BAHÇELİ: ÜÇÜNCÜ KEZ SOYLU’NUN ARKASINDA DURDU

BAHÇELİ: ÜÇÜNCÜ KEZ SOYLU’NUN ARKASINDA DURDU

"MHP lideri Devlet Bahçeli, son bir yıl içerisinde üçüncü kez Süleyman Soylu’nun arkasında durdu. Üstelik Erdoğan’ın Soylu’ya dair kafasının karışık olduğunu gösterdiği bir dönemde. Bahçeli bu kez tam bir kumar oynadı.&qu

BirGün gazetesi yazarı Yaşar Aydın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Süleyman Soylu ile ilgili kumar oynadığını yazarak, 'Ortaklık devam edecek mi?' diye sordu.
Aydın'ın, bugünkü yazısı şöyle oldu:
MHP lideri Devlet Bahçeli, son bir yıl içerisinde üçüncü kez Süleyman Soylu’nun arkasında durdu. Üstelik Erdoğan’ın Soylu’ya dair kafasının karışık olduğunu gösterdiği bir dönemde. Bahçeli bu kez tam bir kumar oynadı.
Son günlerde Büyük Birlik Partisi, Doğu Perinçek ve bazı yandaş kalemler, iktidarın politikalarını eleştirmeye başladı. Ortaklardan gelen bu eleştiriler, ittifakta baş gösteren çözülmenin devam ettiğine dair yorumları destekler nitelikte. Bununla birlikte hiç kuşku yok ki, ittifakın geleceğine ilişkin kararı, bugüne kadar Erdoğan’a bağlılığını her fırsatta yenileyen MHP Lideri Devlet Bahçeli verecek.
Bahçeli, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayla, ittifakın geleceği konusunda çok kritik bir adım attı. MHP Lideri, son günlerin en tartışmalı isimlerinden biri olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili konuştu ve kendisine desteğini bir kez daha, yüksek sesle açıkladı. Bu, Bahçeli’nin kırılma anlarında Soylu’ya verdiği üçüncü destek.
İTTİFAKIN MİMARI
Son gelişmeler Soylu’nun 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan ittifakta kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Özellikle kolluk kuvvetlerine yapılan atamalar, Ağar ve ekibiyle temas ile Bahçeli’ye verilen güven konusunda özel bir çaba sarf ettiği çok açık. Bu çabası Bahçeli tarafından da sürekli takdir edildi. Bir anlamda “Kabine’deki MHP’li Bakan” muamelesi, itibar görmesini sağladı.
Koronavirüse karşı uygulanan ilk sokak kısıtlamaları sırasında yaşanan kaos sonrası geçen yıl 13 Nisan’da Soylu’nun istifasıyla bu ilişki çok konuşulmaya başlandı. Bahçeli’nin gece yarısı Erdoğan’ı arayıp, istifayı kabul etmemesi konusunda telkin ettiği bilgisi yayıldı. Ardından da hatırlanacağı üzere Bahçeli’den, “MHP mezkûr istifanın kabul edilmemesinden ziyadesiyle memnundur” açıklaması geldi:
“Sayın Süleyman Soylu azimli, inançlı, dirayetli ve mücadeleci kişiliğiyle Türkiye'nin en hassas döneminde üstlendiği bakanlık görevini başarıyla yerine getirmiştir. Bizim temennimiz bu görevine kararlılıkla devamından yanadır.”

Soylu istifasını geri çekti ama artık AKP’de ve Kabine’de sürekli tartışılan bir isim oldu. Peker’in ifşaatı sonrası, istifası yeniden gündeme geldi. Yine Bahçeli, 25 Mayıs’ta yaptığı grup konuşmasında, “İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir. İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını, özellikle ve önemle ifade ediyorum” diyerek, Erdoğan’a çağrı yaptı. Ve bilindiği gibi ertesi gün, Erdoğan da bu çağrıya uydu.
BU SEFER FARKLI
Devlet Bahçeli, dün bir kez daha Soylu için kürsüye çıktı. Bahçeli, “İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'ya yapılan siyasi linç girişimlerini kaygıyla izlediğimizi, asla ve asla kabul etmediğimizi, tarihe not olarak düşmek istiyorum” dedi. Bahçeli, bu kararının Cumhur İttifakı kararı olması gerektiğinin de altını çizdi. Ancak durum daha öncekilere benzemiyor. Soylu, son günlerde ortada dolaşan ve her biri suça bulaşan birçok ismin kesişme noktası haline geldi.

Üstelik Türkiye’nin Batı ve ABD ile kurduğu ilişkilerde de Soylu’nun ismine soru işareti konduğu sır değil. Bu anlamıyla Erdoğan, bir önceki periyotta olduğu kadar, rahat karar veremeyebilir. Bir yandan Bahçeli’nin bastırması diğer yandan da ülke dışında ve içinde yaşanan gelişmeler, Erdoğan’ın karar vermesini zorlaştırıyor. Erdoğan, görevden almak yerine istifa etmesini bekledi; bu beklenti gerçekleşmese de Soylu’nun iktidar içindeki geleceği çok uzun değil.

Bununla birlikte Soylu’nun gitmesini AKP-MHP ittifakının dağılması olarak görmek, çok kestirme bir sonuç olur. İki parti arasındaki ilişkide çok daha derin bir çıkar birliği yatıyor. Bahçeli’ye vazgeçemeyeceği bir rant ve konfor sunulurken, Erdoğan’a da seçimde ihtiyaç duyduğu bir oy garanti ediliyor. Bununla birlikte 7 Haziran sonrası antlaşmanın taraflarının önemli bir bölümünün ayrıldığı masada, ikilinin yeni bir anlaşmaya ihtiyaç duyacağı kesin.