CBS televizyonundan Margaret Brennan’ın sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan'dan Amerika'yla ilişkilere kadar birçok konuya değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
TALİBAN, AMERİKAN SİLAHLARIYLA HAREKET EDİYOR: “20 yıldır Amerika’nın burada kalışıyla bölge güvenli bir hale gelmedi ki tam aksine, bölge her geçen gün ciddi manada kan kaybetti. Biz, burada bine yakın elemanımızla havalimanının korunması konusunda görev icra ettik. Bize en sonunda havalimanının korunması teklifi geldiğinde Brüksel’de Sayın Biden’la bunları konuştuk. Bizim böyle bir görevi üstlenebileceğimizi kendilerine söylediğimde, ‘Üç şeyi de isteriz’ dedim. Bunun birisi lojistik destek. Lojistik destekten talebimiz, idari ve malidir. Bir diğer adım da özellikle şu an ellerinde bulunan silah, mühimmat vesaire bunların Türkiye’ye devridir. Ama öyle şeyler oldu ki tam aksine Karzai Havalimanı’ndaki tüm silahların, mühimmatların, araçların hepsi Taliban’a verildi. Şu anda da Taliban orada Amerika’nın silahlarıyla hareket ediyor.
AFGANİSTAN’A DESTEK: Şu anda henüz bizim Taliban’la anlaşmaya vardığımız herhangi bir konu yok. Şu anda Taliban daha çok Katar ile müşterek hareket ediyor. Biz ise askerlerimizi, sivil vatandaşlarımızı oradan çektik. Biz şu anda havalimanında yokuz. Taliban ile de şu anda herhangi bir iş birliğimiz yok. Ama bir şeyi çok açık ve net söylemem lazım. Bizim Afganistan halkına karşı tarihten gelen bir birlikteliğimiz var. Kimsenin Afganistan’a vermediği desteği her zaman biz verdik. Alt yapıda, üst yapıda Afganistan’da birçok yatırımların içerisinde olduk ve bundan sonraki süreçte de bunu yaparız. Dediğim gibi, bu yapılan yanlışlıklar sebebiyle de askerimizi çektik, sivil vatandaşlarımızı çektik ve şu anda Afganistan’da biz yokuz.
KABİL HAVALİMANININ İŞLETİLMESİ: Dediğim gibi bu, anlaşmalara, sözleşmeye bağlı. Burada eğer gerçekten karşılıklı anlaşmalarla olumlu bir adım atılacak olursa… Şu anda Afganistan’daki hükümet kapsayıcı değil, kucaklayıcı değil. Kucaklayıcı, kapsayıcı olmayan bir hükümetle böyle bir adım atmak da bizim için bir defa mümkün değil. Ama bu kapsayıcı olursa, kucaklayıcı olursa bizler de Türkiye olarak orada yer alırız.
BİZDE KADIN HAYATIN HER YERİNDE: Bizde, kadın hayatın her yerinde vardır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, yargıda vardır; hayatın her yerinde vardır. Kendi ülkemizde bu böyle olduğuna göre, Afganistan’da biz niçin farklı bir şey düşünelim? Orada da aynı şekilde kadının hayatın her yerinde olmasını arzu ederiz. Kadınlar buralarda aktif rol alır hale geldiği anda, onlara eğitim, sağlık, adalet, emniyet, her noktada biz Afganistan’a da bu desteği veririz. Bunların eğitimlerine de ayrıca ülkemizde fırsat sağlarız.”
“BİZİM KAPIMIZ YOL GEÇEN HANI DEĞİL”
“Şu an ülkesinden kaçan Afgan mülteciler var. Bunların bazıları Türkiye’ye yöneldi. Geçen ay Türkiye’nin mülteci deposu olmak gibi bir görevi ve yükümlülüğü olmadığını söylediniz. Bu kimin yükümlülüğü? Bu mültecileri almak ABD’nin yükümlülüğü mü” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
“Şu anda ABD zaten bu tür sorumlulukları yerine getirmedi ki. Şu anda kayıt dışı, kayıt içi olmak üzere benim ülkemde 300 bini aşkın Afganlı mülteci var. Bundan sonra da ülkemize hala Afganlı mülteci almaya gücümüz yetmez. Ama Amerika, Afganlı mültecileri buraya alacaksa o da ayrı bir konu. Ben Amerika’nın mülteci politikalarını paylaşamam ama Amerika da benim mülteci politikalarımı herhalde paylaşamaz. Ama tabii, özellikle açık söylüyorum, bizim kapımız da yol geçen hanı değildir.
AMERİKA’NIN AFGANİSTAN’DAKİ VARLIĞI: ABD’nin tabii ki çok şeyler yapması gerekir, çok da yatırım yapması gerekir. Çünkü 20 yıldır Amerika orada neden vardı? Önce bu soruların cevabını Amerika’nın kendi kendisine vermesi gerekirdi. O sosyolojik değerlendirmeyi yapması gerekirdi. Acaba bunlar niye yapılmadı? Özellikle bu tür silah yapılandırması vesaire, bunlar ne için yapıldı? Bunların üzerinde durulması gerekir? Orada bunca bodyguardlar görevlendirilirken bu bodyguardlara ödenen ücretler sıradan rakamlar değildi. Yani bunların hepsinin tüm Amerikalılar tarafından sorgulanması gerekir. ‘Afganistan’a niye girdik, şu anda niye çıkıyoruz’, bunun herhalde Amerika tarafından sorgulanması gerekir diye düşünüyorum.
UÇAKLARIMIZI AMERİKA TESLİM ETMEDİ: Ben Başkan Biden’a gerekenlerin hepsini söyledim. Şimdi de söyleyeyim; bakın biz F-35 uçaklarını aldık ve 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Fakat bizim bu 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptığımız uçaklarımızı Amerika bize teslim etmedi. Patriotlar noktasında bunları istedik, maalesef bu konuda da yine aynı şekilde bize Patriot vermedi. Sayın Trump’ın döneminde de bunları görüştüğümüzde, konuştuğumuzda Sayın Trump şunu söyledi; ‘F-35’ler için 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapan Türkiye’ye F-35’leri niçin vermiyoruz’. Bunu dünya basınının önünde söyledi. Peki şu anda benim bu 5 tane uçağım niye verilmiyor? Bu parayı ben ödedim. Ödediğim para ortada.
S-400 KRİZİ: Siz bana Patriot vermezseniz, savunma noktasında benim bir başka ülkeden alacağım herhangi bir savunma sistemine müdahale edemezsiniz. Bakın bu konuda NATO Genel Sekreteri Stoltenberg gayet güzel bir açıklama yaptı; ‘Biz ortaklarımızın kimden, nereden, ne kadar herhangi bir sistem satın aldığına müdahale edemeyiz’ dedi. Kim bu? Stoltenberg, NATO’nun genel sekreteri. Buyurun, gerçek ortada. Kimse kusura bakmasın. Ben de şunu söyleyeceğim; Türkiye’nin güvenlik riskini kim paylaşacak? Türkiye, kendi güvenlik riskini kendisi temin edemezse acaba birilerinin eline avucuna mı bakacak? Sen bana Patriot vermeyeceksin, benim hangi ülkeden, hangi savunma sistemini aldığıma da müdahale edeceksin. Öyle bir şey olamaz.
AMERİKA VE ORTA DOĞU: Ortadoğu’da ne yapacağımızın kararını biz veririz. Ben sadece bir şey söylüyorum; Amerika NATO ülkesidir, Türkiye NATO ülkesidir. Amerika, bölgedeki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle beraber mi hareket edecek yoksa NATO’da beraber olduğu dostuyla, Türkiye’yle mi beraber hareket edecek? Bunun kararını vermesi lazım. Ben ikincisini tercih ediyorum.
TÜRKİYE’NİN SURİYE’DEKİ VARLIĞI: Bir defa şunu çok açık net söyleyeyim; biz istenmediğimiz yerde durmayız, istenmediğimiz yerde bulunmayız. Bakın biz şu anda Suriye’de 100 bin briket ev inşa ediyoruz. Evlerinden barklarından tamamıyla kovulmuş olan aileler için bunları biz inşa ediyoruz. Acaba diğer ülkeler ne yapıyor? Bu önemli.”