DEVA Partisi lideri Ali Babacan, partisinin seçime kendi adı ve logosu ile gireceğini açıklarken BirGün'den Yaşar Aydın, DEVA Partisi'nin bu kararını değerlendirdi. Aydın'ın yazısında şu satırlar öne çıktı:
Babacan çok tartışılan sosyal medya paylaşımından sonra gerçekleştirdiği basın toplantısında “Partimiz kendi adıyla kendi logosuyla seçime girme kararı almıştır. Bu kararımızla ilgili herhangi bir yanlış anlama olmasın, altılı masada verdiğimiz bütün sözlerin arkasındayız, işbirliği alanlarımızı genişletme korusunda kararlıyız” diyerek tutumlarına açıklık getirdi.
Her şeyden önce yeni yasada bulunan il barajı, milletvekili hesaplarıyla kurulan ittifakları anlamsız hale getirdi. Bu nedenle partilerin arayışlara girmesi kadar doğal bir sonuç olamaz. Daha etkili siyaset yapmak isteyen partiler öncelikle yüzde 7’lik ülke barajını garanti ettikten sonra kendi adları, siyasetleri ve logosuyla halkın karşısına çıkacaktır. DEVA da bunu yaptı.
İKTİDAR SEÇMENİ HAREKETE GEÇİRDİ
Kuruluş aşamasında istenilen ivmeyi sağlayamayan Ali Babacan’ın Deva Partisi yeni yılla birlikte kamuoyu yoklamalarında 2 ile 5 puanlık bir dilim içerisinde görülmeye başladı. Partinin kurmaylarıyla konuştuğumuzda gerçek oylarının bunun çok üstünde olduğunu söyleselerde bu oranın bile harekete geçmek için yeterli bir zemin oluşturduğunu ifade ediyorlar. Seçim yasasının değişmesinden bir ay sonra üstelik 6’lı masa meselesi çok tartışılırken Deva Partisi’nin neden öyle bir karar aldığına gelince:
1 Seçim barajının yüzde 7’ye inmesini fırsat olarak değerlendirdiler. Tek başına bu rakamı zorlayabileceğini düşünüyorlar. Böylece Ali Babacan da diğer iki liderin gölgesinden çıkıp kendi başına rüştünü ispatlama şansı yakalamış olacak.
2 Eğer gerçekleşirse üçlü ittifakın (Deva, Gelecek, SP) belirleyici partisi olacak. Diğer iki partiyi Meclis’e taşıyan durumunda olması da sonraki dönem için avantaj sağlayacak.
3 AKP seçmenine direkt temas etme yolu açılmış olacak. Özelikle 2015 öncesi iktidarın kullandığı ekonomik ve siyasal dil, Deva Partisi’nin en önemli seçim vaadi olacak.
4 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi önereceği ismin öne çıkması için de masaya daha güçlü oturmuş olacak. Olası çoklu aday durumunda da kendi adayını çıkarma konusunda yol almış olacak.
5 Parlamento seçimlerine parti olarak girse bile cumhurbaşkanlığı konusunda ivme hâlâ ortak adaydan yana. Bu nedenle muhalefet partilerinden eleştiri gelmeyeceğini düşünüyor. O konuda da eli oldukça rahat hareket edecek.
6 Örgütünü sağlam bir zeminde kurma ve önemli bir hedef için harekete geçirmede de eli güçlenmiş olacak.
DİĞER PARTİLERDEN HAMLE BEKLENTİSİ
Ankara’nın yeni gündemi Deva Partisi’nin açtığı yoldan başka partilerin ilerleyip ilerlemeyeceği oldu. Gözler daha çok Millet İttifakı’na çevrilmiş durumda. İyi Parti ve CHP’nin de seçimlere tek başlarına girmelerinin masada olduğu biliniyor. Onların tercihini siyasi eğilimler değil daha çok seçim matematiği belirleyecek. Ama içerisinde ayrılık tınısı olan bir açıklamanın kısa süre içerisinde olması beklenmiyor. Sonbahara kadar bu konuda netlik olması beklenen bir durum değil.
Gözler Millet İttifakı’na çevrilmişken Cumhur’da benzer bir sürecin olması çok sürpriz olmayacak. Vatan Partisi’ni çok ciddiye alan yok. O muhtemelen dışarıda kalacak. BBP yine AKP’nin çatısı altına sığınacak. Geriye bir tek MHP kalıyor. Baraj riski söylemlerine karşı Bahçeli, parti tabanını bir kez daha konsolide etmek için harekete geçebilir. Son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dışarıda bırakarak AKP içindeki birçok isme eleştiri getiren Bahçeli, seçim yaklaşırken başka bir manevra da yapabilir. MHP kulislerinden aldığımız bilgiye göre örgütlere “tek başına seçime girecekmişiz gibi hazırlanın” talimatı da gitmiş. Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı adaylarının Erdoğan olduğunu çok önceden açıklamıştı. Bunu değiştirecek hiçbir gelişme olmadı. Muhtemelen seçimlere kadar bu durum değişmeyecek.Ama parlamento seçimlerine ayrı girme ihtimali güçlenerek devam ediyor.
Deva Partisi bir yol açtı. Arkası gelecek. Bu hamlelerin hiçbiri şimdilik ittifakları dağıtacak bir gelişme olarak görünmüyor. Tabii ki cumhurbaşkanı adaylığı konusunda net tutum almak koşuluyla.
GEZİ, İKTİDARI SARSMAYA DEVAM EDİYOR
Gezi davası kararının ardından iktidarın beklediği ilk sonuç muhalefet cephesinde tedirginliğin artırmasıydı. Ama hiç de öyle olmadı. Önce toplumsal muhalefetin hızlı ve yaygın reaksiyonu siyah bulutların dağılmasında önemli rol oynadı. Sokaktan gelen sese sosyal medyadan sanatçıların, aydınların cesaretle verdiği destek ikinci bir pozitif etken olarak devreye girdi. Kabul edelim ki en beklenmedik etkili hamlelerden biri de CHP ve İyi Parti cephesinden geldi. İki gün boyunca hem Kılıçdaroğlu hem de Akşener alınan karara sert tepki göstermekle yetinmeyip Gezi’yi net bir şekilde savundular. Muhalefet cephesini birleştiren Gezi, iktidarda çatlağa yol açtı. Eski bakanların, milletvekili ve bürokratların ardı arkasına yaptığı açıklamalarda Gezi davasında alınan karar sert dilde eleştirildi. Hatta onlarca bakanlıkta bürokratların görevden alınmasına ve Uşak Valisi Funda Kocabıyık’ın merkeze çekilmesine bile yol açtı.
AKP’den gelen tüm itirazlar 2015 öncesi parti referansı ile yapılıyor. Bir eski güzellemesi. Deva Partisi itirazların kendini bulduğu ya da daha doğrusu bu söyleme en yakın parti durumunda. Babacan’ın seçim çıkışının her şeyden önce eski AKP yöneticilerinin ve tabanın içinde bulunduğu bu ruh halinin önemli büyük. Babacan AKP’lilerin hem ilk seçimde hem de seçim sonrası ilk tercihi olmak istiyor. O yüzden AKP’deki Gezi çatlağı ve Babacan çıkışı birbirinden çok da ayrı düşünülmemeli.