Ana metal sektörü üzerinde bir değerlendirmede bulunan DASİFED Başkanvekili Faruk EKİNCİ, ABD ile aynı katma değerde ürün üretilmesi durumunda 12,5 milyar dolar olan çelik ihracatımızın 50 milyar dolara yükselerek Türkiye’nin cari aç
Doğu Akdeniz Sanayicileri ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanvekili Faruk EKİNCİ ana metal sektörü ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’nin 1930’lu yıllardan itibaren başlayan sanayi hamlesinde çelik sektörü mevcut sanayinin gelişiminin yanında, yeni sanayi kollarının kurulmasında, büyümesinde ve ülke alt ve üst yapısının tamamlanmasında hayati bir rol oynamıştır. Sektör 50 milyon ton/yıl kapasite ile inşaat malzemeleri başta olmak üzere, otomotiv, gemi, demiryolu, vagon gibi kara taşıtlarıyla tüm makine, cihaz ve eşya üretiminin ana girdisini karşılamaktadır. Sektörümüz 2000 yılında 14,3 milyon ton olan üretimini2012 yılında 35,9 milyon tona çıkararak dünya 8’incisi ve 19,8 milyon ton ihracatla dünya 7’ncisi, inşaat çeliği ihracatında da dünya birincisi olmuştur. 2016 yılına geldiğimizde dünya ekonomisindeki daralmaya rağmen sektör çelik üretiminde 33,2 milyon ton/yıl ile 8’inciliğini korurken16,5 milyon ton ihracatla 9’uncu olmuştur.
DAMPİNGLİ MAL İTHALATI ÖNLENMELİDİR
Çelik sektörü, gelişmekte olan bir ülke olarak kendi iç pazarının yanı sıra merkezi konumu sayesinde Avrupa, Afrika ve Asya pazarlarına ulaşarak ülke ekonomisine oldukça yüksek değerler kazandıracak bir konumdadır. Ancak sahip olduğu bu potansiyeli gerçekleştirebilmesi için önündeki birtakım engelleri aşması gerekiyor. İlk olarak gelişmiş ülkelerdeki korumacı uygulamaların devreye konularak Çin, Ukrayna, Rusya ve benzeri ülkelerden haksız rekabete yol açan Dampingli Mal İthalatının önlenmesi gerekiyor.
Sektörün gelişimi önündeki ikinci büyük engel haksız rekabet yaratan Kapasite Fazlalığıdır. Genelde %67 olan kapasite kullanımı özel sektörün yassı üretiminde %45’te kalmaktadır. Kapasite fazlasını katma değeri yüksek ürünlere dönüştürecek teşvik edici tedbirlerle kapasite kullanımı artırıldığı gibi sektörü rekabet gücü ve katma değeri yüksek bir yapıya kavuşturmuş oluruz.
Aynı demir cevherini, kok kömürünü ve demir hurdasını kullanan ABD 2.000 dolar/ton ortalama birim fiyattan çelik ihracatı yaparken, Türkiye’nin ortalama 550 dolar/ton birim fiyattan yapıyor olması katma değeri düşük ürün üretmemizden kaynaklanmaktadır. Katma değeri düşük ürünleri ihraç edip yüksek katma değerli olanları ithal etmek Türkiye’nin cari açığına olumsuz yansımaktadır. ABD ile aynı katma değerde ürün üretmemiz durumunda 12,5 milyar dolar olan çelik ihracatımızı 50 milyar dolara yükselterek cari açığımızı sıfırlayabiliriz.
Sektörün temel sorunları olan Kapasite Fazlalığı, Dampingli Mal İthalatı ve Kayıt Dışılığı önlemek için gerekli koruyucu tedbirler alınmadıkça, sektör yeterli sermaye birikimini sağlamakta aciz kalacaktır. Bu engellerin kaldırılması durumunda, coğrafi konumumuzun da avantajıyla katma değeri yüksek çelik üretecek yatırımlar yaparak dünya pazarlarında lider konumuna gelmemiz işten bile değildir. Bütün bunların dışında hükümetin daha önce başlattığı Komşularla Sıfır Sorun Politikasına dönülmesi, sektörün hedeflerine varmasına ivme kazandıracaktır.”
9367,77%3,72
34,47% 0,05
36,42% 0,21
2956,00% 0,72
4956,37% 0,55