(ESKİŞEHİR) - Diyarbakır’da cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran ile ilgili Eskişehir Kadın Meclisleri basın açıklaması yaptı. Meclis Sözcüsü Zeynep Ünal, "Her yeri mobese ile çevrili bir kentte, küçücük bir köyde, tam 19 gün bulunamadı. Narin hayattayken bulunamaz mıydı?" dedi.
Eskişehir Kadın Meclisleri tarafından Diyarbakır’da cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran ile ilgili basın açıklaması yapıldı. İsmet İnönü Caddesi’nde bir araya gelen kadınlar, çocukların korunması için etkin bir mücadele verilmesi gerektiğini ifade etti. Eskişehir Kadın Meclisleri adına açıklama yapan Zeynep Ünal, “Nasıl ki kadın cinayetlerini durdurmak mümkünse çocukları da korumak mümkün. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu var, tıpkı 6284 gibi. Kanun etkin uygulansın ki çocuklar yaşasın, özgürce yaşayabilsin. Lanzarote Sözleşmesi var, tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi. Uygulansın ki başka Narinler öldürülmesin” dedi.
"Bu ülkede çocukların kaderi hep ölüm mü olacak?"
Zeynep Ünal açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Diyarbakır’da 21 Ağustos’ta kaybolan Narin Güran’ın bugün cansız bedeni bulundu. Tam 19 gündür hep birlikte ‘Narin’e ne oldu?’ diye soruyoruz. Küçücük kardeşimiz Narin’in cansız bedeni köye tam 1.5 km mesafede bir derede çuval içinde bulundu. Her yeri mobese ile çevrili olan bir kentte, küçücük bir köyde tam 19 gün bulunamadı. Narin hayattayken bulunamaz mıydı? Elbette bulunabilirdi. Narin son görüldüğü saatle ailenin kayıp başvurusu yapması arasında 3 saat var. O 3 saatte neler oldu? Günlerce açıklamalar yapıldı. Adalet Bakanı ‘Titizlikle inceleniyor’ dedi. ‘Spekülasyonlar oluyor’ dediler, yayın yasağı getirdiler. Ama bu yasak da sadece muhalif basına geldi, gerçekler ortaya çıksın isteyenlere geldi. Narin nerede diye bile sorulsun istemiyorlar. Tam 19 gün boyunca Narin ile birlikte adaleti de aradık biz. ‘Adalet nerede?’ diye sorduk aslında. Bu ülkede çocukların kaderi hep ölüm, hep eşitsizlik, şiddet mi olacak?
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne iş yapıyor?"
Ayda bin çocuğun kaybolduğu konuşuluyor. TÜİK 2016 yılından beri kaybolan çocukların verilerini açıklamıyor. Gerçekleri susarak ortadan kaldıramazsınız. Daha kaç çocuk Narin gibi hayattan koparılacak küçücük yaşta? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ne iş yapıyor? Bakanlığın görevi sadece ailelerin ne kadar kutsal olduğunu mu anlatmak? O ailelerde çocuklar neler yaşıyor sormaz mısınız? Biz size sorarız. Çocuklar öldürüldüğünde, bulunmadığında, istismara uğradığında niye görevinizi yapmadınız diye sorarız. Çocuklar yere göğe sığdıramadığınız ailelerinizde anneleri ile birlikte öldürülüyor. Babaları tarafından öldürülüyorlar hem de.
"Lanzarote Sözleşmesi’ni uygulayın"
Sokak hayvanları katlediliyor. Çuvallar içerisinde ölü köpekler bulunuyor. Şimdi biz nasıl inanalım çocukların korunduğuna? Nasıl inanalım Narin’i bulmak için titiz bir inceleme yapıldığına? Nasıl ki kadın cinayetlerini durdurmak mümkünse çocukları da korumak mümkün. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu var, tıpkı 6284 gibi. Kanun etkin uygulansın ki çocuklar yaşasın, özgürce yaşayabilsin. Lanzarote Sözleşmesi var, tıpkı İstanbul Sözleşmesi gibi. Uygulansın ki başka Narinler öldürülmesin. Okulları açılıyor. Okullarda risk tarama formları uygulansın. Uygulansın ki çocuklar istismar edilmesin. Çözüm uzakta değil. Sözleşme, yasa etkin uygulanırsa çocuklar yaşayacak. Eşitçe yaşayacak. Narin de okula gidecekti. Olması gereken yer sınıfıydı. Bir çocuğa daha ne oldu diye sormak istemiyoruz. Sormamak için mücadele edeceğiz.”