İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, 'Sokak Bizim' sloganı ile 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü için Taksim'e çağrı yaptı. Beyoğlu Kaymakamlığı, Onur Yürüyüşü’ne; “anayasal düzene, genel sağlığa ve genel ahlaka aykırı olabileceği” gerekçesiyle yasak getirdi.
Buna karşın, çağrıya uyarak Beyoğlu Mis Sokak'ta toplanan gruba polis müdahale etti. Eylemi izleyen AFP muhabiri Bülent Kılıç'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi gözaltına alındı. Göstericilerin İstiklal Caddesi'ne yürümesine izin vermeyen polis, göz yaşartıcı gaz kullandı. Gruplar ara sokaklara dağılırken, kovalamaca sırasında çok sayıda kişi gözaltına alındı.
'İSTİKLAL CADDESİ'NE ÇIKAN TÜM GİRİŞ ÇIKIŞLAR KAPATILDI'
Polis, İstiklal Caddesi'ne çıkan tüm giriş çıkışları kapattı. Müdahalenin ardından Cihangir’de bir araya gelen LGBTİ+lar, burada bir yürüyüş gerçekleştirerek 'Susma haykır', 'Eşcinseller vardır' sloganları attı. Yürüyüşte, 'Kadın cinayetleri politiktir', 'Hande Kader ölümsüzdür', 'Trans cinayetleri politiktir' sloganları atıldı.
Onur Haftası Komitesi, Cihangir'deki yürüyüşün ardından basın açıklaması yaptı. “Kendi sokaklarımızda, kendi derelerimizde, kendi dağlarımızda, kendi bedenlerimizde türlü türlü yöntemlerle tahakküm kurma haddini bulanlara; mafyalara, nefrete, kutuplaşmaya inat yaşam alanlarımızı koruyor ve çoğaltıyoruz' denilen açıklamada, şunlar dile getirildi:
'HİÇBİRİMİZ, HAKLARIMIZDAN, VAROLUŞUMUZDAN VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDEN VAZGEÇMİYORUZ'
“Topluma yönelik son yıllarda gerçekleştirilen ve sistematik olarak devam eden baskıya karşı sokaklarımızı koruyoruz. Bu dönem, hem LGBTİ+’lar hem de tüm toplum için baskıyla, şiddetle, zorbalıkla geçti. Ancak hiçbirimiz haklarımızdan, varoluşlarımızdan ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz.
Gökkuşağına dair her şeyi suç unsuru gibi göstermeye çalışanlara karşı, lubunyalar gökkuşağına sahip çıkmaya devam ediyor. Küçük Bayram’da yerlerinden edilen seks işçisi kadınlar, yaşadığımız tüm felaketlerde olduğu gibi pandemide de güvencesizliğe, şiddete ve baskıya karşı sokakta direnmeye devam ediyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektör Melih Bulu’nun atanmasıyla başlayan eylemlerde başta LGBTİ+’lar olmak üzere tüm Boğaziçi öğrencileri ve akademisyenleri devlet şiddetine, kayyumlara ve atamalara karşı kampüste ve sokakta direnmeye devam ediyor.
6 Mart günü Kadıköy’de gözaltı işkencesine maruz kalan Kürt trans artı kadınlar, sokakta direnmeye devam ediyor. Lubunyaların ve kadınların yaşamını korumayı amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede kaldıranlara karşı, kadınlar ve LGBTİ+’lar sokakta direnmeye devam ediyor. 12. Cumhurbaşkanı'nın ‘Yok öyle bir şey’ diyerek yok saymaya çalıştığı lezbiyenler kimliklerine sahip çıkmaya, sokakta direnmeye devam ediyor.
Mafyatik ilişkileri ifşa olan bakanların hedef gösterdiği, sapkın ilan ettiği lubunyalar onurla açılmaya, görünür olmaya, ahlakçılıktan sapmaya, sokakta direnmeye devam ediyor. Siyasetten dışarı atılmak istenerek, parti binaları basılarak korkutulmaya çalışılan Kürtler, Deniz Poyraz’ı yaşatmaya, sokakta direnmeye devam ediyor. İkizdere’de ve tüm coğrafyada dağlar ve sular için direnenler ormanlarda ve sokakta direnmeye devam ediyor.
'GÜNLERDİR İKTİDARLARIN ATIKLARI MARMARA DENİZİ’NİN ÜSTÜNDE KENDİNİ GÖSTERİYOR'
Marmara Denizi'ndeki kirliliğe ve Kanal İstanbul sorununa da değinilen açıklama şöyle:
'Günlerdir iktidarların atıkları Marmara Denizi’nin üstünde kendini gösteriyor. Buna rağmen bugün aynı zamanda İstanbul’un doğasının, denizinin, tüm canlıların yaşam alanlarının katledilmesi anlamına gelen Kanal İstanbul’un temel atma töreni var.
Bizler yaşamı savundukça ve var ettikçe, devletler Gezi Parkı’ndan Hasankeyf’e yıllardır doğayı ve kültürü talan etmeye arsızca devam ediyor. Bizler şiddeti ve tehditleri Eryaman’dan, Sur’dan, Kazdağları’ndan ve daha birçok güvenli yaşam alanımızın talan edilmesinden tanıyoruz. Her geçen gün daha çok afişe edilen devlet mafya ilişkileri yıllardır hayatlarımızda, evlerimizde; peşimizi bırakmıyor! Bu sene de Heybeliada’da ve Maçka’da devlet yetkililerinin pikniğimize yönelik tehdit ve saldırıları bize bir kez daha göstermiştir ki, nefret, şiddet ve savaş devlet eliyle beslenmektedir.
Bizler LGBTİ+’lar, kadınlar, işçiler, Kürtler, öğrenciler olarak devletin bize yönelttiği tüm saldırılara karşı bir arada durmakta kararlıyız. Birlikte örgütlenecek, sokakta beraber bağıracak, yeniden partileyecek, güvenli alanlarımızı birlikte koruyacak ve büyüteceğiz. Çünkü biliyoruz, tüm yasakların, saldırıların, engellemelerin, yok sayma girişimlerinin arkasında korkuları var! İşledikleri suçların farkındalar, yargılanmaktan korkuyorlar.'
'KOLTUKLARINI KAYBETMEKTEN KORKUYORLAR'
İktidarın koltuklarını kaybetmekten korktuğu bu nedenle her şeyi engellemeye çalıştığı iddia edilen açıklama şöyle devam etti:
'Yok saymakla yok olmayacağımızı biliyorlar, var oluşlarımızdan korkuyorlar. Ama bundan daha fazlası var! Biz sandıklarından daha ibne, daha ahlaksız, daha zırıl, daha örgütlüyüz. Sokakta direnmeye devam ediyoruz. Bugün burada olan, sokakları ve birbirini çok özleyen tüm lubunyaların; zorbalığa maruz kalan, kendini yalnız hisseden herkesin; yerlerinden edilenlerin devlet şiddetine maruz bırakılanların, tüm lubunyaların Onur Haftası kutlu olsun.'
1 TEMMUZ İÇİN YENİ BİR ÇAĞRI
Onur Haftası Komitesi'nin açıklamasında, yeni bir eylem için çağrı yapılarak, 'İyi ki varız ve çok kalabalığız. Sadece bu sokağı değil tüm Taksim’i, İstanbul’u ve tüm kentleri, kırsalı da istiyoruz. İyi ki varsın lubunya! Onur ayın kutlu olsun! 1 Temmuz günü Tünel’de, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için yine Taksim’de, bizim sokaklarımızda görüşürüz lubunya' ifadelerine yer verildi.