DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU ÜYESİ'NDEN KUR'AN MEALİ AÇIKLAMASI

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU ÜYESİ

Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş, "Öğrenciler, Kur’an mealini okumaya başlayınca ateizm ve deizme yöneliyor" dedi.

Atatürk'ün Kur'an'ın Türkçe mealini yazdırmasını yıllardır eleştiren İslamcı camia Kur'an meali yazmaya başladı. O isimlerden biri de Yeni Şafak yazarı Faruk Beşer oldu.
Faruk Beşer bugünkü yazısında yazdığı meal hakkında bilgi verdi. Beşer, Diyanet'e bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun üyelerinden Prof. Dr. Cağfer Karadaş ile arasında geçen konuşmayı da aktardı.
Karadaş, “Ateist ve deistlerin temel argümanları şu anda felsefi olmaktan ziyade Kur’an çevirileri üzerinden oluşmaktadır” diyor.
Karadaş, deizm ve ateizm düşünce akımına sahip olan kişilerin “temel argümanının Kur’an çevirisi üzerinden olduğunu, meal çevirisinin bağlamı tam vermediğini” söyledi. Karadaş, öğrencilerin mealleri okuduktan sonra kafasının karıştığını ve bu akımlara yöneldiğini de söyledi.
Buna göre Karadağ’ın ifadeleri şöyle:
Ateist ve deistlerin temel argümanları şu anda felsefi olmaktan ziyade Kur’an çevirileri üzerinden oluşmaktadır. Meal çevirisi, bağlamı tam veremiyor. Bu konuda Diyanet’in ve ilahiyatların ortak bir çalışma yapmasının çok yerinde olacağını ve rüzgârı tersine çevireceğini düşünüyorum. Din kültürü öğretmenleri Diyanet’ten ücretsiz meal isteyip öğrencilere dağıtıyorlar. Öğrenciler okumaya başlayıp anlamlandırma sorunu yaşadıklarında kafaları karışıyor ve işte bu akımlara yönelebiliyorlar. Şu anda bizim en temel sorunumuzun, âcizane bu konu olduğunu düşünüyorum.
AKP DÖNEMİNDE ATEİST SAYISI ARTMIŞ, DİNDAR SAYISI AZALMIŞTI
Konda Araştırma Şirketi, 10 yıllık toplumsal değişim raporunda ateist oranı yüzde 1'den yüzde 3'e çıkarken, dindar oranı yüzde 55'ten yüzde 51'e gerilemişti.
DİNDAR' OLDUĞUNU SÖYLEYENLER AZALDI
Rapora göre 'Dindar' olduğunu söyleyenler de 10 yılda yüzde 55'ten yüzde 51'e geriledi.
'İnançlı' olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 31'den yüzde 34'e çıkarken, 'Sofu' olduğunu söyleyenlerin oranıysa yüzde 13'ten yüzde 10'a düştü.
Kendisini 'Ateist' olarak tanımlayanların oranı 3 kat artarak yüzde 1'den yüzde 3'e yükseldi, 'İnançsız'ların oranıysa yüzde 1'den yüzde 2'ye çıktı.
'İBADET' VE 'ÖRTÜNME'
Raporda yer alan 'İbadet' ve 'Örtünme' bölümlerine göreyse oruç tutanların oranı yüzde 77'den yüzde 65'e geriledi.
'Başörtüsü' oranı yüzde 52'den 53'e çıkarken, 'Türban' oranıysa yüzde 13'ten yüzde 9'a düştü.
ATATÜRK'ÜN KUR'ANI TEFSİR ETTİRMESİ
Yeniçağ yazarı gazeteci Arslan Bulut 5 Kasım 2008 tarihli yazısında Atatürk'ün Kur'anı tefsir ettirmesi ile ilgili şunları yazmıştı:
Cumhuriyet tarihi ile ilgili kronolojilere bakarsanız, 21 Şubat 1925 tarihinin karşısında şöyle bir ifade görürsünüz:
 “Eskişehir mebusu Abdullah Azmi Efendi’nin (Tolun) Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi önerisi Meclis’te kabul edildi.
Önerge doğrultusunda Kur’an’ın Türkçeye çevrilmesi için Diyanet İşleri bütçesine 20 bin lira tahsisat konuldu.”
Önerinin asıl sahibi Mustafa Kemal Paşa’dır.
Cemalettin Aytemur’un araştırmasına göre Mustafa Kemal, nasıl bir tefsir istediğini yedi maddeyle özetlemiştir:
1-Ayetler arasında münasebetler gösterilecek.
2-Ayetlerin iniş (nüzul) sebepleri kaydedilecek.
3- On okuma tarzını geçmemek üzere kıraatler hakkında bilgi verilecek.
4-Gerektiği yerlerde kelime ve terkiplerin dil izahları yapılacak.
5-İtikatta ehli sünnet ve amelde Hanefi mezhebine bağlı kalınmak üzere ayetlerin ihtiva ettiği dini, şer’i, hukuki, içtimai ve ahlaki hükümler açıklanacak. Ayetlerin ima ve işarette bulunduğu ilmi ve felsefi konularla ilgili bilgiler verilecek.
Özellikle tevhid konusunu ihtiva eden ibret ve öğüt mahiyeti taşıyan ayetler genişçe izah edilecek.
Konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunan İslam tarihi olayları anlatılacak.
6-Batılı müelliflerin yanlış yaptığı noktalarda okuyucunun dikkatini çekecek gerekli açıklamalar yapılacak.
7-Eserin başına Kur’an hakikatini açıklayan ve Kur’an ile ilgili bazı önemli konuları izah eden bir mukaddime (önsöz) yazılacak.
* * *
3 Şubat 1928’de camilerde hutbelerin Türkçe okunması karara bağlandı.
Aynı yıl içinde hadislerin Türkçe çevirisi de tamamlandı. Ahmet Naim ve Kamil Miras tarafından hazırlanan “Sahihi Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi” adlı 12 ciltlik hadis tercümesi 1928 yılında yayımlandı. Diyanet İşleri adına Ahmed Hamdi Aksekili, tefsirin Mehmed Akif’e yaptırılması için harekete geçti. Fakat Akif her seferinde Aksekili’ye ret cevabı verdi. 
Akif Arapça ve Türkçeye tam anlamıyla vakıftı. Ayrıca Farsça ve Fransızca da biliyordu. Elmalılı Hamdi Yazır’ın ısrarıyla ikna olan Akif, Mısır’da tercüme çalışmalarına başladı.
Mehmed Akif, Kur’an tercümesini 1928 yılında bitirmesine rağmen Ankara’ya göndermedi. Devamlı düzeltmeler yaptı.
Tercüme, içine sinmemişti. Akif, 1931’de Diyanet İşleri ile arasındaki mukaveleyi fesih kararı verdi ve bir yıl sonra da aldığı avansı iade etti. Tefsiri yazma işi Elmalılı M. Hamdi Yazır’a verildi. 
Elmalılı M. Hamdi Yazır’ın  “Hak Dini Kur’an Dili”  adlı 9 ciltlik tefsiri 1935 yılında tamamlandı. 10 bin takım basıldı, 8 bin takımı kamuoyunun önde gelen isimlerine ve din adamlarına ücretsiz olarak dağıtıldı.
Mason localarının kapatılması da 14 Ekim 1935’de Atatürk’ün emriyle gerçekleşti.
Mason locaları, İnönü ve Bayar’ın desteğiyle 5 Şubat 1948’de Türkiye Mason Derneği adı ile tekrar açıldı. Halkevlerine devredilen tüm mal varlıkları geri verildi.
* * *
Bu bilgileri Naci Memiş’ten, bir not olarak almıştım. Bir sohbet sırasında Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’e Atatürk’ün tefsir için koyduğu şartları hatırlattım. “Görüyor musunuz, böyle bir adamı nasıl tanıtıyorlar? Ben bir Kur’an tercümesi yapmış kişi olarak söylüyorum. Hiç kimse, Atatürk’ün Elmalılı Hamdi Yazır’a yaptırdığı tefsiri aşamadı. Biz bugün bir tefsir yaptırmaya kalkışsak, Atatürk’ün şartlarını koyardık”  dedi.
Bu arada Yaşar Nuri Öztürk’ün de “ayetlerin ima ve işarette bulunduğu ilmi ve felsefi konularla ilgili bilgiler vermek” şartını karşılayan bir eseri daha çıktı. “Kur’an Açısından Küresel Afetler” adlı eser, günümüzün bilimsel tartışmalarını Kur’an’ın nasıl tespit ettiğini inceliyor.