Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, "Türkiye’de kilosu 30 liraya kırmızı biber, 20 liraya domates, 20 liraya salatalık satılıyor. Beştepe harikalar diyarında ne hayat pahalılığından ne de vatandaşın aç
Öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a devredilmesi kararını da eleştiren Babacan, 'Şu aşamada neyin pazarlığının döndüğünü bilemiyoruz. Ancak ekonomisi zayıfladıkça diğer devletlerden borç dilenen, borç dilendikçe el alemden emir alan, emir aldıkça ahlaki üstünlüğünü yitiren bir yönetimin Türkiye’ye büyük zararlar verdiğini gayet iyi biliyoruz' diye konuştu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ali Babacan konuşmasının ardından, AKP’de iki dönem Milletvekilliği yapan daha sonra istifa eden Sedat Kızılcıklı’ya DEVA Partisi rozetini taktı.
Babacan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:
“BEŞTEPE HARİKALAR DİYARINDA: Bu Ramazan’ı vatandaşlarımızın büyük bir bölümü huzurla, rahatlıkla geçiremiyor. Kiminle konuşsam ‘Gıda fiyatları acayip oldu’ diyor. Avrupa’nın en büyük tarım topraklarında, sebze ve meyve etiketlerine artık yarım kiloluk fiyatlar yazılıyor. Kimi esnaf etikete fiyat yazmaktan bile utanıyor. Geçen gün bir manav, tezgâhta domatesin üstüne ‘Maalesef 20 lira’ yazmış. Esnaf da çaresiz. Beştepe harikalar diyarında ne hayat pahalılığından ne de vatandaşın aç olduğundan haberi var. Türkiye’de kilosu 30 liraya kırmızı biber, 20 liraya domates, 20 liraya salatalık satılıyorsa bunun sorumlusu, döviz kurunu patlatandır. Hayat pahalılığının sorumlusu, milletin 130 milyar dolar döviz rezervini cayır cayır yakandır. Hayat pahalılığının sorumlusu, yüz milyarlarca lirayı mevduat ve proje garantilerine harcayandır.
ELİNİ TUTAN MI VAR, EKONOMİSTSEN DÜZELT: Tüm bu hayat pahalılığının sorumlusu hükümettir. Döviz kuru artmaya başladığında, geçtiğimiz aylarda ne diyorlardı? ‘Çin modeli’ diyorlardı. ‘Kuru yükseltip ihracatı artıracağız. İthalat düşünce, cari açık kapanacak’ diyorlardı. ‘Türk lirası pul olursa cari fazla elde ederiz. Enflasyonu da düşürürüz’ diyorlardı. E zaten herkes de gördü. Olmadı, tutmadı. Mart ayı ihracat rakamları açıklandı. Bu yılın ilk 3 ayında ihracat yüzde 20, ithalat ise yüzde 42 arttı. Dış ticaret açığı yüzde 138 arttı. İktidar, geçtim bizim koyduğumuz hedefleri tutturmayı, kendi hedeflerine bile ulaşamadı. Bakın daha geçtiğimiz Eylül ayında 3 yıllık orta vadeli ekonomik programı açıkladılar. Sayın Erdoğan’ın imzasıyla açıklanan son ekonomik program bu. Orta vadeli programdaki dolar kuruna bir bakın Allah aşkına… 2022 için 9,30. 2023 için 9,80. 2024 için 10,30. 3 yıllık ekonomik program açıklıyor, 3 ay sonra programın yerinde yeller esiyor. İki lafın başı ‘Ben ekonomistim’ diyor. ‘Benim alanım ekonomi’ diyor. E hadi düzelt o zaman. Elini tutan mı var? Üstelik tek yetkilisin. Tek imzayla her şeye karar verebiliyorsun.
RAKAMLARI AYARLAMA ENSTİTÜSÜ’NE GÖRE ENFLASYON YÜZDE 61: Peki enflasyon düştü mü? Mart ayı enflasyon rakamları da açıklandı. Rakamları Ayarlama Enstitüsü’ne, yani TÜİK’e göre, tüketici fiyatlarında yıllık enflasyon yüzde 61. Bağımsız araştırmacılara göreyse enflasyon yüzde 142 seviyesinde. TÜİK’e göre, sadece son bir ayda mazot yüzde 32, benzin yüzde 24, kuru soğan yüzde 20, kıvırcık yüzde 17, tavuk eti yüzde 15, ayçiçek yağı yüzde 13, toz şeker de yüzde 11 zamlandı. TÜİK denince, bunların makyajlanmış rakamlar olduğunu da hep aklımızda tutmamız gerekiyor. Fiyatlar saat başı artıyor. Fiyatlar konusunda vicdansızlık yaparak milletin aşına, ekmeğine göz dikenlere acımayacakmış. Yahu, bu ülkede elektriğe, doğalgaza, akaryakıta zam yapan kim? Şeker fiyatlarını belirleyen kim? Bu zamlara karar veren Sayın Erdoğan’ın kendisi. TÜİK’e göre bile üretici fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 115. Son 27 yılın rekoru. Bu rekoru kıran sizsiniz. Çünkü, Merkez Bankası’na yanlış talimatlar vererek döviz kurunu siz patlattınız. Örneğin döviz kuru patlamasaydı, dünyadaki zamlarla orantılı bir şekilde, bugün benzin mazot fiyatları 9,10 lira mertebesinde olurdu.
ERDOĞAN ÖNEMLİ BİR ADIM ATARAK SORUNU İNKAR ETMEYİ BIRAKTI: Aylardan ocak. Rakamları Ayarlama Enstitüsü bile ocak ayında yıllık yüzde 48 enflasyon açıklamış. Sayın Erdoğan aynı ay ‘Türkiye’nin enflasyon sorunu yoktur’ diyor. Sayın Erdoğan’a göre dünya ülkeleri enflasyonla mücadeleyi başaramıyormuş. Şu an Kenya’da enflasyon yüzde 5 buçuk. Uganda’da 3,7. Kendisi 29 Ocak 2022 tarihinde ‘Faizi indireceğiz ve indiriyoruz. Bilin ki enflasyon da inecek’ diyordu. Üç aydır faizi indiremediği gibi enflasyonu da yükseltiyor. 16 Şubat’ta önemli bir adım atarak sorunu inkar etmeyi bırakıp, nihayet sorunu kabul aşamasına geçti. İki ay önce ‘Enflasyon sorunumuz yok’ diyen Erdoğan, ‘En önemli sorunumuz yüksek enflasyondur’ demeye başladı. Mart ayında ise ‘Hayat pahalılığının önüne geçmek, vatandaşımızı enflasyona ezdirmemek boynumuzun borcudur’ dedi. Sayın Erdoğan, Hani enflasyon düşecekti? Hani vatandaşı enflasyona ezdirmeyecektiniz? Çünkü 27 yıl sonra üç haneye çıkarttığınız üretici fiyatları, çarşının pazarın fiyatlarını tırmandırmaya devam edecek. Maliyet artmış, ama bu artış satış fiyatlarına tam yansıtılamamış. Bunlar yapamayacaklar, yapamayacaklar. Döviz kurunun ipini bir kere ellerinden kaçırdılar ve şimdi o ip ülkenin ayağına dolanıyor. Oysa biz, ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı, tam 119 maddelik Ekonomi ve Finans Eylem Planımız ile açıkladık. Yapacağımız her şeyi takvime bağladık. Her adımın bütçesini hesap ettik. Türkiye’de şu anda bizden başka böyle bir çalışma ortaya koyabilen de yok zaten. Çözümünüz ne diye soranlara, biraz zahmet edip okumalarını tavsiye ediyorum.
ÜÇ AYDA 567 HEKİM YURT DIŞINA GİTTİ: Hekimlerin yurt dışına çıkmaları için Türk Tabipleri Birliği’nden bir belge almaları gerekiyor. Bunun adı, ‘İyi hal belgesi’ Büyük ortak, hekimleri kastederek, ‘Giderlerse gitsinler’ dedi. Ne yaptığının farkında olarak, milletin önüne sağlık çalışanlarını attı. Öbürü, yani krizlerin ortağı Bahçeli, hekimlerin meslek birliğini hedef göstermeye devam etti. Sağlık çalışanları, zor şartlar altında çalıştıkları yetmezmiş gibi, bir de Erdoğan ile Bahçeli’nin kaprisleriyle uğraşıyorlar. 2012’de 59, 2013’te ise sadece 90 hekim iyi hal belgesinden almış. Niye? Çünkü o yıllarda insanların Türkiye’den bir umudu vardı. 2021’de 1405 hekim yurt dışına çıkmak için iyi hal belgesi almış. Yani ayda ortalama 117 hekimimiz yurt dışına gitmek için hazırlık yapmış. 2022’de ocak ayında 197, şubat ayında 157, mart ayında ise tam 213 hekim yurt dışına çıkmak için gereken belgeden almış. Bu rakam, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında bir yıllık toplam başvurudan bile yüksek. Yani, bunca emekle yetiştirdiğimiz 567 hekimimizi üç ayda kendi ellerimizle başka ülkelere hediye ediyoruz.
KAŞIKÇI CİNAYETİNİN ÜSTÜNÜN ÖRTÜLECEĞİ YÖNÜNDE GÜÇLÜ İŞARETLER VAR: Geçtiğimiz hafta Adalet Bakanlığı, 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a nakli konusunda olumlu görüş bildireceğini açıkladı. Hatırlayın, Sayın Erdoğan, Kaşıkçı cinayetinin ardından ‘Gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir’ demişti. Geldiğimiz noktada, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağının kararını Suud yargısına bıraktı. Suç mahallinin Türkiye olduğu Kaşıkçı cinayetinin üstünün örtüleceği yönünde çok güçlü işaretler var. Şu aşamada neyin pazarlığının döndüğünü bilemiyoruz. Ancak Türkiye’nin bir süredir tehlikeli bir bataklığa doğru sürüklendiğinin gayet iyi farkındayız. Ekonomisi zayıfladıkça diğer devletlerden borç dilenen, borç dilendikçe el alemden emir alan, emir aldıkça ahlaki üstünlüğünü yitiren bir yönetimin Türkiye’ye büyük zararlar verdiğini gayet iyi biliyoruz.”
9367,77%3,72
34,58% 0,33
36,23% 0,01
2987,83% 0,88
4956,37% 0,00