Erdoğan, 'Böyle bir salgından hasarsız çıkmak mümkün değildir. Ancak biz diğer ülkelere göre bu etkiyi asgari düzeyde tutmayı başardık, bu etkiyi daha az hissettik. Ekonomimizi yeniden rayına oturttuk. Otomotiv ve konut satışlarında rekor kırdık. İhracatımızdaki toparlanma dikkat çekici' dedi.
'IMF BİZDEN BORÇ İSTEDİ'
'IMF'ye borcu ödeyerek ülkemize ekonomik bağımsızlığını biz kazandırdık, biz. Hak ve hukukumuzu korkusuzca savunuyorsak bunun arkasında 18 yılın özgüveni var' diyen Erdoğan şöyle devam etti: 'IMF bizim kapımızı çaldı, bizden borç istedi. 'Verin' dedim. Borç alan talimat alır. Sonra vazgeçtiler, çünkü 'bunlar çılgın Türklerdir' dediler'
SİGARA ÇIKIŞI
Maske ve mesafe hakkında tedbirlerini yineleyen Erdoğan, 'Özellikle şu sigara olayına da bu dönemde ara verelim. İçmeyin, kendinize acıyın, biz sizi seviyoruz onun için de acıyoruz' ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarını şöyle sürdürdü:
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
'Türk sigorta ve emeklilik sektörü ne kadar yüksek düzeyde fon biriktirirse, ülkemizin büyümesine ve kalkınmasına o derece destek verecektir. Devletin desteği ve teşvikiyle fon tutarı 154 milyar liraya ulaşan bireysel emeklilik sisteminde yapılacak atılımlarla reel sektöre uzun vadeli ve düşük vadeli kaynak sağlanabilecektir.'6 köklü kurumumuzun faaliyetlerinin tek çatı altında toplanması bu şirketlerin verimliliğini artıracaktır. Türk sigortacılığının en önemli sorunu sektörün belirli branşlarda yoğunlaşması ve yeni ürün geliştirmekte yetersiz kalmatır. Türk Sigorta, yenilikçi bakış açısıyla sigortacılığın daha geniş kesimlere ulaşması anlamında önemli bir misyon üstlenecektir. Yeni yapının kâr gayesinin yanında kamu yararını da önceleyen bir sistemle çalışması sistemin yenilikçilik açığını giderecektir.
'Türkiye'den bölgesel bir sigorta lideri çıkarma hedefimize bir adım daha yaklaştığımıza inanıyorum. Adını gücünden alan Türkiye Sigorta'nın, sigorta sektörümüze küresel rekabete taşımasını ümit ediyorum.
'Maddi zenginlik olarak bizden kat be kat üstte olan devletler bu süreçte kamu güvenliğinden temel sağlık ihtiyaçlarının teminine kadar birçok alanda sıkıntıyla karşılaştılar. Sigortası olmayan insanların ölüme terk edildiği durumlara dünyada şahit olduk. Dünya artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir döneme girmiştir. Covid-19 sağlıkla ilgili bir kriz olsa da, hayatımızın her alanını derinden sarsmıştır. İşgücü piyasasından ticarete, ekonomiden turizme kadar pek çok alanda salgınınn artçı şoklarını halen hissediyoruz.
Küresel ölçekte büyük üretim kayıpları, işsizlik oranlarında yükseliş ve tüketim alışkanlıklarında değişiklikler olmuştur. Uluslararası kuruluşlar küresel büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyona gitmek durumunda kalmıştır. Amerika, Almanya, Japonya, İngiltere gibi büyük ekonomilerin bile salgının etkisiyle sarsıldıklarını, çok ciddi ekonomik kayıplar verdiklerini gösteriyor. Japonya yüzde 10, Almanya 11,7, İngiltere yüzde 21,7 daralmıştır. İlk çeyrekte yüzde 4,4 büyüyen Türkiye, ikinci çeyrekte yüzde 9,9'luk küçülme oranı ile bu ülkelerden ayrışmıştır. Bu tabloda salgınını yayılmasına karşı aldığımız tedbirlerin ve politikalarımızın ciddi katkısı vardır. Salgının en kritik evresinde ne sağlık sistemimizin çökmesine, ne kamu düzeninde herhangi bir aksaklık yaşanmasına, ne de ekonomimizin tümüyle durmasına izin verdik. Muhalefetin, bizi çekmek istediği tuzağa düşmedik. Türkiye gerçeklerinden kopuk, topluma maliyeti hesap edilememiş fevri kararlar almak yerine soğukkanlı biçimde süreci yönettik. Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği avantajları en iyi şekilde kullanarak ülkemizi bugünlere kadar getirdik.
'Eskiler sel gider, izi kalır derler. Böyle bir salgından hasarsız çıkmak mümkün değildir. Hizmetler sektörü ve turizm başta olmak üzere kimi iş kollarında bizim de etkilendiğimiz gerçektir. Biz diğer ülkelere göre bu etkiyi asgari düzeyde tutmayı başardık. Yatırımların durma noktasına geldiği bir dönemde biz hem kamu, hem de özel sektör yatırımlarımıza hız verdik. Ekonomimizi yeniden rayına oturttuk. Ağustos ayı göstergeleri yakalanan ivmenin sürdüğüne işaret ediyor.'Güven endeksi 7,2 seviyesinden, ağustos ayında 105,2 seviyesine yükseldi. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı yılın ikinci çeyreğindeki 63,5 seviyesinden ağustos ayında 73 seviyesine yükseldi.
Mayıs ayıyla irlikte yükselişe geçen sektörle güven endeksleri de ağustos ayında artmaya devam etmiştir. Ağustos ayında yılın ikinci çeyreğine göre hizmet sektörü güven endeksi yüzde 38,4, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 40,7 artık kaydetmiştir. Otomobil üretiminde temmuz ayında yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 83,8 gibi çok büyük sıçrama yakaladık. Otomobil satışlarıya temmuz-ağustos döneminde yüzde 64,2 oranında yükseldi. Normalleşmeyle birlikte ihracatımızdaki toparlanmanın da sürdüğünü görüyoruz. Haziran-Ağustos döneminde ihracatımız yüzde 26,9 oranında artışla 40,9 milyar dolar seviyesine ulaşmış, geçen yılın aynı ayının dahi üzerine çıkmıştır.
Altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı ağustos ayında yüzde 82,9 oranında gerçekleşmiştir. Firmalarımızın aldığı yeni siparişlerde istihdamda ve ihracat siparişlerinde gözle görülür iyileşmeler yaşanıyor. Ülkemize gelen turist sayısının ilk 8 ayda 10 milyona ulaşması bir diğer önemli gelişmedir. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 19,2 ile yüzde 8 olan yasal asgari seviyenin oldukça üzerindedir.
'Tarih boyunca ülkemizin bileğini diplomaside, savunmada, askeri alanda bükemeyenler, silah olarak her zaman ekonomiye sarılmışlardır. Milletin işine, aşına, boğazındaki lokmasına kast ederek Türkiye'yi taviz vermeye ve iddialarından vazgeçirmeye çalışmışlardır.
Türk ekonomisinin yeterince güçlü olmadığı dönemlerde netice de almışlardır. En önemli araçları kur, faiz ve enflasyon olmuştur. Ülkemiz gecelik faizlerin yüzde 7500'lere çıktığı günleri yaşamıştır. Vergi gelirlerinin faiz ödemelerini dahi karşılayamadığı dönemleri gördük. IMF kapılarında birkaç milyar dolar için avuç açtığımız günleri hatırlıyoruz. Ekonomi bürokrasisinin tamamen dışlandığı, ülkenin maliyesinin IMF komiserlerine teslim edildiği utanç sahnelerine şahit olduk. Ekonomimiz neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan krizlerle yıllarca patinaj yapmıştır. Türkiye'nin kalkınma yarışına başladığı ülkeler mesafe alırken, ülkemiz gerçek potansiyelini bir türlü kullanamamıştır.
Bu fasit daireye son vererek ekonomide kaynak ve zaman israfının da önüne geçtik. IMF'e olan 23,5 milyar dolarlık borcumuzu ödeyerek ülkemize ekonomik bağımsızlığını yeniden biz kazandırdık biz. 15 Temmuz'un ardından ekonomide yeni bir döneme girdik. IMF, bizim kapımızı çaldı. Başbakan olduğum dönemde bizden 5 milyar Euro borç istediler. O zaman Başbakan olarak dedim ki 'Verin, bugün bizden borç alan yarın da talimat alır'. Sonra bunlar vazgeçtiler, çünkü bunlar çılgın Türk'lerdir, yapar mı yapar dediler. Milletimizin rızkını, Türkiye'nin kaynaklarını krizden ve kaostan beslenen çevrelere yedirmemekte kararlıyız. IMF ile kapalı kapılar ardında pazarlığa tutuşanların Türkiye'yi eski günlere döndüresine izin vermeyeceğiz.
Türkiye'nin hedeflerine ulaşması, birlik ve beraberliğine sıkı sıkıya sarılmasını yanında Koronavirüs'le mücadelesini başarıyla sonuçlandırmasına bağlıdır. Bu salgın, bizim gibi üretim kapasiteleri yüksek ülkelerin önünce yepyeni fırsatlar aşmıştır. Türkiye de bu fırsatları değerlendirme noktasında en avantajlı ülkelerden birisidir. Ülkemiz inşallah bu salgın sürecinden diğer alanlarla birlikte ekonomide de güçlenerek çıkacaktır. Türkiye Sigorta, bunun aynı zamanda garantisi olacaktır. Ne karamsarlığa kapılacağız, ne rehavete gireceğiz. Milletimizi bir kez daha, tamam diye sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kuralın uymaya davet ediyorum. Vazgeçin bu dönemde şu düğünlerden, yemekli merasimlerden. Buralardan aldığımız olumsuz haberler bizleri üzüyor, nikahla bu işleri bitirmek suretiyle bu dönemi atlatalım. Şu sigara olayına da bu dönemde ara verelim, kendinize acıyın, biz sizi seviyoruz, o yüzden de aıyoruz.'