SEDAT PEKER'İN GÜNDEMİ SARSAN İDDİALARININ ARDINDAN AKP'DEN SOSYAL MEDYAYA 'TERÖR' BENZETMESİ

SEDAT PEKER

AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği “sosyal medya platformlarındaki dezenformasyonlar”a karşı çalışma başlattıklarını açıkladı.

Avrupa Birliği’ndeki (AB) yasal muktesabata işaret eden Ünal, AB’nin internet ortamına ilişkin iki temel kırmızı çizgisi olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:“Bunlar terörle mücadele ve dezenformasyonla mücadele. Dezenformasyonla mücadele, terörle mücadele kadar önemli. Çünkü biz terörü silahlı şiddete dayalı bir yapı olarak anlayamayız. Terörün ortak amacı kaos oluşturmak, ‘düzen’ fikrini ortadan kaldırmaktır. Bugün dezenformasyon dediğimiz ve inşa edilmiş sahte gerçeklik üzerinden toplumlar üzerinde çok ciddi anlamda bir algı operasyonu yapılıyor. O yüzden AB bu dezenformasyonla mücadeleye çok büyük bir önem atfediyor. Bu yönde de hem Almanya’da hem diğer ülkelerde dezenformasyonla mücadele anlamında yapılmış önemli yasal düzenlemeler var. Sosyal medya yalanları, sosyal medyada oluşturulmak istenen sahte gerçeklikle ilgili ciddi düzenlemelere gidiyor.”
“TERÖR” BENZETMESİ
Daha önce çıkarılan sosyal medya düzenlemesini hatırlatan Ünal, şunları söyledi: “Türkiye’de sosyal medya yasasını çıkardık. ‘Gelmeyecekler, temsilcilik açmayacaklar’ dedikleri bütün sosyal medya platformları Türkiye’de temsilciliklerini açtılar. Bu bir ayağı işin. ‘Sosyal medya’ dediğimiz, Twiter ve diğer platformlar bunlar verici sağlayıcılar. Dolayısıyla veri sağlayıcılar kendilerini tarafsız platformlar olarak nitelendiriyorlar. Ama bu tarafsız platformlarda paylaşılan yalan haberlerin de orada oluşturulan dezenformasyonun ortaya koyduğu bir terör biçimi var. Ve bununla bütün dünya mücadele ediyor. Milyonlarca öğrenci sınava girmeden bir gün önce bir yalan haber ortaya atılıyor ve sınava girecek bütün öğrencilerin psikolojisini etkileyecek bir algı operasyonu yapılıyor. Bununla mücadele etmek durumundayız. Bu sadece bir örnek.”
“ORTAK DÜŞMAN”
AKP’nin, “dezenformasyon terörünü önlemek amacıyla yeni bir sosyal medya düzenlemesini gündeme aldığını” kaydeden Ünal şöyle devam etti: “AB’nin dezenformasyon ile mücadele anlamında yürüttüğü bu çalışmaların yasal zeminini şu anda inceliyoruz. AB dezenformasyonla mücadele anlamında hangi yasal adımları attı, hangi düzenlemeleri getirdi bunun incelemesini yapıyoruz. Bu incelemelerimiz tamamlandığında yine Avrupa’yı temel alarak dezenformasyonla mücadeleye ilişkin bir yasal düzenleme kaçınılmaz. İnternet coğrafyasında mücadele edilen ortak düşman dezenformasyon. AB’nin ortak düşmanı dezenformasyon. ABD için de ortak düşman dezenformasyon. Diğer ülkelerin de bizim de ortak düşmanımız dezenformasyon. Burada tam da özgürlüklerin rahat bir şekilde kullanabilmesi, kişisel verilerin korunmasından, özel hayatın dokunulmazlığına, kişi haklarının korunmasından, insanların özel hayatlarına dönük yapılan dezenformasyona bir çözüm bulma çabasında şu anda dünya. Biz de bu çabaların bir yerinde yapılan düzenlemeleri örnek alarak bir benzer düzenlemeyi hayata geçireceğiz”
NE OLMUŞTU?
Geçtiğimiz aylarda kabul edilen sosyal medya yasası ise yetkililere önemli bir avantaj sunuyor. Türkiye’deki tüm bireylerin ve devlet kurumlarının istek ve görüşlerini değerlendirmek zorunda olan sosyal medya platformları büyük bir ikilem arasında kalmıştı.
YouTube, Twitter, Facebook ve TikTok gibi platformlar sosyal medya yasasına bağlı olarak çalışıyor. Bireyler tarafından herhangi bir içeriğin kapatılması ile ilgili başvuru yapıldığında şirket 48 saat içerisinde cevap vermezse 5 milyon TL ceza verilecek. Bu cezaların ödenmemesi durumunda 10 milyon TL düzeyinde yeni bir ceza daha verilecek.
Twitter gibi platformları kapatmak açıkçası pek kolay değil. Eğer YouTube veya Twitter gibi bir platformu kapatmak isterseniz bunu sadece kendi ülkenizde yapabilirsiniz. Ülkede o siteye erişimin engellenmesi durumunda kimse erişim sağlayamaz fakat başka ülkelerde içerikler görülebilir.
Herhangi bir içeriğin kaldırılması devlet yetkilileri için imkansız. YouTube veya Twitter gibi şirketler ancak kendileri bu erişim yasağını getirebilir. Aksi halde kimsenin bu tür içerikler ile ilgili engelleme yetkisi bulunmuyor. Ayrıca sosyal ağ sağlayıcı olarak bilinen YouTube veya Twitter gibi platformlar engelleri kolayca aşabiliyor. Önümüzdeki günlerde Sedat Peker meselesi nedeniyle sosyal medya platformlarına yaptırım uygulanabilir denilmişti.