CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erbakan'ı Anma Etkinliği'nde konuştu. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada helalleşme vurgusunu yineleyerek beş yıl önce aynı anma programında “Bu toplantı kutuplaşmanın ve çatışmanın arttığı bir dönemde diyalog ve toplumsal uzlaşma adına taze bir nefestir” dediğini anımsattı. Kılıçdaroğlu, “'Bugün düzenlenen toplantı kutuplaşmayı ve çatışmayı hızla azaltmayı başardığımız bir sürecin nişanesi olarak tarihteki yerini alacaktır' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşması şu şekilde:
'Beş yıl önce başlattığımız diyaloğun ve toplumsal uzlaşma çabamızın ulaştığı noktadan hepimiz gurur duymalıyız. Diyaloğun başlangıcında bana ve Sayın Karamollaoğlu’na tepki gösterenlerin, bugün ortaya çıkan tablodan mutluluk duyduklarını biliyor, görüyorum… Yunus Emre’nin ifade ettiği gibi hep birlikte 'Tanış olduk ve işi kolay kıldık.'
'YANILMAYI ÇOK İSTERDİK'
Dolayısıyla bu toplantıyı, geçen beş yılın bir muhasebesi olarak da görüyorum. Merhum Erbakan için beş yıl önceki anma toplantısı, 16 Nisan 2017 referandumunun arifesinde düzenlenmişti. O gün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan sürecin, sonuçları itibariyle ülkemizi derin bir sosyal, siyasal ve ekonomik buhranın içine sürükleyeceğini birlikte ifade etmiştik. İnanın, geçen beş yıllık süreçte yanılmayı çok isterdik. Ancak geçen zaman bizi yanıltmak bir yana, haklılığımızı gösterdi.
'VATANDAŞLARIMIZIN UMUDA İHTİYACI VAR'
Peki, dün söylediklerimizin haklılığı ışığında bugün ne yapmalıyız? Bana göre; Buhrandan nasıl bir yol ve yöntemle çıkacağımızı halkımıza anlatmalıyız. Toplumumuzun bizden duymak istediği de budur. Vatandaşlarımızın, bizim ortak geleceğimize dair düşlerimizi, planlarımızı ve içinde bulunduğumuz buhrandan nasıl çıkacağımızı duymaya ihtiyaçları var. Daha doğrusu vatandaşlarımızın umuda ihtiyacı var…
Çok genel bir çerçevede ifade etmek isterim ki yaşadığımız sosyal, siyasal ve ekonomik buhrandan uzlaşarak ve birlik içinde çıkacağız.
'ERBAKAN'IN VATANSEVERLİĞİDE ÇATIŞMA VE KAVGANIN YERİ YOKTUR'
Necmettin Erbakan’ın hayatı bize, nasıl bir gelecek kurmak zorunda olduğumuzu ve omuzlarımızdaki sorumluluğu göstermesi açısından yol göstericidir. Bu yol göstericiliğin en önemli işareti de ömrünü vakfettiği, bizzat kurucusu ve önderi olduğu siyasi hareketin “Milli Görüş” adını taşımasıdır. Erbakan’ın milliliği ve vatanseverliği, siyasi rakiplerini düşman olarak gören bir millilik ve vatanseverlik söylemi değildir. Erbakan’ın milliliği ve vatanseverliği herkesi kuşatan ve kucaklayan bir millilik ve vatanseverliktir. Erbakan’ın milliliği ve vatanseverliğinde kin ve nefret yoktur; çatışma ve kavganın yerine barış ve uzlaşma vardır.
'BİZLER KİMSEYE ZULMETMEMELİYİZ'
Örneğin, Merhum Erbakan şöyle diyordu… “Çoğunluk bende, istediğimi yaparım” diyemezsin. Azınlıkta bulunanların da hakları var, onların da hakkını hukukunu koruyacaksın. Çokluk, hak sebebi olamaz” diyordu. Dolayısıyla bu söylemden yola çıkarak adaleti özne yapan şu cümleyi kurmalıyız. 'Bu güzel ülkede; sadece bizi oylarıyla iktidara getiren vatandaşlarımızın değil, tüm vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu koruyan bir iktidarı' kuracağız.
Ve yine Merhum Erbakan’ın dediği gibi “Birileri kendini imtiyazlı sayıyor, ayrımcılık yapıyor. İmtiyaz da hak sebebi olamaz…” Evet, kimseye, iktidar olmaktan veya iktidardan yana olmaktan kaynaklı imtiyazlar verilmemeli. Kamunun her türden birikimi, gücü, kuvveti ve kudreti, iktidar sahipleri için değil, herkes için eşit ve adil kullanılmalı… Kimse yaşamın hiçbir alanında ayrımcılığa maruz bırakmamalı… Hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli, birlikte üretmeli ve hakça bölüşmeliyiz. Herkesin inancına ve inanç pratiğine saygılı; bu inanç pratiklerinin koruyucusu ve güvencesi olmalıyız. Çünkü biliyoruz ki aksini yaptığımızda zulmedenlerden oluruz. Bizler kimseye zulmetmemeliyiz.
'HELALLEŞME ACILARIN YARATTIĞI YARALARI SİNEYE ÇEKMEK DEĞİLDİR'
'Helalleşme' çağrımı ilk olarak geçen yıl düzenlenen Merhum Erbakan’ı anma toplantısında dile getirmiştim. O gün 'Tüm kırgınlıkları ve acıları gidermeliyiz. Bütün bir geçmişi bir yana bırakarak helalleşmeliyiz' demiştim. Grup toplantısında detaylandırdığım “Helalleşme” çağrısını ilk ifade ettiğim yerin, merhum Erbakan için düzenlenen bir anma toplantısında olmasının memnuniyeti içindeyim. Benim için helalleşme, yaşanan mağduriyetlere istinaden oluşan hukuki hak ve taleplerden vazgeçmek, değildir. Yaşanan acıların yarattığı kişisel ve toplumsal yaraları sineye çekmek, geçmişi unutmak veya unutturmak da değildir.
Aksine helalleşme,; geçmişte her ne gerekçeyle, her ne yaşanmış olursa olsun, yaşananların hukuki, ahlaki ve vicdani sonuç ve sorumluluklarından kaçmamak ve kaçınmamaktır. Helalleşme, geçmişimizle yüzleşebilmek demektir. Helalleşme, biz siyasetçilerin birbirlerine yönelik olarak ve eğer mağduriyetlerine neden olduğumuz kişiler varsa, onların da karşısına içtenlikle, samimiyetle çıkıp özür dileyebilmektir. Özetle benim için helalleşme hep birlikte, hep beraber yeni bir gelecek inşa edebileceğimize yönelik inancımın tezahürüdür. Karşılıklı razı olma halidir. Karşılıklı bağışlama ve hoşgörüye dayalı bir kardeşlik ortamını kurabilme düşüne sahip olmak demektir.
'HELALLEŞME O KÖTÜLÜĞÜ YARATANLARDAN YARGI YOLUYLA HESAP SORMAYI ENGELLEMEZ'
Ancak Helalleşme, nerede bir kötülük var ise; o kötülüğü yaratanlardan ya da tüyü bitmemiş yetimin hakkına ve beytülmale el uzatanlardan, bağımsız ve tarafsız yargı yoluyla hesap sormayı engellemez. Tekrar ediyorum bağımsız ve tarafsız yargı yoluyla hesap sormayı engellemez. Çünkü helalleşme, 'Kimseye kin tutmamaktır' ama haksızlıklar karşısında da dilsiz şeytan olmamaktır. Bunu başardığımızda - ki başaracağız. Devletimiz adil olacak ve bu adil devletin yurttaşları ve bu adil devletin tüm muhacirleri insanca yaşayacaktır.