KILIÇDAROĞLU:"NE ERDOĞAN'I NE DE PARTİSİNİ KONUŞACAĞIZ"

KILIÇDAROĞLU:"NE ERDOĞAN

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Yolsuzluk yapanlar kendileriyle ilgili olumsuz haberleri medyadan çıkarmak istiyorlar genç bir avukata yetki hakimlere talimat verildi" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin yeni yol haritasını, "Bundan

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, 'Onun hapiste olması onun sorunu değil, bu Türkiye'nin en temel adalet sorunudur' dedi.
Kılıçdaroğlu genç bir avukata yolsuzluklarla ilgili haberlerin sosyal medyadan silinmesi için talimat verildiğini, özellikle İstanbul'da birçok hakime 'Bunun açtığı davaları kabul edeceksiniz' şeklinde talimat verildiğini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, gittikleri yerlerde, iktidarları döneminde adaletten eğitime, ekonomiden sağlığa yapacaklarını anlatacaklarını belirtti. 
Kılıçdaroğlu, 'Değerli arkadaşlarım, Erdoğan Türkiye'yi öyle sisli puslu bir hale getirdi ki, bu karanlıktan onu konuşarak çıkamayız. Erdoğan'ı konuşarak buradan çıkamayız. Zaten onun dili küfürbaz bir dil. Artık onu konuşmanın hiçbir anlamı kalmadı. Tüm problemlerin kaynağı kendisi. Onu konuşarak yol alamayız. Mesele Erdoğan değil mesele Türkiye' dedi. 

KAVALA ÇIKIŞI
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

'İnanın çocuklar motorlarımızı maviliklere süreceğiz. Gittiğim her yerde rahatlıkla ifade ediyorum önümüzdeki seçimin geleceklerini belirleyecek olan gençler, bizden daha fazla demokrasiyi, özgürlüğü daha çok istiyorlar. Çünkü onlar özgürlük nedir yeter kadar kavrayamadılar baskıdan özgürlüğün tadına varamadılar. Ve onlar motorlarını maviliklere sürmek istiyorlar. Bizim de görevimiz onlar motorlarını maviliklerine sürsün diye her türlü desteği vermek, bunu yapacağız.

Adalet kadar önemli bir kavram yoktur dünyada. Bir kişinin haksız yere uzun süre hapiste tutulması en büyük adaletsizliktir. Kaldı ki adaleti dağıtmak için kurumlar oluşturmuşuz, mahkemelerimiz var yetmemiş uluslararası hukuku Anayasamıza koymuşuz. Ama maalesef AYM kararlarının uygulanmadığını hepimiz biliyoruz. Adaletin olmadığını biliyoruz. Osman Kavala AYM kararına rağmen 1541 gündür hapiste. Ama onun hapiste olması sadece onun kişisel bir sorunu değildir, bu Türkiye'nin en temel adalet sorunudur
Maalesef AYM kararlarının uygulanmadığı hepimiz biliyoruz. Uluslararası mahkemelerin verdiği kararların uygulanmadığını biliyoruz. Osman Kavala, 1541 gündür hapiste. 

YOLSUZLUK HABERLERİNİ SİLDİRMEK İÇİN YETKİ VERİLEN GENÇ AVUKAT
Bir gerçeğe adalet camiasının dikkatini çekmek isterim. Özellikle İstanbul'dakilere. Genç bir avukata yetki veriliyor. Bütün yolsuzluk yapanlar, kendileriyle ilgili olumsuz haberleri medyadan çıkarmak istiyorlar. Genç bir avukata yetki verildi. Hakimlere talimat verildiğini biliyorum. İş büyürse avukatın da adını açıklayacağım.
Yolsuzluk dosyalarını yok etmek, unutturmak istiyorlar. Feriştahınız gelse yok edemezsiniz. Bizim iktidarımızda cepleri doldurmak yok, bizim iktidarımızda vatandaşı cebini doldurmak var.
'TRAFİK SORUNU ÇÖZÜLMEK İSTENİYOR AMA BİR KİŞİDEN İMZA ALINAMIYOR'
İstanbul'da belediye başkanı metro yapmak istiyor, İstanbullunun trafik sorunu çözülmek isteniyor ama bir kişiden imza alınamıyor. Senin çözemediğin sorunları çözmek istiyor başkanımız, niye engel oluyorsun. Burnuma kokular geliyor diyorsan, müfettiş ordun var neden görevlendirmiyorsun. Biz halka hizmet ediyoruz, herkes bunu bilsin.
Milletvekili arkadaşlarımız da çalışıyor. Büyük bir uyum ve kararlılık içinde büyük bir azimle çalışıyorlar. Kara kışa bakmadan halkın nabzını tutma, onları bir şekliyle parlamento kürsüsünde dile getirmek için çaba harcıyorlar. Bu nedenle bütün milletvekili arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ederim.
Milletvekillerimiz Düzce'ye gittiler, herkesle bir şekliyle ilişki kurdular. Sadece onların sorunlarına ürettiğimiz çözümleri onlara anlatmak için. Bir taksici şöyle diyor; 'Deprem ne ki, depremden daha kötü bir durumla karşı karşıyayız. Burası işlet bir durak, ona rağmen kazandığımı benzine veriyorum. Trafik cezası falan gelirse cepten yiyoruz. Eskiden ayda iki kilo evime et alabiliyorum, şimdi yarım kilo götürebiliyorum' diyor. Benim bilmediğim ama arkadaşların raporlarından öğrendiğim Düzce hava kirliliği açısında Türkiye'de bir numara. Dünyadaki en kirli havaya sahip 15 merkezden biriymiş.
Bir AK Partili milletvekilinin yaptığı toplantıda, yine AK Partili bir çiftçinin çıkıp 'açım aç' demesi... Normalde AK Partili milletvekilinin 'nedir kardeşim derdin' demesi lazım gerçekle yüzleşmesi lazım. Ama tek yaptıkları o çiftçiyi salondan atmak. 
Ama biz bunu yapmayacağız, bütün eleştirilere açık olacağız. 84 milyon vatandaşımızdan biri şikayet ediyorsa, onu dinleyeceğiz.
Türkiye genelinde bir şikayet var. Taşımalı eğitimin aktörleri de, bu işi yapan şoförler. Bunlar her yıl ihale yapıyor. Fakat temmuz başındaki rakamlarla, bugünkü rakamlar arasında fark oluştu. Taşıma işini yapan arkadaşlarımızın, bu sorunlarına eğilmek hepimizin görevidir. En azından iktidarı uyaralım, en azından uykularından uyanırlarsa.
'HAZİNE'DEN BÜYÜK PARALARI BİR AVUÇ KİŞİYE TAHSİS EDERSENİZ YOKSULLUK ARTAR'
Defalarca söyledim ki; devlet akılla yönetilir önyargıyla yönetilmez. Devlet sınama yöntemiyle yönetilmez. Huzur içinde yaşamanın yolunda mutfaklarda bayramların olmasıdır. Böyle bir tabloya ihtiyacımız. Deneme sınama yöntemiyle devlet yönetmeye kalktılar. Vatandaş sanıyor ki, Merkez Bankası'nda faiz düştü, tüm bankalarda faiz düştü. Tam bir aldatmaca. Sormak lazım hani faiz düşmüştü. 2 yıl vadeli dolar cinsinden borçlanma var, faiz yüzde 3'ten yüzde 6'ya çıkmış. Bunun anlamı ne, gidiyorsun Merkez'den düşük faizle alıyorsun parayı yüzde 16'dan, yüzde 24'ten devlete satıyorsun.
İhtiyaç kredisi 23'ten yüzde 29'a çıkmış durumda. Ticari yüzde 21'den yüzde 29'a çıktı. En yakın bankaya gidin deyin ki, ben bu krediyi çekmek istiyorum Eylül'deki faiz neydi şimdi ne... Arttı mı artmadı mı... Hazine'den büyük paraları bir avuç kişiye tahsis ederseniz yoksulluk artar.
Toplam kamu borcumuzun sadece yüzde 16'sı sabit faizde. Yüzde 66'sı dövize endeksli. Yüzde 19'u da enflasyona. Böyle bir tablo hiç yaşanmamış. Merkez Bankası nisanda yapacağı genel kurul toplantısını şubatta yapacakmış. Erken genel kurulu yapıp 60 milyar lirayı alacaklar.
VAADİNİ YİNELEDİ: ÇİFTÇİMİZE ELEKTRİĞİ BEDAVA VERECEĞİZ
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi’ni bize verin, bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğim dedim. Birilerini çok rahatsız etti. Dünyadan haberleri yok. En azından kendi belediye şu an Şanlıurfa… Akçakale’de güneş enerji üretim merkezi, çalışıyor şu anda. Tek dertleri Kılıçdaroğlu bir şey söyledi ben de aksini söyleyeyim. Ama ben akılcı önerilerde bulunuyorum. Bunlar araştırılmış, danışılmış rakamlar. Buradan Şanlıurfalılara söyleyeyim; Büyükşehir Belediyesi’ni bize verdiğinizde güneş tarlaları olacak orada. Allah’ın verdiği güneşten elektrik elde edip çiftçimize bedava vereceğiz.
'NE ERDOĞAN'I NE DE PARTİSİNİ KONUŞACAĞIZ'
Erdoğan Türkiye'yi öyle sisli puslu hale getirdi ki bu karanlıktan onu konuşarak çıkamayız. Düşündüm ki artık Erdoğan'ı konuşmanın pek bir anlamı yok, zaten çirkin küfür baz dil bu onun dili. Biz onun seviyesine inmeyiz, inmemeliyiz de sade vatandaş da bunu görüyor.Ülkeyi öyle bir hale getirdi ki artık sadece kendisini konuşmanın hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü mesele Erdoğan değil mesele Türkiye. Türkiye'nin hayalleri öldü. Türkiye'nin geleceği için hepimiz korkuyoruz ve ciddi bir endişe içindeyiz. Gittiğimiz sahalarda bunu görüyoruz. Gönlü yaralı genç nesiller, mutsuz gençler oluştu; biz ülkenin ölen hayallerini seyretmeyeceğiz. Biz ülkenin ölen hayallerini seyretmeyeceğiz.

Bu ülkenin geleceğini düşünerek Erdoğan'a hakkımızın helal olmadığını söylemekten daha çoğunu yapmak zorundayız. Onun en büyük suçu bitirdiği ekonomi değil aslında daha büyük suçlar işlediğini biliyoruz. Onun en büyük suçu bu ülkenin hoşgörüsünü yok etmek oldu. Eskiden komşu komşunun külüne muhtaçtı farklı düşünsek bile komşu komşunun külüne muhtaçtı. Oturur konuşurduk sohbet eder kucaklaşırdık en azından bayramlarda bir araya gelirdik. Hoşgörüyü yok etti. En büyük düşmanlık bu.

Artık kendisini kenara itip hoşgörüsüzlüğü azaltmaya yönelik adımlar atmanın zamanıdır. Bundan dolayı helalleşme dedim. Bunun için helalleşelim bunun için kucaklaşmaya ihtiyacımız var dedim. Helalleşme yolculuğuna başladım ve sürdürüyorum sizler gibi hep beraber bu yolculuğu sürdürüyoruz.Amacım yarın yöneteceğimiz devletin çeşitliliğiyle gurur duyacağımızı ve kapsayıcı olacağımızı halka anlatmak. Farklılıklarımızı düşmanlık olarak değil zenginlik olarak görmek.

Gittiğim hiçbir yerde zorunlu olmadıkça ne Erdoğan'ı ne de partisini konuşacağım. Samimi bir şekilde buraya ben helalleşmeye barışmaya geldim diyeceğim, diyeceğiz.Bu ülke hiçbir zaman harika olmadı. Ancak bu ülke hiçbir zaman bu kadar adaletsiz de olmadı. Adalet kavramının yerlerde süründüğü bir dönemi hiç ama hiç yaşamadık. Bu ülkede fakir bir ailenin zengin çocuğu bu ülkenin en iyi okullarında okuyabiliyordu bunu da bitirdiler.

Erdoğan'ı artık konuşmanın bir anlamı yok. Nasıl bir adalet sistemi getireceğiz onu konuşmak istiyoruz. Sadece ekonomiyi yok etmedi Erdoğan verimliliği de bitirdi. Erdoğan'ı konuşacağımıza ülkenin verimliliğini nasıl yeniden artıracağımıza yönelik adımlarımızı atmak durumundayız. Bu ülkenin sporu hiç bu kadar niteliksiz hale gelmemişti.'