DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Elazığ ve Bingöl il kongrelerine katıldı. Osman Kavala'nın bin günden uzun süredir cezaevinde olduğunu ve dosyanın içler acısı olduğunu söyleyen Babacan, 'Güçlü ekonomi için güçlü hukuk gerektiğini söylemiştik, bizden kopya çektiler. Yine kopya çekip hepsini serbest bırakırlar diye umut ediyorum. Ama bu bile hukuka uyduklarını göstermez. Talimatla içeri at, talimatla serbest bırak. Hukuk bu değildir' dedi.
Babacan, özetle şunları söyledi:
TALİMATLA İÇERİ AT, TALİMATLA BIRAK; HUKUK BU DEĞİL: Bu günlerde “hukuk” demeye başladılar. Türkiye bir düşünce suçluları ülkesi durumuna düştü. Bunca hukuksuzluğu kim yaptı? HSK iki gün önce Osman Kavala hakkında AİHM ve Anayasa Mahkemesinde ihlale sebep olanları tespit etmek için yargılandığı mahkemeden kararları istedi. Bakacağız iş nereye gidiyor. Osman Kavala bin günden fazladır cezaevinde. Hukukçu arkadaşlarımıza dosyalarını incelettim. Dosyaların durumu içler acısı, tam bir hukuk garabeti. Osman Kavala’yı, Ahmet Altan’ı ve nice kişiyi ceza evinde tutuyorlar.
Güçlü ekonomi için güçlü hukuk gerektiğini söylemiştik, bizden kopya çektiler. Kopya çeken öğrencinin hali belli oluyor. Yine kopya çekip hepsini serbest bırakırlar diye umut ediyorum. Ama bu bile hukuka uyduklarını göstermez. Talimatla içeri at, talimatla serbest bırak. Hukuk bu değildir.
GÜNLÜK EN AZ 30-40 BİN YENİ VAKA VAR: Vaka sayısını gizliyorlar. Testler, sayı büyümesin diye öyle kolay yapılamıyor. Böyle bir akıl olamaz. Salgını maalesef kötü yönettiler. Her gün tespit edilen vaka sayısına baktığımızda Türkiye dünyada ilk beşte. Tahminimize göre günlük en az 30-40 bin yeni vaka var.
SALGINLA MÜCADELE İÇİN NE GEREKİYORSA YAPILMALI: Dünyada, vaka sayısı-hasta sayısı ayrımı yaparak vatandaşını aldatmaya çalışan tek ülke de herhalde Türkiye. Üstelik ülkede medya karartması olduğu için basında da durum açıkça görülmüyor. Oysa vatandaşlarımız yoğun bakımda yer bulmakta güçlük çekiyor, hayatını kaybediyor. Koskoca devletin salgına karşı aldığı tek önlem ‘maske takın’ demek olamaz. Ne gerekiyorsa, ilgili taraflarla istişare ederek yapılmalıdır.
ELAZIĞ'DA DEPREM OLDUĞUNDA HANGİ PARTİ İŞ BAŞINDAYDI?: Deprem ve diğer afetler sadece afet sonrasında müdahale edilecek olaylar değildir. Kimse bize depremde ölmenin kader olduğunu, depremde ekonominin durmasının normal olduğunu anlatmasın. Deprem yaşayan iller arasında ayrım gözetemezsiniz. Bir ilde meydana gelen depremi bir partiye ihale edemezsiniz. Hangi parti olursa olsun. İzmir'de depremin tüm sorumluluğu bir siyasi partiye yıkıldı gitti. Elazığ'da deprem olduğunda hangi parti iş başındaydı?
Tabii ki biz kadere inanan insanlarız ama tedbir her şeyin başı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldi, kurumlar birleştirildi, bölündü, kapatıldı, açıldı ama afet yönetim sistemi ile ilgili düzenlemeler bu yapı ile uyumlu değil. İzmir depreminde gördük bunu. Kilitlenmiş kalmış. Sistemde şu kurum şu işi yapar diyor o kurum artık yok. Deva partisi olarak ölümü bu toprakların kaderi gören zihniyete son vereceğiz.'