Kahramanmaraş merkezli 11 ilde yıkıma sebep olan 6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçmesine rağmen depremin yarattığı tahribat onarılamadı. Resmi sayıya göre 50 binin üzerinde insan hayatını kaybettiği depremlerde çok sayıda insan ise kayıp.
İskenderun’da depremin ardından enkazdan çıkarılarak ambulansa konulan, ardından hastanede tedavi altına alınan Merve Ateş’in yakınları, kendisinden hala haber alamıyor.
Gazete Duvar’dan Alkan Şahin’in haberine göre, Ateş’in ablası İlknur Karaca, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın durumdan haberdar olduğunu, AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’a talimat verdiğini, ancak Yayman’ın telefonları açmadığını söyledi. Kardeşini bulmak için başvurdukları televizyon kanallarında, “Depremzede kayıplarının çıkarılmaması” yönünde bir talimat ile karşılaştıklarını öne süren Karaca, “Depremde tek bir kayıp yok” diyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a, “Biz kimi arıyoruz o zaman? Halüsinasyon mu görüyoruz?” diye seslendi.
ENKAZDAN SAĞ KURTULDU
Niğde Üniversitesi Moda Tasarımı Bölümü mezunu 26 yaşındaki Merve Ateş, 6 Şubat’ta meydana gelen ve binlerce kişinin yaşamını yitirdiği Maraş merkezli depremlerde İskenderun’da enkaz altında kaldı. Anne ve babasının yaşamını yitirdiği Ateş, yakınları tarafından sağ kurtarılarak ambulansa alındı. İskenderun SSK Hastanesi’ne getirildikten sonra doktor Ergün Kaya tarafından ilk müdahalesi yapıldıktan sonra odaya alındı.
Depremden saatler sonra Sağlık Bakanlığı’na bağlı ambulans helikopter ile Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk edileceği söylenen Merve Ateş, yanında hiçbir refakatçi kabul edilmeden ambulansa alındı. Helikopterin, ‘hava şartlarını’ gerekçe göstererek iniş yapamaması nedeniyle Ateş, İskendeun SSK Hastanesi’ne geri getirildi. Burada bir süre kalan Ateş, daha sonra doktor Ergün Kaya tarafından yeniden Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk edilmek üzere hastaneden gönderildi. Aile, hiçbir sevk kaydı olmadan hastaneden gönderilen Merve Ateş’ten haber alamadı.
‘ENİŞTE, ANNEM VE BABAM ÖLDÜ, BENİ BURADAN ÇIKARIN’
Abla İlknur Karaca, yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Annem, babam ve Merve, benim diğer kız kardeşimin oturduğu eve 5 dakikalık mesafede oturuyor. Deprem olduktan sonra onları görmek amacıyla kardeşim binaya gitti. Binanın yıkıldığını görünce köyümüze dönüp, akrabalarımızı da alarak, kazma kürek ile birlikte kendi imkânlarımızla en üst katta oturan kardeşim Merve’yi, annemi ve babamı kurtarmaya çalıştık. Biz herhangi bir yardım talep etmedik. Merve, annem ve babam deprem olduktan sonra ilk çıkanlardan. 4.17’de deprem oluyor, 9.30 sularında Merve sağ, bilinci açık ve sol bacağı yaralı halde çıkarıldı. Merve, ‘Enişte, annem ve babam öldü, beni buradan çıkarın’ diye eşime sesleniyor. Merve’nin bilinci açık.
Annem ve babam yaşamını yitirmişti. En azından Merve sağ olduğu için onu bir an önce hastaneye yetiştirme çabasına girdik. Merve, mahallede bulunan ambulansa, dayım refakatinde bindirildi ve İskenderun SSK aciline götürüldü Merve’nin saat 10 sıralarında ilk müdahalesini doktor Ergün Kaya yaptı. Annemin ve babamın naaşı da aynı hastaneye getirildi.
‘MERVE AMBULANSA TEK BİNDİRİLDİ’
Merve bize enkaz altında neler yaşadığını anlattı. Önce annemin, ardından babamın yaşamını yitirdiğini söyledi. Merve saat 17.00’a kadar bilinci açık şekilde hastanede bekletildi. Bizim doktorla irtibatımız da sürekli devam etti. Doktor, ‘enkazdan çıkarılan bir kişinin ilk üç saatte hayati tehlikesi olabileceğini’ söyledi. Doktor, enkazdan çıkarılan ve durumu daha ağır olan hastaları aldığını, Merve’nin ‘acil durumu olmadığını’ ve bu nedenle ‘beklettiğini’ söyledi.
Doktor, müşahede altında bulunan Merve’nin aynı gün saat 17.00’de Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk edeceğini söyledi. Ambulansla birlikte ailemden bir kişinin refakatçi olarak gitmesi istenildiğinde görevliler, ambulansın refakatçi almayacağını ve Merve’nin tek götürüleceğini söyledi. Merve, tek başına ambulansla hastaneden ayrıldı.
‘HELİKOPTER İNİŞ YAPAMADI’
‘Merve’ye biz nasıl ulaşacağız?’ dediğimizde, “112’den bilgi alabilirsiniz” yanıtını verdiler. Biz de Mersin’e gittiğini bildiğimiz için orada bulunan hemşire kuzenimizin Merve’yi karşılamasını söyledik. Biz de annem ve babamı defnettikten sonra Mersin’e gidecektik. Annem ve babamı defnederken, Merve’nin Mersin Yenişehir Hastanesi’ne girmediğini öğrendik.
Doktor, Merve’yi alacak helikopterin, ‘yağıştan dolayı’ iniş yapamadığını, bu nedenle İskenderun SSK aciline yarım saat sonra yeniden getirildiğini söyledi. Ancak Merve hala tek başınaydı. Merve’nin oturduğu binadan çıkan ve İskenderun SSK Hastanesi’nde tedavi gören depremzedeler, Merve’nin tekrar getirildiğini gördüklerini söyledi.
‘SAĞLIK BAKANLIĞI MERVE’Yİ BANA SORUYOR’
Doktor, Merve’nin ikinci gelişinde 2-3 saat kadar hastanede kaldığını, ardından tekrar Mersin Yenişehir Hastanesi’ne sevk ettiğini söyledi. Ancak nasıl götürüldüğünü bilmiyoruz. Doktorun elinde herhangi bir sevk kaydı ya da belge yok. Hastanenin bir kısmı çöktüğü için de kamera kayıtları yok. Bunları adliyeye beyan ettik, bilgisini istedik ama hiçbir şeye ulaşamadık. Hangi ambulansın hizmet verdiğini hangi sağlık personellerinin görev yaptığını istediğimizde, hiçbir şekilde olumlu yanıt alamadık.
Merve’nin kayıp ilanı oluşturduktan sonra 184 Sağlık Bakanlığı’ndan beni aradılar. Benim soracağım soruyu onlar soruyor: ‘Merve’ye ulaşabildiniz mi?’ Ben bilsem sana zaten ihtiyacım olmaz. Ambulansa ulaşamadık. Hangi ambulansın, nereden gelip nereye gittiğini bilmiyoruz, bilgisi yok. Adana gişelerine giren her aracın kamera kayıtlarını, plakasını, görüntüsünü alabileceğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Bu kayıtları istedik ama hiçbir şekilde olumlu ya da olumsuz bir cevap gelmedi.
‘DEPREMZEDE KAYIPLARINI ARAMA KOMİSYONU NEDEN REDDEDİLDİ?’
CHP Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, TBMM’de “Deprem Kayıplarını Arama Komisyonu” kurma talebinde bulundu. Bu 2 defa reddedildi. Neden reddedildi bunu da bilmiyorum. Bu siyasi bir olay değil, hiçbir can hiçbir siyasetle kıyaslanamaz. Bir can kayıp, herkesin ciğeri yanıyor. Vefat ettiyse bile ben mezarının bulunmasını istiyorum. DNA eşleşmesi bile bulunamadı henüz. Mersin Yenişehir Hastanesi’ne, Başhekimliğine kadar çıktık. Doktorlar “Grubumuz var, bu kızın fotoğrafı gruba geldi, biliyoruz ama hastanemize gelmedi, kaydı yok” dedi.
‘İHBARLAR ASILSIZ ÇIKTI’
Biz kendi imkanlarımızla Adana’ya, Ankara’ya, Kocaeli’ne, Konya’ya, İzmir’e, İstanbul’a baktık. 81 ilde özel hastaneler dahil giriş kaydı yok. Merve’nin canlı ve bilinci açık bir şekilde ambulansa bindirilip birden yok olması çok tuhaf. Verdiğimiz hiçbir sorunun cevabını alamadık biz. İskenderun’da gördük diye ihbar geldi, asılsız çıktı.
‘HÜSEYİN YAYMAN BİZE CEVAP VERMEDİ’
Depremin ilk aylarında İskenderun’a Cumhurbaşkanımız geldi. Diğer kız kardeşim otobüsün önüne atladı, ‘Beni dinleyeceksiniz’ dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız otobüse aldı, ‘Derdin nedir?’ diye sordu. Kız kardeşim, Merve’nin sağ çıktığını ancak kaybolduğunu söyledi.
Sayın Cumhurbaşkanımız, asistanına bilgileri yazdırdı. Ardından AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’a talimat vermiş. Hüseyin Yayman kız kardeşimi aradı, ‘Cumhurbaşkanımız bu görevi bana verdi, kardeşinizle ben ilgileneceğim’ dedi. Hüseyin Bey sadece Mersin Yenişehir Hastanesi’ne baktı. Orada olmadığını biz zaten biliyoruz. Hüseyin Bey, biz onu aradığımızda bize cevap vermedi. Cumhurbaşkanımıza kadar çıktık, en yüksek mertebeye ulaştık. Biz çok yıprandık.
‘KANALLARA ÇIKMAMIZA İZİN VERİLSİN’
Yayına çıkmamıza izin vermiyorlar. Depremzede kayıplarının kanala çıkmaması konusunda talimat verildiğini duyduk. Biz insanlık namına yardım ve insanların sesimizi duymasını istiyoruz.
Bizim yayınlara çıkmamıza izin verilsin. Biz önümüzün kesilmesini istemiyoruz. Bizim başımıza gelen bunların başına gelse bu kadar sessiz kalacaklar mıydı? Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil miyiz? Biz neden bu kadar görmezden geliniyoruz.
‘BİZ HALÜSİNASYON MU GÖRÜYORUZ?’
Siyasi birinin kaybı olsa bu kadar sessiz kalınmazdı, bulunurdu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ‘1 tane bile kaybımız yok’ diyor. Biz kimi arıyoruz o zaman? Biz halüsinasyon mu görüyoruz? Öldüyse de mezarımızı verin. İnsanlar acı çekerek öldü. Ben sağ ya da ölü kardeşimi istiyorum.”