Hangi taşı kaldırsak altından siz çıkıyorsunuz. Her şeyde ve her yerde şampiyonsunuz. Tüm dünya yalan, siz gerçeksiniz öyle mi?
Hangi taşı kaldırsak altından siz çıkıyorsunuz.
Her şeyde ve her yerde şampiyonsunuz.
Tüm dünya yalan, siz gerçeksiniz öyle mi?
Yalanlarınız ayyuka çıktı. Hala, ama hala saldırıyorsunuz. Hem suçlu hem güçlüsünüz. Toplumun bir kesimini hedef gösteren hutbelerle tam da “ yavuz hırsız ev sahibini bastırır” örneği veriyorsunuz.
Ekonomik istikrar yalanlarınız; yoksul halka İBAN verdiğiniz gün, şekerin suda eridiği gibi yok olup gitti. Lafı dolandırmadan kime “siz” dediğimi açıklayayım; siz ülkeyi idare edenler, yani yönetenleri kastediyorum. Bir de ne yaparlarsa yapsın iktidarı körü körüne destekleyerek, ülkenin aydınlık geleceği için çaba harcayan dürüst ve erdemli insanları hedef göstererek çamur atan çıkar çevrelerini.
Sonda söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim; hiçbir inanç ahlaksızlığın ve erdemsizliğin örtüsü olamaz. Hele hele Ramazan ayında din sömürüsüne ivme kazandıranlar bilsin ki; oruç yalanlarınızı ve adaletsizliğinizi örtemez. Bunu biliyorsunuz ve bu sebeple gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek için “basın özgürlüğüne” öldürücü darbeler indiriyorsunuz.
UTANMAK NEDİR BİLİR MİSİNİZ ?
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün, dünyadaki 180 ülkede basın özgürlüğünün durumunu incelediği 2020 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye basın özgürlüğünde 154’üncü sırada bulunuyor.
Daha bitmedi.
Sadece haber yaptıkları için cezaevine konulan gazeteci sayısının günden güne arttığı Türkiye, tutuklu gazeteci listesinde de Avrupa’da birinci, Dünya’da ise ikinci sırada. Bu rezaletle nasıl yaşanabileceği konusunda hiçbir fikir üretemiyorum. Bu utancı taşıyarak bir insanın hiçbir şey yapmadan hayatına devam etmesi isteniyorsa bilmelidir ki yönetenler yönetilenlerin onurlu bir hayat sürmelerini artık istemiyordur. Yönetenler onurlu ve erdemli bir hayat sürmemizi istemiyor ve bu konudaki umut verecek her hareketi doğmadan boğmak istiyordur.
Bu rakamlar gerçeklerin idare edenler tarafından gizlendiğini ve halkın gerçekleri öğrenmesinin engellendiğini gösteriyor.
Hem de utanmak nedir bilmeden.
Hem de vicdanları kanatan bir adaletsizlik ve zulüm yaratarak.
AKP İKTİDARINDA BASIN FELÇ EDİLMİŞTİR
Yalanlar ve baskılar son yıllarda siyasi iktidarı özetleyen iki önemli gerçek. Basın özgürlüğü dünyada halihazırda tüm ülkelerden daha bazla baskı altında tutularak halkın gerçeklere ulaşması engellenirken, bu baskının öznesi olan gazeteciler yine dünyada benzeri görülmemiş bir adaletsizlikle tutuklanıyor, soruşturmaya uğruyor, gözaltına alınıyor, sansüre uğruyor ve işsiz bırakılıyor. Bu gün iktidarla aynı fikirleri paylaşmadığı için soruşturmaya uğramayan neredeyse hiçbir yayın kuruluşu yok. Yargı Reformu’na rağmen 85 gazeteci hâlâ hapisteyken son bir yılda 103 gazeteci gözaltına alındı. Para cezaları, yayın durdurma, sokakta saldırıya uğrama, soruşturma ve işten atılmalar ise rekor düzeyinde olduğu gibi, dünya sıralamasında kabile devletlerinden daha gerideyiz. Türkiye Gazeteciler sendikası gazeteciler arasında yaptığı bir ankette her 5 gazeteciden 4’ü sansüre uğradığını düşünüyor. Bu yüzden neredeyse hepsi “otosansür” uyguladıklarını ifade ediyorlar. Yani 2020 Türkiye’sinde basın felç edilmiş durumdadır. Türkiye’de gazetecilik adeta ‘nitelikli suç’ haline getirilmiştir.
BASIN BASKI ALTINDAYKEN MUHALEFET İKTİDAR OLAMAZ
Oysa biliyoruz ki gazetecilerin soruşturulmasına, gözaltına alınmasına, hapsedilmesine, haklarında dava açılmasına ve cezalandırılmasına gerekçe olarak gösterilen her bir kanun maddesi ve buna yol açan her bir uygulama anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin ihlalidir.
Bunu biz biliyoruz da bu ülkede muhalefet partileri bilmiyorlar mı? O halde neden sadece laf yetiştirerek ve ağız dalaşına girerek durumu geçiştiriyorlar. Türkiye’de gazetecilik biterken sadece seyrediyorlar. Belediyelerin küresel salgın sırasında halka sahip çıktığı gibi, basın özgürlüğü ve halkın gerçekleri öğrenmesi için kampanyalar düzenlemiyorlar. “3 Mayıs Dünya basın özgürlüğü Günü” birer basit açıklamayla geçiştirerek ve arada bir basın özgürlüğü için serzenişte bulunarak muhalefet görevini yapmış olur mu? Basın özgürlüğü hayati bir konudur. Bir tek gazeteci cezaevlerinde kalmayıncaya kadar, bir tek gazeteci kendini baskı altında hissetmeyinceye kadar toplumun özgür olamayacağını bilmek ve bu sebeple tüm imkânları seferber etmek gerekiyor.
Çünkü halkın gerçekleri öğrenmesidir ülkemizi karanlıktan kurtaracak olandır. Ancak basın özgür olursa muhalefetin de bir gün iktidar şansının olduğu bir demokrasiye kavuşabiliriz. Basın bu kadar baskı altındaysa muhalefet partilerinin iktidar şansı bir demokrasi ülkemizde yok demektir.
Av.Bülent Akbay
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55