DANIŞTAY'IN İKİ ÜYESİ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NİN FESHEDİLMESİNİ HUKUKA AYKIRI BULDU

DANIŞTAY

İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile f

Duvardan Seçkin Sağlam'ın haberine göre; Çanakkale’den Avukat İnci İncesağır ile Burcu Özaydın tarafından, cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı öncelikle yürütmenin durdurulması, kararın iptali ve söz konusu kararnamenin anayasaya aykırı olup olmadığının araştırılması istemiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi istendi. Davada, İstanbul Sözleşmesi’ni ilgili kanunun onaylandığı TBMM olduğu vurgulanarak, bu kararın değişmesi kararının da ancak TBMM tarafından alınabileceği belirtildi.

Bir başkan ve dört üyeden oluşan Danıştay Onuncu Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının, cumhurbaşkanı yetki ve sorumluluğunda olduğunu oy çokluğu ile karara bağlarken, iki üyenin bu kararın aksi yönünde oy kullandı.Anayasanın ilgili maddelerine atıfta bulunan Danıştay Onuncu Daire Üyesi İbrahim Topuz, yetkinin TBMM’de olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kanun hükmündeki uluslararası antlaşmaların feshedilmesinin mümkün olmadığını ifade etti.

Topuz, “Usulüne göre yürürlüğe konularak kanun hükmü kazanan milletlerarası antlaşmaların hukuk sistemine etkileri de göz önüne alındığında, bu antlaşmaların hükümlerinin değiştirilmesi, sona erdirilmesi, feshedilmesi gibi hususların yasama faaliyeti kapsamında olduğu açık olup, anayasanın 104. maddesinin 17. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi mümkün değildir” dedi.

Topuz “Hukuka açıkça aykırı işlemin yürütülmesi halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağı anlaşıldığından, dava konusu cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması gerekmektedir” dedi.
Dairenin kararına katılmadığını ifade Danıştay Onuncu Daire üyesi Ahmet Saraç da, Topuz ile benzer Anayasa hükümlerine işaret ederek, “Cumhurbaşkanı Kararında yetkide ve usulde paralellik ilkesi uyarınca hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından ve zikredilen gerekçelerle dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının yürütmesinin durdurulması gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan Daire kararına katılmıyorum” dedi.