hukuka olan saygımızı bir kez daha ortaya koymakta kararlıyız.
Bu kapsamda, şu ana kadar genel kurul kararı alan, genel kurulunu gerçekleştiren ve henüz genel kurul kararı almamış olan bizler en geç haziran ayı sonuna kadar barolarımızda genel kurul süreçlerini tamamlamak yönündeki kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
TTB’Yİ YENİDEN YARATMAKTA KARARLIYIZ
TBB başkanının, bu süreçte görevini gereği gibi yapmadığını, baroların genel kurullarının yapılmasına getirilen yasakları 6 ay sonra fark etmek suretiyle bakanlığa yazı yazmakla yetindiğini görüyoruz. Bu da barolarla TBB arasındaki mesafenin ne kadar açıldığının ve TBB’nin en hafif tabiriyle inandırıcılıktan tamamen uzaklaştığının bir göstergesidir. Bizler, TBB’nin kişilerin değil baroların iradesi ile oluştuğu bilinciyle, hukukun, demokrasinin ve yargı bağımsızlığının tarafı olan bir TBB’yi yeniden yaratmakta kararlı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşırız” ifadelerine yer verildi.
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55