CHP'DEN ERDOĞAN'A... 'BATAN GEMİYİ MASAL ANLATARAK KURTARAMAZSIN'

CHP

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Erdoğan'ın açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı” hakkında yaptığı değerlendirmede "Anayasa fıkrasıyla, milli tank hikayesiyle batan gemiyi kurtaramazsın, nokta!" ifadelerini kulland

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın açıkladığı “İnsan Hakları Eylem Planı”nın inandırıcı olmadığını belirtti.
Altay, “Erdoğan insan hakları planı açıklayacaksa önce Boğaziçili öğrencilerden özür dilemelidir.  Osman Kavala bin 200 gündür niye cezaevinde? Cumhurbaşkanına hakaret etti diye 900 çocuk yargılanıyorsa, orada ifade özgürlüğü, insan hakları yoktur. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Erdoğan’ın insan hakları konusunda yapabileceği tek şey gölge etmesin yeter” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin peşini bırakmayacaklarını vurgulayarak, “128 milyar dolar meselesinin takipçisi olmaya Erdoğan, çatlasa da patlasa da devam edeceğiz. Çünkü burada çok net bir şekilde bir kul hakkı vardır. Merkez Bankası'nın nasıl döviz satacağı bellidir. 2002'den beri Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, satışları liste halinde de duyurur. Bu listede kime ne kadar satıldığı dövizin bellidir. Bunlar ihaleyle olur, orta yerde bir ihale de yoktur. Orta yerde bir 128 milyar doların özellikle düşük kur sürecinde buharlaşması var. Arkadaşlar, 128 milyar deyip geçmeyin. 128 milyar şudur: Türkiye'ye son 10 yılda gelen doğrudan yabancı sermaye, 129 milyar dolardır. Tüm dış borç stokumuzun yüzde 30'una eşit bir rakamdır 128 milyar dolar. 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 75'idir. Böyle büyük bir rakamın üstü, salgınla mücadele gerekçesiyle örtülemez. Bu şüpheden damadınla birlikte arınman lazım. Onun için çok basit, tane tane 5 soruya da cevap vermen lazım. Bu satışı hangi yöntemle yaptın? Çık bunu söyle. Hangi tarihlerde yaptın? Çık bunu söyle. Hangi kurdan ve kusurlardan veya yaptın? Çık bunu söyle. Bu satıştaki alıcı ve veya alıcılar kimlerdir? Çık bunu söyle. Bu işlemin altında kimin imzası var? Çık bunu söyle. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın döviz rezervini buharlaştırıp, 'ben bunu ekonomimiz batmasın diye yaptım' diyemezsin, çünkü zaten Türk ekonomisi her geçen gün dibe vurmaya da devam ediyor” dedi. Altay, şunları söyledi:
ENFLASYON SADECE TÜRKİYE’DE KALDI
“Çok eskiden bir çiçek hastalığı vardı. Şimdi dünyada yok. Enflasyon diye bir kavram da dünyada bitti tıpkı çiçek hastalığı gibi. Ama Erdoğan yönetiminde yönetimsizliğinde, Erdoğan beceriksizliğinde, Türkiye'de Dünya’da olmayan bir enflasyon var. 30 ülkede enflasyon sıfırın altında, sıfırın altında. 29 ülkede enflasyon yüzde 1'in altında. Toplam 60 ülkede enflasyon yüzde 1'in altında Erdoğan; sende 15. Senin devraldığın Türkiye'de de böyle bir enflasyon yoktu ve 21 ülkede de enflasyon yüzde 2'nin altında. Ne yapar? 60, 21 daha 81 ülkede, dünyada enflasyon 2'nin altında. Hamaset yapıp duruyorsun Erdoğan. Türkiye enflasyonda Nijerya, Haiti, Etiyopya, Kongo, Zambiya ve Angola ile aynı ligde top oynuyor. Ayıp ya, hakikaten ayıp; bu ayıp işte. Ey 83 milyon! Bilesiniz ki Irak karışık, Suriye karışık, Mısır karışık ama oralarda bile enflasyon Türkiye'nin altında ve TÜİK rakamlarıyla üstelik. Halkın yaşadığı sokakta, çarşıda, pazarda yaşanan enflasyon, TÜİK'in açıkladığının iki katı, vallahi̇ de iki katı, billahi de iki katı.
ZENGİNLİK DEĞİL BORÇLAR BÜYÜYOR
Enflasyon kötü de milli gelir iyi mi değerli arkadaşlar? Dünya terazisinde sadece bir yılda 43 milyar dolar küçüldü Türkiye. Bakın 2017'de milli gelir 859 milyar dolar, 2018'de 797'ye düşmüş, 2019'da 760 milyar dolara düşmüş ve 2020'de 717 milyar dolara düşmüş. 2020'de kişi başına düşen milli gelir 615 dolar azaldı, azaldı. 2013'ten bu yana ise kişi başına düşen milli gelirimiz 4 bin dolar azaldı. Bu kaybın hesabını birinin vermesi gerekmiyor mu? Ak Parti'nin ekonomistleri, ey Erdoğan'ın avenesi, ey Saray'ın İletişim Başkanı, ey Sarayın Sözcüsü! Her konuda çıkıp çıkıp açıklama yapmayı, CHP'ye küfretmeyi biliyorsunuz. Çıkın deyin ki: ‘Engin Altay yalan söylüyor, yanlış söylüyor. Verdiği rakamlar doğru değildir’ deyin yüreğiniz varsa. Türkiye'de büyüyen bir şey var… Bir yılda gerçek işsizlik sayısı 3 milyon 518 bin artarak, 11 milyon 119 bine çıktı bir yılda. Devletin borçları bir yılda 510 milyar TL arttı. Vatandaşın borcunu saymıyorum bile, milletin morali bozulmasın diye. Devletin borcu bir yılda 510 milyar TL niye arttı? Neye göre arttı? Herkes bilsin. Devletin şu anda yeni parayla 1 trilyon 833 milyar borcu var.
EN PAHALI CUMHURBAŞKANI
Erdoğan, israfta doludizgin gidiyor. Dolu dizgin israfa giden bir Erdoğan'la karşı karşıyayız. Allah'tan korkmadan, kuldan utanmadan, doludizgin dörtnala israfa koşan bir Erdoğan tablosu var. Bir saray tablosu var. Cumhurbaşkanlığının2020 yılı sadece koruma maliyeti ne kadar biliyor musunuz? Yeni parayla 263 milyon 627 bin lira. Cumhurbaşkanımızı korumak için bu devlet para harcıyor, millet para harcıyor. Korkma Erdoğan, darbe devri bitti, darbe günleri geride kaldı. Biz senin canını koruruz. 13 tane özel uçağı olan bir cumhurbaşkanımız var. Yazlık-kışlık saraylar, bunlar israfın önde gidenleri. Bir inat uğruna yapacağım dediği Kanal İstanbul, cumhuriyet tarihimizin en büyük israfıdır. Beştepe Sarayı'nın bir günlük millete ve devlete maliyeti ne kadar olsa iyi? Bir günlük, yeni parayla 10 milyonun üstünde. Özetle Türkiye bu enflasyonla dünyaya rezil rüsva olan, ekonomik göstergeleri çökmüş olan Türkiye, dünyanın en pahalı cumhurbaşkanını kullanan bir ülkedir. Türkiye'den daha pahalı bir cumhurbaşkanı olan ülke yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kızılay'da. Beştepe Sarayı da Külliye'de, Beştepe'de. Arası yaklaşık 6 kilometre, bir saatlik yürüme mesafesi. Ey 83 milyon! Türkiyemizin Cumhurbaşkanı sarayından çıkıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne muhalefete küfretmeye gelirken 110 araç ve 2 helikopterle geliyor. Bundan büyük israf olur mu? 6 kilometreye ya, 6 kilometre. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentindesin. 110 araç ve 2 helikopter... Demek ki neymiş? Cumhurbaşkanımız pahalı ve masraflı imiş
MASALLAR BATAN GEMİYİ KURTARMAZ
Erdoğan, gemi batarken şarkı söyleyip, masal anlatma gibi bir moda girdi. Batan gemiyi şarkı söyleyerek, masal anlatarak kurtaramazsın Erdoğan, kurtaramazsın. Yani İnsan Hakları Eylem Planı masalıyla, uzay şarkısıyla, yerli uçak türküsüyle, yeni Anayasa fıkrasıyla, milli tank hikayesiyle batan gemiyi kurtaramazsın, nokta! Peki nasıl kurtulur? Valla bu saatten sonra bir tek kurtuluş reçetesi var. O da, Türkiye'nin önce Erdoğan'dan kurtulması ve onun yerine kimi koyarsanız koyun, Türkiye ekonomisi belini doğrultur.  Türkiye'nin elbette ve hiç şüphesiz, sandık marifetiyle Erdoğan'dan kurtulması ve bir an önce kurtulması, belki geminin batmasını önler.İnsan Hakları Eylem Planı masalını açıkladı. İnsan Hakları Eylem Planını açıklamadan önce, Erdoğan'ın Boğaziçili öğrencilerden özür dilemesi gerekirdi. Terörist ilân ettiği öğrencilerden özür dilemelidir. Çıkacaktın, ‘Boğaziçili öğrencilerden özür diliyorum’ diyecektin. Belki biraz inandırıcı olurdu. Osman Kavala işi bir hukuk faciasıdır, adamı bin 200 gündür cezaevinde. Önce ‘Haksız, hukuksuz yere tuttuğumuz için de yanlış yaptık’ diyecektin, belki seni bu planında ne var diye bir bakardık. Bunlar yok. Bunlar yok. Ne var? 2 yılda hayata geçecek bir plan var. Ancak Erdoğan'a burada şunu söylemek lazım: Sana hakaret etti diye bırak yetişkini, bizi, 900 çocuk hakkında ceza kovuşturması sürüyor. Sen mi insan haklarından bahsedeceksin? Sen bir şiir okuduğun için hapse atıldın diye, isyan eder durursun. Şimdi sana tweet atanları sen cezaevine dolduruyorsun. Şiir okumakla, tweet atmanın ne farkı var? Sen muhalefete küfreder durursun, muhalefet sana eleştiri hepimizle ilgili bir ton ceza ve tazminat davası açıyorsun. Sen mi bize İnsan Hakları Eylem Planı açıklayacaksın?
GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEZ
Ayrıca senin bugün açıkladıkların, 1200'lü yıllarda MagnaCarta'da var, Veda Hutbesinde, Medine Vesikası'nda var; beğenmediğimiz, orta yerdeki Anayasa'da bunlar var. Sen uysan yeter, sen uy yeter. Gölge etme başka ihsan istemeyiz. ‘Geç gelen adalet, adalet değil’ diyorsun, ‘Adil yargılama’ diyorsun, ‘Tutuklamada ölçülülük ve orantılılık’ diyorsun. O zaman sana sorarlar: ‘Osman Kavala bin 200 gündür ne yapıyor içeride?’ diye. Erdoğan'a bu İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili bir şey söyleyeyim.
Bir atasözümüz var: Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Devlet elinde; kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdın, bütün kuvvetleri kendinde topladın. İnsan hakları söz konusu ise Erdoğan'dan bir tek talebimiz var. Erdoğan'dan bir tek şey istemiyoruz: Gölge etmesin, başka ihsan istemez. Ama tekrar ediyorum, batan gemiyi insan hakları masalıyla falan kurtaramazsın. Uzay hikayesiyle kurtaramazsın, yok öyle bir şey. Bu millet masala, hikayeye doydu. Bu milletin karnı aç, sırtı açık.
YARGI AKP VESAYETİ ALTINDAYKEN DOKUNULMAZLIK KALKMAMALI
Sandalye çoğunluğu ile dokunulmazlık kaldırmak, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmakla aynı şeydir. Bu, bir adalet arayışı değildir. Bu, bir siyasi hesaplaşmadır. Neredeydin 6 senedir? Şimdi Kobani soruşturması başlatıyorsun, yargıya talimat veriyorsun. Bir grup başkanvekiliniz, ‘HDP'yi kapatacağız’diyor. Öteki, ‘hukuk bilir’ diyor. Hangi Ak Partiye ya da hangi Ak Parti yöneticisine inanacağız? Gerçi Ak Parti yöneticilerinin çok hükmü kalmadı. Şimdi Erdoğan'dan sonra, iki kişi çok kıymetli. Birisi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, birisi de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun. Asıl dokunulmazlık onlar için vardır. Fahrettin Altun'un adını ananın adliyede hesaba çekildiği, emniyette hesaba çekildiği bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yargının, Ak Parti vesayet ve boyunduruğunda olduğu bu süreçte, dokunulmazlıkların kaldırılması, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırmanın cisimleşmiş hali olacaktır.
PARTİLERİ MİLLET KAPATIR
Parti kapatma meselesi: Öyle görülüyor ki Devlet Bahçeli'den sonra, Ak Parti de tavrını belirlemişti diyecektim. Bugün Sayın Özkan açıklamasını bir parça düzeltmeye çalışmış. Erdoğan; parti kapatma, mağaraları kapat. Parti kapatma, Kandil'i kapat. Parti kapatma, terör kamplarını kapat. Nasıl kapatırsan yap kapat; imha et, yok et, hallet. Teröre Türkiye geçit veremez, yol veremez. Hep söylediğim bir şeyi tekrar burada söyleyeyim: Hiçbir hak talebi, hiçbir hak talebi, hak iddiası, terörizme meşruiyet, teröriste masumiyet sağlamaz; nokta. Terörle katı, kesin, amansız bir mücadele ama temel hak ve özgürlüklerde de sınırsız imkân ve fırsatlar. Türkiye'nin terörle mücadelesinin, Türkiye'nin terörden kurtulmasının yegâne yolu budur ve sonsöz:Partileri millet açar, millet kapatır.”