ALTAYLI, ATATÜRK'E İFTİRA ATAN İLAHİYATÇI ŞENLİKOĞLU'NA SERT ÇIKTI

ALTAYLI, ATATÜRK

Fatih Altaylı’dan ‘Atatürk ve İnönü MEB'i 100 yıllığına ABD'ye verdi’ diyen ilahiyatçı yazar Şenlikoğlu’na sert sözlerle yüklendi. Altaylı, "At yalanı sevsinler inananı… Ve devlet adına bir ferdi vahit bile çı

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Atatürk ve İnönü’nün milli eğitimimizi ABD’ye teslim ettiği anlaşma 2023’te doluyor' diyen İlahiyatçı yazar Emine Şenlikoğlu’na, “At yalanı sevsinler inananı” diyerek tepki gösterdi.
“Buna yanıt vermek benden çok AK Partili Milli Eğitim Bakanlarına, Hüseyin Çelik’e, Nabi Avcı Hoca’ya, dürüstlüğüne asla dil uzatamayacağım Ömer Dinçer’e düşer ama ben yine de bu “mega yalanı” söyleyenin yüzüne çarpmak istiyorum” diyen Altaylı, yazısında şunları kaydetti:

“Türk Milli Eğitimini İngilizlere ve Amerikalı misyonerlere emanet eden Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü değil, tam aksine Osmanlı Devleti’dir. Abdülaziz döneminde kurulan Mektebi Sultani ve birkaç modern eğitim kurumu dışında, İmparatorluğun son 50 yılında özellikle de Anadolu’da 400’den fazla Avrupa ve ABD kökenli misyoner okulu açılmıştı. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Güney Anadolu’da açılan bu okullar neredeyse Sevr’in öncüsü gibi hareket etmiş, etnik farklılıkların öne çıktığı bölgelerde pıtrak gibi çoğalmıştı.

Emine Şenlikoğlu’nun yalan iddialarının aksine Cumhuriyet döneminde, yani Atatürk ve İnönü dönemlerinde eğitim Türkleştirilmişti. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte bu okulların bazıları kendi kendine kapanırken, Lozan’ın ardından 170 misyoner okulu bizzat Atatürk’ün emri ile kapatılmıştı. Öyle ki, bu okulların kapatılması büyük rahatsızlık yaratmış, Lozan’a ABD adına gözlemci olarak da katılmış olan Joseph C. Grew, 1927 yılında ABD Büyükelçisi olarak atandığı İstanbul’da ilk icraat olarak bu okulların yeniden açılması için talepte bulundu ve kendinden önceki Amerikan Büyükelçisinin 1925’te bu okulların açılması için yaptığı başvuruya cevap verilmemesini eleştiren bir de nota verdi.
Tabii kendisinin bu talebini pek takan da olmadı. Ortada belgeli, bilgili böyle bir tarihi gerçek dururken, kendini İslamcı mütefekkir olarak tanımlayan bir kadın, hiçbir utanma belirtisi göstermeden böyle bir yalanı alenen söylüyor. Ve devlet adına bir ferdi vahit bile çıkıp ‘Hadi ordan yalancı’ demiyor. Herhalde işlerine geliyor”