HKP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Avukat Tacettin Çolak, partinin il binalarına “Soru bir: diploma nerede”, “Soru iki: Amerika’da boynuna takılan Yahudi Cesaret Madalyası nerede?” ve “Soru üç: 128 milyar dolar ve 188 ton altın nerede?” pankartları nedeniyle İzmir Cumhuriyet savcısının talimatıyla “İma yolu ile cumhurbaşkanına hakaret” ettiği gerekçesiyle gözaltına alınmıştı.
Tacettin Çolak İzmir Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'ne götürüldü. İfadesinin ardından Çolak serbest bırakıldı.
Çolak'ın ifadesinde, “Bu pankartlarda hiçbir hakaret unsuru yoktur. Bundan kim suç çıkartıyorsa yarası vardır. Halkımızın deyimiyle yarasın olan gocunur' dediği ifade edildi.
Çolak HKP İzmir İl Örgütü’nde düzenlediği basın toplantısında gözaltı süreciyle ilgili şunları söyledi:
SAVCILAR DİZİ İZLER GİBİ İZLİYOR
'Bugün İzmir Savcısı vatanı kurtardı. Daha doğrusu vatanı kurtardığını sanıyor. Oysa bir mafya babası günlerdir tefrika yapıyor. Devletin en tepesinden en altına kadar bakanlarını, milletvekillerini yerden yere vuruyor. Yer, zaman, kişi göstererek kendinin de içinde bulunduğu suçları itiraf ediyor. Türkiye’deki savcılar bu ifşaları Kurtlar Vadisi dizisi izler gibi izliyorlar. Aradan on günden fazla zaman geçti, adam altı tane video yayınladı. Hepsinin içinde de onlarca suç belgesi var. Cumhuriyet’in savcılarından hiç ses yok.
NERESİ İMA YOLU?
Peki, bize isnat edilen suç ne? Değerli halkımız, saat 14.30 civarında polis bize tebligat yaptı. İzmir Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıymış. O talimatta, pankartların indirilmesi, şüpheli olarak da benim ifademin alınması isteniyor. Talimat yazısında ne yazıyor 'ima yoluyla cumhurbaşkanına hakaret” etmişiz. Neresi ima yolu? Ne zaman bu sonuca varmış bu savcılar? Ya da 'ima yoluyla cumhurbaşkanına hakaret' etme diye bir suç tipi uyduruldu da biz mi bilmiyoruz 30 yıllık meslek hayatımızda. Ama ima yollu suç uydurma diye bir suç olmadığını bunlar da biliyor. Çok iyi biliyorlar. Ama kendileri Cumhuriyet’in savcısı olmadıkları için durumdan vazife çıkartıp, siyasal kararlar veriyorlar. Bu devran böyle gitmez. Bu düzen böyle gitmez.'