Kavala ve Barkey’e ‘casusluk’ ve ‘anayasal düzeni değiştirme’ suçlaması yöneltildi. İddianamede, 15 Temmuz gecesi boyunca darbe girişimini yakından takip ettiği ileri sürülerek, “Gergin bir karakter yapısı ile sürece dair yönlendirme olarak kabul edilebilecek irtibatlarda bulundu” denildi.
Gezi olaylarına ilişkin beraat etmesine rağmen ‘casusluk’ suçlamasıyla cezaevinde tutulan iş insanı Osman Kavala hakkındaki iddianame tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın hazırladığı 64 sayfalık iddianamede, Kavala ve Ortadoğu uzmanı Henri Jak Barkey şüpheli sıfatıyla yer aldı.
İddianamede Kavala’nın Barkey’in Türkiye’deki ‘casusluk’ eylemlerine yardım ettiği ve birlikte faaliyet yürüttükleri ileri sürülerek, iki isim de TCK 309 maddesi kapsamındaki ‘cebir, şiddet kullanarak anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs’ ve TCK 328 maddesindeki ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etme suçları’ndan cezalandırılması istendi.
Kavala hakkında Gezi olaylarından açılan davadaki suçların tekrarlandığı iddianamede, bu olayların devamının 15 Temmuz darbe girişimi olduğu iddia edildi: “Şüpheli Henri Jak Barkey hakkında yeterli bilgi ve bulgulara ulaşılamamış ise de, tanzim edilen bu iddianamenin ilerleyen bölümlerinde görüleceği üzere, şüpheli Barkey'in Gezi kalkışması sürecindeki tespit edilebilen eylem ve faaliyetlerinin normalin ötesinde dikkat çekici olduğu gibi Gezi kalkışmasının yasal meşru hükümet tarafından alınan önlemlerle durdurulması sonrasında 15 Temmuz darbe girişimine kadar devam eden süreçte şüpheli Mehmet Osman Kavala ile aynı amaca yönelik olarak birbiriyle uyumlu olduğu görülmüştür.”
İddianamede Barkey’in FETÖ ve PKK üzerinde etki kurabilecek güçte olduğu belirtilirken, Kavala hakkında “…sözde demokratik özgürlükleri geliştirip toplumsal tabana yayma söylemi ile yapmış olduğu eylem ve işlemlerden oluşan faaliyetlerin asıl amacının demokratik meşru hükümeti işlevsiz hale getirmek, toplum içinde ayrımcılığı körüklemek, vatandaşlarımızın devlet ve millete olan birlik ve beraberliğini ülke menfaatlerimiz aleyhine, yabancı devletler ve istihbarat örgütlerinin lehine zayıflatarak zarar vermek olduğu tespit edilmiştir” diye değerlendirmede bulunuldu.
‘George Soros’un Türkiye’deki en önemli uzantısının Kavala olduğu’ ileri sürülen iddianamede, “Kavala'nın ayrıştırıcı faaliyetlerinde Kürt kökenli ve Ermeni kökenli vatandaşlarımızı hedef aldığı anlaşılmıştır” denildi.
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminin habercisi olarak değerlendirilen ‘Gülen Bebek’ reklam filminin yayılmasından kısa bir süre sonra, Fetullah Gülen’in sıkı ilişki içinde olduğu ileri sürülen İshak Alaton, Soros ve Kavala’nın 6 Kasım 2015 tarihinde birlikte toplantıya katılması “Dikkat çekici” diye değerlendirildi.
İddianamenin sonuç kısmında şu ifadelere yer verildi:
“Şüphelilerin darbe girişimi öncesinde bu girişimi FETÖ/PDY silahlı terör örgütü adına sevk ve idare eden örgütün mahrem sorumluları ile birbirine paralel bir kısım irtibatlarda bulunarak darbe girişimine hazırlık hareketlerinde, bulundukları, temas ve doğrudan ilişki içerisinde bulundukları ve darbe girişiminin başarılı olması akabinde oluşturulacak yeni yönetim içerisinde legal veya illegal bir kısım görevler alması muhtemel olan kişi ve gruplarla bu yönde koordinasyon maksadıyla girişimlerde bulundukları, bu kapsamda yurt içi ve yurt dışı seyahatlerde yoğun şekilde bulundukları, örgütün mahrem sorumlularında olduğu üzere birbirlerini takip eder şekilde seyahat ve görüşmeler gerçekleştirdikleri, olağan olmayan yoğunlukta gerçekleşen izah olunan biçimdeki irtibatlarının darbe girişiminin hazırlığı kapsamında olduğu tespit edilmiştir.”
‘GERGİN BİR KARAKTER YAPISI İLE DARBE GİRİŞİMİNİ TAKİP ETTİ’
“Yine şüphelilerden Henri Jak Barkey’in darbe girişiminin gerçekleştirilmeye teşebbüs edildiği gün ülkemize geldiği, bu kapsamda da faaliyetini gizlemek maksadıyla bir oturum tertip ettiği, iddianamenin önceki kısımlarında da açıklandığı üzere, bu oturumun tarihinin makul olmayan bahanelerle ertelenerek darbe girişimi gününe kadar ötelendiği, darbe girişimi günü de ilimiz Adalar ilçesinde darbe girişimi nedeniyle yaşanabilecek ve yaşanan saldırı olaylarına nispeten güvenli bir mesafeden bu yöndeki girişimin takip edilerek süreci yönlendirdiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında tanık sıfatıyla beyanı alınanların ifadelerinde de belirtildiği üzere, Henri Jak Barkey’in kendisiyle birlikte kalan oturum katılımcısı diğer şahıslardan farklı biçimde gece boyunca darbe girişimine dair gelişmeleri yakından takip ederek gergin bir karakter yapısı ile sürece dair yönlendirme olarak kabul edilebilecek irtibatlarda bulunduğu, kendisiyle irtibatlı olan yabancı kişi ve kurumların Türkiye Cumhuriyeti Sayın Cumhurbaşkanı’nın seyahat bilgilerini sosyal medya üzerinden paylaşmasının da bu kapsamda olduğu tespit edilmiştir.”
‘DARBE GİRİŞİMİNDE AKTİF GÖREVDE BULUNDUKLARI AŞİKAR’
“Bu faaliyetleri kapsamında şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilmeye teşebbüs edilen darbe girişiminin yabancı devletler lehine koordinasyon ve sürdürülmesinde aktif görevlerde bulundukları, eylemlerin takibini yerinde gerçekleştirdikleri, lüzum olduğu halde kurmuş oldukları koordinasyon ve temaslar ile sürece müdahalede de bulundukları aşikârdır.”
‘ANAYASAL DÜZEN YERİNE BAŞKA BİR DÜZEN GETİRME’
“Şüpheli Henri Jak Barkey’in yukarıda izah olunan biçimde casusluk eylemleri kapsamında yerel işbirlikçisi ve ülkemizdeki faaliyetlerinde iştirak halinde birlikte hareket ettiği şüpheli Mehmet Osman Kavala’nın da darbe girişimi öncesinde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü adına darbe girişimini sevk ve idare eden örgütün mahrem sorumluları ile birbirine paralel bir kısım irtibatlarda bulunarak darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulunduğu, bu kapsamdaki eylemlere katıldığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda faaliyetleri ile şüphelilerin ayrıca atılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önleme, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engelleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını tamamen engelleme suçlarını da işledikleri tespit edilmiştir.”
Ekim 2017’den bu yana tutuklu bulunan Osman Kavala, ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat’ta beraat etmiş, hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alınmıştı. Kavala, 9 Mart’ta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ‘casusluk’ suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı.