ARINÇ TÜRKÇE OLİMPİYATLARININ HEPSİNE KATILDIM

ARINÇ TÜRKÇE OLİMPİYATLARININ HEPSİNE KATILDIM

Bülent Arınç'ın Ankara'yı parsel parsel sattı sözleri ile ve FETÖ'nün talimatları Erdoğan'a karşı çıkmakla suçladığı Melih Gökçek hakkında bomba açıklamalarda bulundu.

Arınç'a katıldığı bir televizyon programında, 'Melih Gökçek ile aranızdaki husumetin nedeni nedir' sorusuna yanıt verdi. Arınç, 'Benim onunla hesaplaşmama gerek kalmadı. Ben kolunu kestim, o sakalımı tıraş etti' dedi.
Arınç şöyle devam etti:
İftiraları sebebiyle kızım, damadım ve torunlarımı perişan etti. Bunun ahireti, hesap günü var.
'FETÖ'CÜ MÜSÜNÜZ?'
Arınç, 'FETÖ'cü müsünüz?' sorusuna, 'Türkçe olimpiyatlarının hepsine katıldım. Meclis başkanıyken ödül de koydum. Benim söylediklerimi Binali Yıldırım da Erdoğan da söyledi. Eğer bizi aldatmışlarsa bu suç bizim değil' diyerek yanıt verdi.
İşte Bülent Arınç'ın açıklamalarından satır başları;
-Çocukken idolünüz kimdi?
Çocukken kimseyi kendime örnek seçmemiştim. Yıllar içinde gelişti.
-Babanız yaşasaydı CHP'li mi olurdunuz?
Hayır olmazdım. CHP'li olmak o dönem memurlar için bir işti, bir meslekti, bir düşünceydi. Tercih olarak babam onları desteklediğini göstermişti. Daha sonra hepimiz kendi yolumuzu çizdik. O zamanki hava öyleydi. 
-Nur cemaati üyesi misiniz?
Üyesi değilim sadece derslerine gittim. Namazlar kılınır Risale-i Nur'dan bir bölüm okunur ve onlar bunun anlamını söylerlerdi. Ben sadece dinleyiciydim. Bir süre devam ettim. Fetullah Gülen'in ortaya çıkması daha sonradır. 80-90'dan sonra o cemaatten tard edilmiştir Fetullah Gülen. Nurcuları aynı kefeye koymak büyük bir yanlıştır. Nurcular siyasete hiç bir zaman talip olmamışlardır.
-FETÖ binlerce insanın beynini nasıl yıkadı?
Bunun cevabı 2 dakikada verilmez. Kendilerini bu kadar gizleyen çok kötü, çok hesaplı bir örgütle karşı karşıyayız. İnsanlar bir yönüyle eğitime, bir yönüyle maneviyatına bakarak bunlara inandılar. Bunların karanlık yüzlerini maalesef çoğumuz göremedik. Masum değiliz hiçbirimiz.
-FETÖ'cü müsünüz?
Bu bana yapılabilecek en kötü iftira olur. Bu sözün arkasından başkalarına da sormanız gerekir. Türkçe olimpiyatlarının hepsine katıldım. Meclis Başkanıyken ödül de koydum. Çünkü Türkçe'nin konuşulması, Türkçe'nin uluslararası bir dil haline gelmesi, İstiklal Marşı'nın okunması bizi etkiliyordu. Bunların okullarına da gittim. O okullarda da Türkiye aleyhine hiçbir faaliyet sezinlemedim. Benim söylediğim sözleri Binali Yıldırım da söyledi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da söyledi. Çünkü biz inanıyoruz. Biz zahire göre hareket ederiz. Zahire göre derken dış görünüşüne bakarız. Kimsenin kalbini yarıp da bakmadık. Hiçbir istihbarat raporunun, hiçbir emniyetin, askeriyenin istihbaratlarında bunlar 15 Temmuz gibi bir kalkışma yapabilirler diye bir notun gelmediği MGK toplantılarına katılmış biri olarak söylüyorum. Eğer bizi aldatmışlarsa, bizi yanıltmışlarsa bu suç bizim değil. Biz bu faaliyetleri sezseydik kafalarını ezerdik. Ama 15 Temmuz'da bir facia yaşadık. Bu facianın yaşanabilir olduğunu kimse önceden söylemedi. Evet emniyetteki, asker içindeki bir yapılanmadan zaman zaman bahsedildi ama böylesine bir 15 Temmuz hain kalkışmasını kimse söylemedi. O yüzden kendimi bu noktada  bir suçlu olarak görmüyorum. Hele hele FETÖ'cü olarak görmüyorum.
-Eskiden abilik ve vicdanı temsil ederken AK Parti'de şu an hangi değeri temsil ediyorsunuz?
Gene aynı şey. Bu partinin vicdanı, abisi diyorlar. Ben bugün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesiyim. Eski bir milletvekili sıfatının ötesinde eski bir Meclis Başkanıyım. AK Parti'nin kurucusuyum. Konuştuğu zaman konuşması günlerce gündem olan bir insanım. Herkesin vicdanına hitap ediyorum. Doğruların peşindeyim.
-Damadınızın FETÖ sempatisini biliyor muydunuz?
Biliyordum tabi. Sempatisi derken onların okullarına hayranlık duymuştu. Bunun ötesinde milyonlarca insanın yaptığını söylüyorum ben. Türkçe olimpiyatlarında ne konuştuysam konuştum hiçbirisini inkar etmem. Ama siyasi olarak, maddi olarak ne verdim ne aldım. İnanın hiçbirimiz 15 Temmuz'da bunlar darbe yapar diye hiç düşünmedik. Şu televizyonlarda konuşan emekli albaylar vs. Hiçbir şey bilmiyorlar. Hepsi aldatıldı. Bugün en çok bağıranlar zamanında en çok onunla içli dışlı olanlardı.
-Ekrem Yeter damadınız olmasaydı beraat eder miydi?
Yüzde yüz beraat ederdi. Çünkü dosyayı biliyorum. Bu bilgi, belgelerin çoğu gizli tanığa dayanıyor. Oradaki iddiaların hiçbiri ispatlanamadı. Şimdi iş istinaf mahkemesinde. Burada benim damadımın ismi üzerinden bu işin yürütülmesi çok çirkin. Yargıya inanmak zorundayız. Başka ikinci bir yargımız yok.
-Bülent Arınç KHK mağduru mu?
Ben KHK mağduru değilim. 2015 Haziran'ında siyasetten ayrıldım ve 2016 Temmuz'una kadar hükümette değildim. OHAL'den sonra yapılacak en doğru iş şüphe bile olsa bazı kamu görevlileri hakkında tedbir alınması gerekirdi. Ben o yüzden KHK'ları normal karşıladım. Ama ne zamana kadar? 4 yıl geçti aradan ve bu örgüte sempati duyduğunu zannettikleri veya ilişki gördükleri insanları ihraç ettiler. Buraya kadar doğru.  Ama ondan sonra işin hukuki boyutunun başlaması lazımç. KHK'lar bir faciadır sözünün önünde ve arkasında 40 dakika var. Ben doğrudan faciadır demiyorum. Bu bir ihtiyaçtı ama bazı yerlerde o kadar kötü kullanıldı ki insanlar işsiz kaldı, aileler bölündü ve hükümetimizden takipsizlik kararı alan ve hakkında hiç dava açılmayan insanların görevlerine iade edilmelerini istiyorum.
-Türkiye bağırsaklarını temizledi mi?
Ben 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor' sözünü  2009 Mart ayında mali seçimler yapılırken Van'da söyledim.  Bu aylar yeni yeni bazı gazetelerde şu ortaya çıktı, bu ortaya çıktı, şurada cunta planları yapıldı... Bunların konuşulduğu bir zamandı. Cuntacılık Türkiye'de bir gelenektir. AK Parti iktidara geldi, cunta heveslileri bizi vesayet altına almak istediler. Biz onlara karşı direndik ve başardık. Dolayısıyla bu planlar programlar özellikle Taraf gazetesinde yayınlanmaya başlayınca ben bu faaliyetlerin deşifre olmasından fevkalade memnun oldum ve bu sözleri söyledim. Bu sözlerin Ali Tatar'la  ya da bir başkasıyla ilgisi yok. Bu o tarihlerde Balyoz'du şuydu buydu 2 çanta dolusu belge gelip de onların üzerinden Fatih Camii şöyle olacak, Süleymaniye sorusu böyle olacak, ıslak imzalı bir takım belgeler ortaya döküldüğünde 'Türkiye bağırsaklarını temizliyor bu operasyonlarla' dedim. Fakat bu operasyonlarda savcı ve hakim rolündeki alçaklar sonradan herkesi aynı potaya koyunca iş çığırından çıktı. Ve ortaya bir hukuk rezaleti çıktı.
-Damadı Ekrem Yeter FETÖ'den yargılanmıştı
FETÖ'ye yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan hakkında dava açılan Ekrem Yeter, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanmıştı. Mahkeme,17 Ekim 2019'daki celsede Yeter hakkında 'delil yetersizliği'nden beraat kararı vermişti.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi, verilen beraat kararının gerekçeli kararını yazdı. Kararda, Yeter'in üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği, örgütle bir bağının olmadığını söylediği belirtildi. Yeter'in Bank Asya'da hesabının bulunduğu ve hesabın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatı öncesi açıldığının tespit edildiği kaydedilen kararda, çağrı sonrası 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında hesapta artışın olmadığı, 2014 yılı Mart ayında ise bakiyede artış meydana geldiğinin belirlendiği ifade edildi.