Türkiye, salgın nedeniyle uygulanan kısıtlamalardan kurtulurken, bu kez valilik ve Emniyet yasakları uygulamaya geçirilmeye başlandı.
Cumhuriyet'ten Sefa Uyar'ın haberine göre; Adana Emniyet Müdürlüğü, 9 Mayıs’ta yaptığı duyuruyla “yürüyüş, basın açıklaması, eylem, bildiri dağıtma” gibi tüm faaliyetleri 24 Mayıs’a kadar yasakladı. Eskişehir Valiliği de bugün başlaması planlanan kentin en büyük festivali olan Anadolu Fest’i de kapsayacak şekilde “yürüyüş, eylem, stant, çadır kurma, pankart asma, konser, şenlik ve festival” gibi etkinliklerin 25 Mayıs’a kadar yasaklandığını duyurdu.
Bazı dernekler festivalin yasaklanmasını desteklerken, yurttaşlar ise “yaşam tarzına müdahale” olarak nitelendirerek tepki gösterdi. Rize Valiliği de dün yaptığı açıklamayla bugünden itibaren beş gün boyunca yürüyüş ve eylemlerin yasaklandığını açıkladı. Kararın, “çay üreticilerinin taleplerine ilişkin topladığı imzaları ÇAYKUR ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na iletmek için bugün yapacağı basın açıklaması” öncesi alınması dikkat çekti. İllerdeki yasakların yanı sıra salgın gerekçesiyle getirilen gece müzik yasağı, normalleşme dönemine geçilmesine karşın kaldırılmadı. İçişleri Bakanlığı, yasağı, kaldırmak yerine saat 01.00’e çekti. Peş peşe gelen eylem ve kültür-sanat yasakları, tepkiyle karşılandı.
BEN YAPTIM OLDU’
Kararları değerlendiren hukukçu Yücetürk, “Bu kararlar da yine bir anayasasızlık uygulamasının bir başka örneği. Anayasamıza göre toplantı ve gösteri yürüyüşü, bir hak. Yani şiddet içermediği sürece barışçıl bütün toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapılabilir. Bunların yasaklanması, anayasaya açıkça aykırı. Tamamen bir kişinin ‘Ben yaptım oldu’, ‘Ben talimat verdim, herkes uymak zorunda’ sözleriyle, işin yasal ve anayasal karşılığına hiç bakılmadan doğrudan kişinin iradesinin, yani talimatı verenin talimatının yasa olduğu bir yeni dönem yaşıyoruz. Yasaklar da bunun devamı” dedi.
‘ÖZGÜRLÜKLERE SINIR’
Müzik yasağının kaldırılmamasına da tepki gösteren Yücetürk, “İktidar, hastalık gerekçesiyle değil tamamen kişilerin yaşam biçimine müdahale olarak bir yasak getiriyor ve devam ettiriyor. Yasak, kişilerin özgürlüklerini sınırlandıran bir uygulama, tamamen yasaya aykırı. Çevreye gürültüyle zarar veriliyorsa, yasal mevzuat yeterli. Toptancı bir yaklaşımla yasak getirildiğinde anayasal hakka, yaşam biçimine müdahale etmiş oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.