CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, mahkûmiyet kararıyla sonuçlanan Gezi Davası’na ilişkin, “Dün mahkemede AKP’den aday adayı olduğu söylenen hakimin durumu kesinleşti. Kendisi, 3 yıl öncesine kadar AK Parti üyesi bir avukattı, AK Pa
Peki bu kişinin eşi? Samsun Bafra’da hemşireydi. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra hakimin eşi tutuklandı, 3 ay süreyle hapishanede yattı. Beraat etmedi, suçunu kabul etti. Fethullahçı örgütlenmeden olduğunu kabul etti ve Samsun Bafra’da 160 kişinin ismini vererek itirafçı oldu. İtirafçı olduğu için şartlı olarak da tahliye oldu. Dün ‘siz darbecisiniz’ kararını veren hakimin evli olduğu eşi, 15 Temmuz darbesini yapan cemaatin bir mensubu; bunu kabul ediyor, itirafçı oluyor, 160 tane de isim veriyor” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi Davası’nda tutuklu olarak yargılanan iş insanı Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı verdi. Ayşe Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater Utku, Yiğit Ali Ekmekçi, Ali Hakan Altınay, Şerafettin Can Atalay hakkında ise 18 yıl hapis cezasına hükmedildi. Yapıcı, Özerden ve Utku, Bakırköy Kadın Cezaevi’ne konuldu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Yapıcı, Özerden ve Utku’yu bugün Bakırköy Kadın Cezaevi’nde ziyaret etti. Özel, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dün akşam saatlerinde, kimsenin beklemediği ve herkesin vicdanını yaralayan bir kararla Gezi Davası’ndan yargılanan herkes tutuklanmıştı. Bu tutuklulardan üç tanesi Bakırköy Kadın Cezaevi’ne konmuştu. Bugün üçünü ziyaret ettim. Öncelikle; geçmişte de Cezaevi Komisyonu’nda görev yapmış birisi olarak, geçmişten gelen geleneğin devam ettiğini ve Bakırköy Cezaevi’ndeki personelin tutuklulara davranışlarının son derece olumlu olduğunu, bu konuda herhangi bir şikayet aktarılmadığını gördüm.
“YAPICI İLE YAPTIĞIM GÖRÜŞMEDE KENDİSİ ‘ŞAŞKINLIK İÇİNDEYİM’ DEDİ”
Sayın Mücella Yapıcı, Sayın Çiğdem Mater Utku ve Sayın Mine Özerden ile ayrı ayrı görüştüm. Elbette kendilerinin ilk günler olmasından dolayı birtakım talepleri var, o talepleri cezaevi yönetimine illettik. Yapıcı ile yaptığım görüşmede kendisi, ‘Şaşkınlık içindeyim’ dedi. İlk olarak ve en çarpıcı olarak söylediği bu. 72 yaşında olduğunu, bir mimar olarak ömrü boyunca çalıştığını, kendisinin hali hazırda bir kiralık evde oturduğunu, geçmişte yaptığı bazı görevlerin, örneğin belediyelerde planlama müdürlüklerindeki görevlerin çok kritik görevler olduğunu, oralarda dürüstlüğün, maddi meselelere tamah etmemenin çok önemli olduğunu, hayatı boyunca bu sınavlardan olumlu geçmiş olarak kendini addettiğini ve bundan gurur duyduğunu; dün, ‘Benim yaşıma gelince inşallah siz de çocuklarınızın yüzüne benim gibi bakabilecek durumda olursunuz’ diye mahkemeye de hatırlattığını söyledi. ‘Ben Gezi’nin finansörü olarak söyleniyorum, bir tek mülküm yok’ dedi.
Özellikle de Kavala’nın kendilerine emir verdiğiyle ilgili iddiaya şunu söylüyor; ’26 yıldır Kavala ile sokakta bile karşılaşmadım, karşılaşsam konuşurdum, bir tane telefon görüşmesi dahi yapmadım, Kavala bana nasıl emir, talimat vermiş, Gezi’yi planlamış ve onun söyledikleriyle bunu yapıyor olabilirim, önce birisi bunu açıklasın’ dedi. Gezi ruhunun kendilerini ayakta tuttuğunu söylüyorlar. Bu durumda dışarıya söyledikleri bir tek şey var; ‘Hiç merak etmeyin, dimdik ayaktayız, nasıl dimdik girdiysek dimdik de buradan çıkarız’ diye ifade ediyorlar.
“KAÇMIŞKEN KENDİM GELDİM VE BUNU DİLEKÇEME YAZDIĞIM HALDE GELDİM, BUNU BANA NASIL YAKIŞTIRIYORLAR”
Sayın Çiğdem Mater dedi ki; ‘Beni kaçma şüphesi ile yakalayıp getirdiler, buraya koydular. Ben Hamburg’ta bir film işi almıştım, ben aldığımda mahkeme yoktu, 2021’in Mayıs’ında mahkeme başladı. Dilekçe verdik, 2022’nin şubatında iş biter ve martın başında gelir. Aynen söylediğim gibi şubatın sonunda buraya geldim, zaten dışarıdaydım. Karar duruşması için söz verdiğim tarihte geldim. Bana cezayı verdiler, ‘Tutuklu kalacaksın, çünkü sen kaçarsın’ diyorlar. Kaçmışken kendim geldim ve bunu dilekçeme yazdığım halde geldim, bunu bana nasıl yakıştırıyorlar’. Gerçekten ben de kendisine bir şey söylemedim, son derece moralliydi.
Sayın Mine Özerden ile de görüştük. O, ‘Eninde sonunda çıkacağız, hukuk işleyecek. Dün hukukun işlememesi önemli değil ama bu ülkeyi hukuka davet etmek çok önemli. Savunmalarımızın okunması yeter, bütün meseleye açıklık getirecek şekilde. Ben, benim savunmamı okuyacak bir AK Partilinin bize hak vermemesini ihtimal dahilinde görmüyorum’ dedi.
“EY BEKİR BOZDAĞ, ‘BEN BU MAHKEMEYİ TANIMIYORUM, KARARLARINA SAYGI DUYMUYORUM’ DİYEN RECEP TAYYİP ERDOĞAN DURURKEN BİZ Mİ MÜDAHALE EDİYORUZ”
Şöyle bir geçeklik var ki defalarca berat ettikleri bir suçtan, ‘Ben bunu kabul etmiyorum, kabul edemem, onları kimse serbest bırakmaz’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla yapılan bir yargılama söz konusu. Bugün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bizim yargıya müdahale ettiğimizi söylemiş. Ey Bekir Bozdağ, ‘Ben bu mahkemeyi tanımıyorum, kararlarına saygı duymuyorum’ diyen Recep Tayyip Erdoğan dururken biz mi müdahale ediyoruz. Mahkemeler görüşülmeden önce o mahkemelerin hakimlerini değiştiren sizler dururken biz mi müdahale ediyoruz.
“DÜN ‘SİZ DARBECİSİNİZ’ KARARINI VEREN HAKİMİN EŞİ 15 TEMMUZ DARBESİNİ YAPAN CEMAATİN BİR MENSUBU”
Son olarak, buradan çok önemli bir bilgiyi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Özellikle FETÖ ile mücadele konusunda çok konuşan AK Partili milletvekillerine, yöneticilere, AK Parti’ye yakın gazetecilere bu bilgiyi verelim bakalım. Dün mahkemede AKP’den aday adayı olduğu söylenen hakimin durumu kesinleşti. Kendisi 3 yıl öncesine kadar AK Parti üyesi bir avukattı, AK Parti teşkilatından yargı teşkilatına devşirildi. Peki bu kişinin eşi? Samsun Bafra’da hemşireydi. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra hakimin eşi tutuklandı, 3 ay süreyle hapishanede yattı.
Beraat etmedi, suçunu kabul etti. Fethullahçı örgütlenmeden olduğunu kabul etti ve Samsun Bafra’da 160 kişinin ismini vererek itirafçı oldu. İtirafçı olduğu için şartlı olarak da tahliye oldu. Dün ‘siz darbecisiniz’ kararını veren hakimin evli olduğu eşi, 15 Temmuz darbesinin yapan cemaatin bir mensubu; bunu kabul ediyor, itirafçı oluyor, 160 tane de isim veriyor. Bu kişiye Osman Kavala’yı, Mücella Yapıcı’yı, bütün arkadaşlarımızı yargılatıp ‘darbe’ kararı verdirdiniz. Bu da Türkiye’nin siyasi, hukuk tarihine geçecek karar bir lekedir. Elinizde itirafçı olarak tuttuğunuz, adeta elinizde tutsak olmuş birisine bizim arkadaşlarımızı yargılatıp onları tutsak ettiniz, yazıklar olsun, bu unutulmaz.
“BU YARGILAMAYI İLK FETÖ BAŞLATILMIŞTI AMA SONUÇLANDIRAN HAKİMİN EŞİ FETÖ İTİRAFÇISI”
‘Yargıya müdahale’ diyen Bekir Bozdağ’ın buna bir açıklık getirilmesi lazım. Derhal kamuoyundan özür dilenmeli, bu heyet değişmeli, yapılan itirazlar karara bağlanmalı ve İstinafta bu kararlar görüşülerek bütün tutukluların tutuksuz kalması sağlanmalıdır. Zaten bu yargılamayı ilk FETÖ başlatılmıştı ama sonuçlandıran hakimin eşinin FETÖ itirafçısı olduğu kayıtlardayken bu vakitten sonra artık tuz kokmuştur, yapacak hiçbir şey yoktur.'
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55