MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’nün otomobiline yarı çıplak çıkıp üzerinde tepinen mahlûkatın Türk gençliğine mensup olması imkânsızdır.
Üniversite kapılarında polise, öğretim üyelerine, üniversite yönetimine meydan okuyan, taş atan, ellerinde sopayla dolaşan, önüne gelene hakaretleri saydıran, kimi gördüyse sövüp sayan bir güruhun Türk gençliğini değil, hain planları temsil ettiği çok açıktır” dedi. Bahçeli, öğrencilerin yurt sorununa ilişkin “‘Yurt’ diyerek banklarda yatmak da neyin nesidir? Üstelik bu reziller terör örgütü bağlantılıdır. Bunlar genç veya öğrenci değil, ajan provokatörlerdir. Gezi parkı olaylarında iç isyana kalkışan bunlardır. 6-8 Ekim olaylarında Türkiye’yi karıştırmak isteyen bunlardır. Terör örgütlerinin hücre evlerinde kanlı eylem planları yapan bunlardır. Kopuklar, kaçaklar, çapulcular öğrenci falan değil, düpedüz şehir eşkıyasıdır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Ankara’da düzenlediği “Türk Gençliği Büyük Kurultayı’nda’’ konuştu. Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“SİZLER BÜYÜK TÜRKİYE’Yİ GERÇEKLEŞTİRECEK ÜLKÜCÜLERİSİNİZ: Sizler eğilmez başın, çökmez dizin, bükülmez bileğin, kırılmaz belin timsallerisiniz. Merhum Necip Fazıl diyor ya, ‘bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik, zaman bendedir, mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik’ işte o gençlik sizlersiniz. Akıp giden zaman nehrinde boş yere sürüklenmeyen, mekânın ruhuna ülkülerini anlatmaktan bir an olsun vazgeçmeyen iman erlerisiniz. Merhum Arif Nihat Asya’nın isabetle vurguladığı gibi, sizler büyük Türkiye’yi gerçekleştirecek olan ülkücülersiniz. Güneş gibi parlak, bulut gibi bembeyazdır kalpleriniz. Bilmezsiniz kötülük, bilmediniz yalan ne demek.
MİLLETİN İMKAN VE KAYNAKLARINI KULLANARAK BÜYÜK HEDEFLERE ODAKLANAN BİR GENÇLİK: Yine Akif’in işaret ve ilan ettiği şu gerçek hepimiz için kutlu bir hedeftir: ‘Yaşayan görecektir: Türkiye ve Türklük ölmeyecektir.’ Aziz milletimizin, mazlum toplumların, mağdur milyonların ezeli fecri yakında doğacaksa bunun mimarı milletim, vatanım, bayrağım, mukaddesatım, mukadderatım diyen Türk gençliğinden başkası değildir. Nasıl bir gençlik? Tarihine, kültürüne, medeniyetine, öz değerlerine, inançlarına ve ruh yapısına sımsıkı bağlı erdemli, enerjik ve sorumluluk sahibi bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Şahsiyetli olmayı insan olmanın ön şartı gören bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Peşin hükümlerin tuzağından, önyargıların prangalarından kurtulmuş bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Vicdan ve irade bağımsızlığına hiçbir zaman ipotek koydurmamış bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Muhayyilesine kelepçe vurdurmayan, muvaffakiyette sınır tanımayan, mücadeleye geriden bakmayan, yaşadığı zamandan taşan, biteviye taşma iradesi taşıyan bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Haraba kul olmayan, hüsrana uğramayan, nefsine teslim olmayan, nesilleri ihmal etmeyen, hürriyete sırtını dönmeyen, muhannete muhtaçlık çekmeyen bir gençlik. Nasıl bir gençlik? Atasını, anasını, babasını sayan; küçüklerini seven, çevresiyle barışık, çehresiyle ışık saçan, sözü bir özü bir adam gibi adam olan bir gençlik. Nereye giden bir gençlik? Kızılelmaya, Turan ülküsüne, yükseldikçe yükselme kararlılığıyla İ’la-yi Kelimtullah’a giden bir gençlik. Nereye giden bir gençlik? Hakk’a, halka, hakikate, hidayete koşar adım giden bir gençlik. Nereden gelen bir gençlik? Ecdadının emanetlerini omuzlayarak fikriyle ve ülküleriyle ahlak, akıl ve adaletin sinesinden milli ve manevi değerlerle bezenmiş, bu suretle beş bin yıllık Türk tarihinden doğup gelen bir gençlik. Hangi vasıtaları kullanan bir gençlik? Demokratik ve yasal vasıtalardan süzülüp milletinin imkan ve kaynaklarını kullanarak büyük hedeflere odaklanan bir gençlik. Bu gençlikle aşılmaz engeller aşılır. Bu gençlikle zulmetin perdeleri yırtılıp atılır.
KÖRPE DİMAĞLARI KULLANMAYA HEVES EDENLER GÜNAHIN VE ZİLLETİN PENÇESİNDEDİR: Hani bir söz vardır ya, bizim rahat edemediğimiz yerde hiç kimse istirahat edemez. Varsayalım çakal sürüsü kurdu tuzağa düşürdü, fakat kurt tuzaktan nasıl kurtulacağını değil, bedelini nasıl ödeteceğini, bu tuzağın hesabını nasıl soracağını düşünür. Kışı geçiririz geçirmesine, ama yediğimiz ayazı asla unutmayız, unutturmayız. Milliyetçi ülkücü gençliğe iftira atanlar bilsinler ki, iftirayla olmadık, iftirayla da ölmeyiz. Türk gençliğini çıkarları uğruna istismar yarışına girip ihanet şartlarını bir senaryo kapsamında yaygınlaştırmak için körpe dimağları kullanmaya heves edenler günahın ve zilletin pençesindedir. Düşüncesi ne olursa olsun, siyasi ve ideolojik tercihi nasıl tezahür ederse etsin, kökeni ve doğduğu yer nereyi gösterirse göstersin, bu millet benim, bu vatan benim, bu bayrak benim diyen her kardeşimi kucaklıyor, pir-ü pak alınlarından öpüyorum. Analarını, babalarını hürmetle de selamlıyorum. Onların derdi okullarını bitirmek, bir meslek ve iş sahibi olmak, bir yuva kurmaktır. Meşru her eleştirinin, samimi her sitem ve yakınmanın başımızın üstünde yeri vardır.
GENÇLİĞİMİZİ SOKAKTA BULMADIK, SOKAKLARA TESLİM EDEMEYİZ: Kimseye gücenecek, gönül koyacak halimiz yoktur. Hür ve bağımsız bir kafanın sorgulaması, hayata eleştirel bakması, beklentilerini demokratik ve yasal çerçevede dile getirmesi doğaldır, gençlerimiz için bu insani hak iki kere doğal görülmelidir. Ancak biz gençliğimizi sokakta bulmadık, sokaklara teslim edemeyiz. Onların akıllarını çelmek için geceli gündüzlü kara propaganda yapan terör örgütlerine, marjinal sol gruplara, merdiven altı yapılara, zilletin çukuruna düşmüş Türkiye muhalifi siyasilerin köhne ve kötürüm hesaplarına peşkeş çektirmeyiz. Gençliğin sokağa düşmesi, geleceğimizin ayağa düşmesidir. Gelecek ayağa düştü mü, yıkım ve yok oluş kapıya dayanmış demektir. Türk gençliğinin zihni devamlı alarm halinde olmalıdır. Fikirleri her an gelişmeye açık bulunmalıdır. Günlük hayatın süratli değişimlerine intibak edecek esnekliğe, eyyamcılığa prim vermeyecek düzeye ulaşmalıdır.
BUNLAR ÖĞRENCİ DEĞİL, AJAN PROVOKATÖRLERDİR: Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’nün otomobiline yarı çıplak çıkıp üzerinde tepinen mahlûkatın Türk gençliğine mensup olması imkânsızdır. Üniversite kapılarında polise, öğretim üyelerine, üniversite yönetimine meydan okuyan, taş atan, ellerinde sopayla dolaşan, önüne gelene hakaretleri saydıran, kimi gördüyse sövüp sayan bir güruhun Türk gençliğini değil, hain planları temsil ettiği çok açıktır. Bunlar ne öğrenci ne de gençtir. Bunlar Türkiye düşmanlarının üniversitelere sızdırmaya çalıştıkları nöbetçi ve niyeti karanlık taşeronlarıdır. Bize hiç kimse haktan, hukuktan, adaletten, eğitim özgürlüğünden, ondan bundan bahsetmesin. Biz kimin neye hizmet ettiğini, ederini, alçak emellerini gayet iyi biliyoruz. Öğrencilerimizin haklı talepleri, meşru beklentileri, yurt, barınma ve günlük maişet kaygıları makul ve mantıklı ihtiyaçların seslendirilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti temel insani istekleri karşılamakla mükelleftir, kaldı ki yapılan da budur. Ancak yurt diyerek banklarda yatmak da neyin nesidir? Üstelik bu reziller terör örgütü bağlantılıdır. Bunlar genç veya öğrenci değil, ajan provokatörlerdir. Gezi parkı olaylarında iç isyana kalkışan bunlardır. 6-8 Ekim olaylarında Türkiye’yi karıştırmak isteyen bunlardır. Terör örgütlerinin hücre evlerinde kanlı eylem planları yapan bunlardır. Duvarlara ‘zulüm 1453’te başladı’ yazan soysuzlar bunlardır. PKK’nın, DHKP-C’nin, MLKP’nin tasması boğazlarına geçen bunlardır. Kopuklar, kaçaklar, çapulcular öğrenci falan değil, düpedüz şehir eşkıyasıdır.
HDP’Lİ BÖLÜCÜ KEBAPÇILARIN GÖNLÜNÜ ALMAK İÇİN BİR ZAMANLAR METHİYELER DÜZDÜĞÜ PARTİSİNİ TAŞLAYAN EKMEKSİZLER: Grup kürsüsüne CHP ve HDP iltisaklı kebapçıyı çıkarıp sözüm ona bize nazire yapan, HDP’li bölücü kebapçıların gönlünü almak, gözüne girmek için bir zamanlar methiyeler düzdüğü partisini taşlayan ekmeksizler, erdemsizler, haydi çıkın da bir eşkıyayı kürsülerde konuşturun. Yetmez, ama evet diyorsanız, haydi irtibat halinde olduğunuz FETÖ’cülere, PKK’lılara da mikrofon verin. Nasıl olsa öğrenci kisveli ajanlara göğsünüzü gere gere arka çıkıyorsunuz. Hatta bir ara Ülkü Ocaklarına haydut diyecek kadar alçalabiliyor, acınacak hallere düşüyordunuz. Gavurun kılıcını sallayıp haçlı beşiğinde sallanmak, terör örgütlerinin arka bahçesi, Türk düşmanlarının figüranı olmak hiç kimseyi İYİ, hiç kimseyi demokrat, hiç kimseyi de yerli ve milli yapmaz. Yapsa yapsa işbirlikçi yapar, kötü yapar, melanetin seyisi yapar. Öğrenci arayan CHP, İP, HDP ve diğerleri gelsinler de buraya baksınlar. Türk gençliğinin asaletine tanık olmak isteyenler şu gıpta edilecek manzaraya dikkat etsinler, yürekleri yetiyorsa gelsinler de çakmak çakmak parlayan, alnı temiz, ahlakı temiz, bahtı açık, gönlü geniş gençlerimizi görsünler. Velakin yapamazlar, çünkü gözleri var görmez, kulakları var duymaz, dilleri var söyleyemez. Nitekim kalpleri mühürlü, vicdanları esirdir. Ülkü Ocaklarına haydut diyenler hayasızdır, yüz karasıdır, dönektir, devşirmedir, faşizmin ipte oynattıkları kuklalardır.
ABD, YANAŞMALARINA BAKMALIDIR: Yaramız yok, gocunacak halimiz de yok. ABD Temsilciler Meclisi, terörist görmek istiyorsa, teröristi tanımak ve bilmek merakındaysa Ülkü Ocakları’na değil, yeni dost ve müttefiki yanaşmalarına bakmalıdır. Ülkü Ocakları’ndan terörist değil, terörizmin can düşmanı çıkar. Ülkü Ocakları’nda haydut değil, haydutlara dünyayı dar edecek inanmışlar yetişir. Almanya’dan ABD’ye kadar Ülkü Ocakları’yla kıyasıya uğraşanlar, küresel bir mesele haline getiren insanlık fukaraları duyun bu sesi, işitin bu salondan yükselen mesajı, açık açık söylüyorum, sizden korkan sizin gibi namert olsun. Sizden kaçınan, sizden çekinen sizin gibi çürüyüp gitsin. Davamızdan, hak bildiğimiz yoldan dönersek de gök girsin kızıl çıksın. ABD eski Dışişleri Bakanlarından Kissinger’e ait olduğu ileri sürülen bir sözü bu vesileyle paylaşmak istiyorum: ‘Amerika olarak neden güçlüyüz biliyor musunuz? Biz aramızdaki vatan hainlerini öldürürüz. Diğer ülkelerdeki vatan hainlerini ise kahramanlara dönüştürürüz.’ Hamd olsun, ABD Ülkü Ocaklarını kahraman görmüyor, bu şekilde değerlendirmiyor. Onların kahramanı zillettir, PKK’dır, PYD’dir, YPG’dir, FETÖ’dür, DEAŞ’tir, terörizmin diğer eli kanlı örgütleridir.
SOSYAL MEDYA BİZ DUYGUSUNU TÖRPÜLERKEN, AYNI EVDE BİRBİRİNE YABANCILAŞAN İNSANLARI DA ORTAYA ÇIKARMIŞTIR: İnsanlar internete günde ortalama 8 saat zaman ayırmakta, bu 8 saatin 3 saatinde de sosyal medya uygulamalarında bulunmaktadırlar. Kazandırdığından daha fazlasını kaybettiren, doğru ve temiz kullanımdan ziyade karanlık operasyonları, yalan ve dedikoduyla pekişmiş haberleri servis ağına dönüşen sosyal medya platformlarının bu haliyle devamı geleceğimiz için ciddi risk ve tehditler içermektedir. En başta Türk gençliğinin sosyal medyayı ve interneti doğru, dengeli, kıvamında ve bilgi amaçlı kullanımı sosyal barış ve toplumsal huzur açısından mühimdir. Türk aile yapısı, bugün kitle haberleşme vasıtalarının saldırısına, çok cepheli tahribatına maruzdur. Kuşkusuz buna karşı yasal tedbirler geliştirmek, sosyal dokumuzu, milli kültürümüzü ve öz değerlerimizi korumak zorundayız. Bu alandaki muhtemel bir ihmalin bedeli de vahim olacaktır. Sosyal medya biz duygusunu törpülerken, aynı evde birbirine yabancılaşan insanları da ortaya çıkarmıştır. Karşımızdaki bu tehdit endişe verici düzeydedir. İngiltere ve Japonya gibi ülkelerde Yalnızlık Bakanlığı kurulup insanların etkileşime geçmesi ve sosyalleşmesi için çeşitli aktivitelerin yapıldığı artık inkâr edilemez bir gerçektir. Bugün dünya üzerinde 15-24 yaş kuşağındaki genç sayısı 1,2 milyardır. Sosyal medyanın ağırlıklı kullanımı bu yaş grubundadır. Türkiye de genç nüfusun yüzde 28,6’sı 15-17; yüzde 19,8’i 18-19; yüzde 31,3’ü 20-22, yüzde 20,4’ü de 23-24 yaş grubundadır. Ülkemizin gerçek gücü, mukavemet yüzü gençlerimizdir. Onları her türlü çetrefilli ahlaki sorunlardan, sosyal medya batağından, tehlikeli akım ve örgütlerden korumak milli görevimizdir.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55