Cemaat ve tarikatlara eleştirileri nedeniyle hedef gösterildikten sonra Marmara Üniversitesi'ndeki görevinden istifa etmek zorunda kalan ilahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Almanya'ya gitti. Almanya'daki Münster Wilhelm Üniversitesi'nin İslam Teolojisi bölümünden davet alan Prof. Dr. Öztürk, akademik çalışmalarına devam etmek için bu sabah Almanya'ya gitti. Öztürk uçağa binerken, Instagram hesabından şu paylaşımı yaptı: 'Artık gidelim… Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim.''
Prof. Dr. Öztürk, paylaşımına şu notu da ekledi: 'Doktora tez danışmanlıklarımı Cübbeli ile Sakarya'daki tacizci Nurullah'a devrettim. İlahiyat işleri artık onlara teslim.'Prof. Dr. Öztürk'ün Instagram'a İstanbul fotosunun üzerine kalp emojileri koyup 'Ah istanbul' yazısıyla veda etti.Öztürk, uzun süre önce doktora öğrencileriyle yaptığı dersin gizli kayda alınarak sosyal medya üzerinden yayımlanması sonrasında, 'Allah kelamını inkar ediyor' denilerek linçe uğramıştı. Öztürk'ün, sosyal medyada üzerinden yayımlanan gizli çekim dersinde, 'Kur'an'ın lafız mı, mana mı yoksa hem mana hem lafız mı olarak indirildiği' konusundaki kadim bir tartışmaya ilişkin görüşleri yer alıyordu.
Prof. Öztürk, sosyal medyada uğradığı lincin ardından 3 Aralık 2020'de emeklilik başvurusunu sosyal medya hesabından yayımlayarak 'Bugün itibariyle akademiye, akademisyenliğe ve ilahiyat alemine veda ediyorum. Artık yeter. Benden bu kadar' ifadesini kullanmıştı.Kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet' olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü ise Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: 'Vatanımıza bakış açısı bu olan M. Öztürk gibilerden din ilmi nasıl alınabilir?! Rabbim, diğerlerinden de âcilen kurtarsın. Âmîn!'
Sosyal medyada yayınlanan bir konuşması sonrasında yine hedef olup üniversiteden emekliye ayrılma kararı olan Prof. Dr. Öztürk o dönem Karar gazetesindeki yazısında şunları dile getirmişti: 'Badecilik, çocuk tecavüzcülüğü, yanmaz kefen satıcılığı, peygamber terlikçiliği gibi rezilliklerle gündeme gelen karikatür gibi tiplerin linçe uğramak şöyle dursun, sayısız insan tarafından kellifelli şeyh/mürşid muamelesi görüp sahih Ehl-i Sünnet akidesinin en güvenilir temsilcisi olarak takip edildiği bu memlekette yapılacak en doğru şey, “sağlığı, özellikle de ruh sağlığını korumak”tan başka bir şey değildir.”
Mustafa Öztürk yazısının son bölümünde ise, “Sonuç olarak, bugün bu ülkede fikir, ilim ve akademik özgürlük adına deniz bitmiştir. Artık iyice anlaşıldı ki İlahiyat Fakültesi, dinî alanla ilgili farklı fikirler ve görüşlerin müzakere edilebildiği bir ortam değil, belli bir mezhep ve meşrebe göre sahih sayılan itikadi sistemin dogmatik şekilde ezberletildiği, dolayısıyla farklı görüş beyanlarına ilişkin hemen her girişimin “heretik” diye etiketlenip aforoz edildiği bir müessesedir. Bu yüzden, artık deniz bitmiştir” diye yazdı.