İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Kulübü'nün düzenlediği 23. Yönetim Bilimleri Kongresi’nin açılış konuşmasını yaptı.
Türkiye ve İstanbul’un genç potansiyele sahip olduğunu belirten İmamoğlu, tüm bu potansiyele rağmen İstanbul'un ve Türkiye'nin hak ettiği yerde olmadığına vurgu yaptı.
Türkiye ve İstanbul'daki genç işsizliği oranlarıyla ilgili çarpıcı rakamlar paylaşan İmamoğlu, “Cumhuriyet’in kurulduğu günden bugüne, belki de gençlerde en yüksek işsizlik oranıyla karşı karşıyayız” dedi.
“GENÇLERİN HAYALLERİYLE YAŞANANLAR ARASINDAKİ MAKAS AÇILIYOR”
Türkiye’de gençlerin hayal ettikleriyle, yaşadıkları arasındaki makasın açıldığına dikkat çeken İmamoğlu, “Yani hayallerini gerçekleştirme konusundaki sıkıntılarını yakalamak, hissetmek ve ona göre çözüm bulmak lazım” ifadelerini kullandı.
İstanbul'da, “Ne eğitimde ne istihdamda” diye tanımlanan genç nüfusunun 500 bine dayandığının altını çizen İmamoğlu, yaşanan olumsuz sürecin gençleri “yurt dışı hayalleri” kurmaya yönlendirdiğine dikkat çekti.
Devlette özellikle liyakete bağlı gerçekleşmeyen alımların gençlerde umutsuzluğa yol açtığını belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
“GENÇLER, TEK RENKLİ VE KAYIRMACI ORTAMDAN NEFRET EDİYORLAR”
*Gençler, tek renkli, böyle baskıcı kayırmacı bir ortamdan nefret ediyorlar; istemiyorlar bunu. Tam aksine; kapsayıcı, herkesin, hak ettiği değeri gördüğü bir ortam istiyorlar.
*Toplumda gençlerin en fazla canını sıkan şey, torpil duygusunun varlığı. Torpile karşı, inanılmaz bir kızgınlık var gençler arasında. Bunların hepsini biz, takip ediyoruz.
*Sizin mutluluğunuzun benim için en önemli unsur olduğunu bilmenizi istiyorum. Gençlerimiz, kesinlikle bunu hak etmiyor. Ve bunların hiçbirinin sebebi de gençler değil.
*O bakımdan önümüze daha umutla bakmalıyız. Burada asla pes etmemenin çok önemli olduğunun altını çizmek isterim.
“KATILIMCILIK OLMAYINCA OTOKRASİ DOĞUYOR”
İTÜ'nün, Türkiye'nin ve dünyanın ilk teknik üniversitelerinden biri olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu potansiyelden biz de faydalanmak istiyoruz” dedi.
Bu kapsamda İstanbul Planlama Ajansı'nı (İPA) kurduklarını kaydeden İmamoğlu, şöyle konuştu:
*İPA'yı tanımanızı istiyoruz. İçine dahil olmanızı istiyoruz. Özellikle İTÜ’lü genç arkadaşlarımın mutlaka dahil olmasını istiyoruz. Kentte yaşam, aslında hayatta birçok şeyi kapsıyor.
*O bakımdan, bu kadar hayatın içinde olan bir kurumun, ‘Ya orada bir kurum var uzakta, bir belediye başkanı var, yöneticileri var; alsınlar nasıl yönetiyorlarsa yönetsinler, 5 sene sonra seçimde bakarız' denebilecek bir kurum olmadığını lütfen biliniz. Böyle olsun istemiyoruz. Öyle olunca zaten orada bir otokrasi doğuyor.
*Yani tam aksine, orada otoriter kavramların doğmaması adına her zaman, her anında sürdürülebilir bir toplum, yönetim, kurum ilişkisini kurmak mecburiyetinde olduğumuzu sizlere hatırlatmak istiyorum. Burada sizlerle beraber çalışmayı istiyorum.
“İRADENİZİ ORTAYA KOYMA VAKTİ”
Ekonomik krizin hayatın sorunlarını derinleştirdiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Çok can sıkıcı. Özellikle bazı yanlış politikaların da yanlış yöntemlerin de aynı zamanda bir kısım sıkışmışlıkları toplum içerisinde ne yazık ki artırdığını görüyoruz. Tabii şunu bilmek lazım: Elbette Ankara’daki yöneticileri, bizleri, hepimizi suçlayabilirsiniz bu noktada. Bu sizin hakkınız. Ama sebep-sonuç ilişkisine baktığımızda, artık sorumluluk alma vaktinin, sizlerin de konuşma vaktinin, sizlerin de iradenizi ortaya koyma vaktinin geldiğini unutmayın. O bakımdan, bu kurduğumuz ve oluşturacağımız mekanizmaların bir parçası olmaktan lütfen çekinmeyin. Orada alınan kararlar ve konacak politikalar, aslında yani yaşamın ortalamasına baktığımızda, benden daha fazla örneğin sizleri etkileyecek.” dedi.
“YÜZDE 85 ‘YAPILAMAZ', 1 KİŞİ ‘YAPACAĞIM' DİYOR”
Örnek olarak yapılmak istenen “Kanal İstanbul”u gösteren İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
*Biz, toplumu araştırıyoruz, yüzde 80-85 diyor ki, ‘Hayır yapılamaz.' Ama bir kişi diyor ki; ‘Kanal İstanbul yapacağım.' Yani bu kanal, en fazla kimin hayatını etkileyecek biliyor musunuz? Sizlerin hayatını etkileyecek. Tabii ki gelecek neslin de hayatını etkileyecek.
*Muhtemeldir ki hepiniz de kanalı çok istiyorsunuz. (Gülüşmeler.) En güzel tepki bu. Gülünecek bir iş. Ama işte bu gülünecek işin, hayatınıza büyük bir sıkıntı olarak dahil olmasını istemiyorsanız, etkin karar verici süreçlerin içinde olmanızı sağlamak durumundayız.
*Demokratik, hukuka uygun bir biçimde sesinizi çıkaracağınız, gücünüzü ortaya koyacağınız mekanizmalar üretmek durumundayız.
*Biz bunu üretiyoruz ve bu ürettiğimiz yasal mekanizmalarda sözünüzü, sesinizi, yazılarınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı ortaya özgür bir biçimde koyabilirsiniz. Koymalısınız ve biz de onları uygulamak zorundayız. Bu kadar net.