Sorumlu sendikacılığı ilke edinen Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarına şiddette karşı 7’den 70’e herkesi, toplumun tüm kesimlerini, ülkeyi yönetenleri, yetkilileri duyarlı olmaya çağırmaktadır. Bu minvalde sendikamız, bugün tüm Türkiye genelinde kokart eylemi gerçekleştirmektedir. Türk Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerimiz 26 Nisan 2018 tarihinde yani bugün derslere “ÖĞRETMENİME DOKUNMA” yazılı kokartlarla girecektir.
Türk Eğitim-Sen Hatay 2 Nolu Şube Başkanı Yavuz Selim Yanık, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yaptığı basın toplantısında eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına dikkat çekti. Yanık açıklamasında; “Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin azalması Hemen her gün eğitim çalışanlarına yönelik şiddet haberleri ile sarsılıyoruz. Bu olaylarda basında yer almıştır. Eğitim çalışanlarına şiddet haberlerinin sonu gelmiyor. 2012 yılında Rabia Sevilay Durukan, 2014 yılında Mehmet Aktaş ve 2017 yılında da Ayhan Kökmen hayatlarının en verimli döneminde öğrencilerinden, ailelerinden, sevdiklerinden koparıldı. Sevilay ve Ayhan öğretmenlerimizi bir kez daha saygıyla, minnetle anıyoruz.
Onlar eğitim şehitlerimizdir. İlim irfan yuvası okullarımızda çocuklarımıza sadece okuma yazma, matematik, fen bilimleri değil; her şeyden önce ahlaklı, erdemli insan olmayı öğreten, öğrencilerini çocuklarından ayırmayan, imkânı olmayan öğrencilere yardım eli uzatan bu öğretmenlerimiz hiç hak etmedikleri halde saldırıya uğramış ve öldürülmüştür. Öte yandan yine onlarca öğretmenimiz, eğitim çalışanımız her yıl öğrencileri ya da veliler tarafından fiziksel, sözlü, psikolojik şiddete uğruyor. Eğitimciler sustukça saldırılar artıyor.
Başta öğretmenler olmak üzere eğitim çalışanlarının hakir görülmesi, horlanması, öğretmenlik mesleğinin küçümsenmesi, etkisiz ve yetkisizleştirilmesi, öğretmenlerin mülakat ile alınması, torpilli yönetici görevlendirmeleri, motivasyonu azaltan uygulamalar, ekonomik, özlük ve sosyal yönden hak gaspları ülkeyi yönetenlerin öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının itibarlarını sarsıcı açıklamalar yapılması bugünkü tabloya zemin hazırlamıştır.
Ülkeyi yönetenlerin eğitim çalışanlarını tahkir eden açıklamaları hafızalardaki tazeliğini korumaktadır. Başbakanlar, Milli Eğitim Bakanları, siyasiler öğretmenlerin az çalıştıklarını, daha fazla tatil yaptıklarını ve diğer memurlardan fazla kazandığını ifade ettiler; öğretmenlere şahsiyet kazandırılmaya çalışıldığını söylediler; öğretmenlere iş için başka kapıları adres gösterdiler.
Öğretmenin itibarını zedeleyen Alo 147 hattı açıldı; asılsız ihbarlar ile öğretmenler lekelendi, bu hat öğretmeni şikâyet hattı haline geldi, suçsuz yere şikâyet edilen öğretmenlerin bir kısmı soruşturmaya tabi tutuldu hatta ceza alan öğretmenlerimiz oldu.
Bugüne geldiğimizde de öğretmenleri rencide eden uygulamaların devam ettiğini görüyoruz. Stajyer öğretmenler performans değerlendirmesine tabi tutuluyor. Öğretmenlik mesleği kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında bölük pörçük edildi. Öğretmen alımlarında mülakat uygulaması getirildi.
Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere performans değerlendirme sistemi getiriyor. Yanlışlıklar silsilesini barındıran bu uygulama, öğretmenlerin öğrenci ve veli gözünde değerini azaltacak, öğretmenlere yönelik psikolojik şiddetin aracı haline gelecek, öğretmenlerin itibarının tamamen yok olmasına yol açacaktır. Öğretmen not verendir, not verilen değildir. Şayet roller değişirse, not veren öğrenci, değerlendirilen öğretmen olursa, öğrencilerde bunu dalga geçme aracı olarak görecektir.
Milli Eğitim Bakanlığı eğitimcilere değer veriyor gibi görünüp, icraatları ile aslında öğretmenleri toplum nezdinde değersizleştirmektedir. En acısı da bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlere yönelik şiddete karşı net bir karşı duruşunu göremememizdir.
İvedilikle tedbir alın diye bas bas bağırırken, bugün hala okulların güvenlik açısından ne noktada olduğu hepimizin malumudur. Düşünebiliyor musunuz, okullarımızda güvenlik ya nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmakta, ya da okullarda hiç güvenlik önlemi alınmamaktadır. Okulların önemli bir kısmında güvenlik kamerası dahi yoktur.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda, derslik ve ders yapılan bölümler, öğretmenler odası, yönetici ve diğer çalışma/dinlenme odaları, rehberlik odası, kütüphane, spor salonu, yüzme havuzu, tuvalet lavabo, ibadethane ve benzeri birimlerin içini görmeyecek şekilde sadece bahçe, giriş ve bina kapılarına güvenlik kamera sistemleri kurulmalıdır. Okul giriş ve çıkış kapılarındaki kamera sistemleri kolluk birimleri bünyesinde bulunan Kent Güvenlik Yönetim Sistemlerine (KGYS) entegre edilmelidir.
Okulların hemen hemen hiçbirinde güvenlik görevlisi bulunmamaktadır. Okullarımıza özel güvenlik görevlisi hizmet alımı için gerekli ödenek ve yetkiler verilmelidir. Ayrıca MEB ile İş-Kur arasında gerekli işbirliğinin yapılarak güvenlik önemi arz eden öncelikle büyük okullarımızın giriş kapılarında özel güvenlik sertifikası olan özel koruma ve güvenlik görevlileri görevlendirilmesi gerekmektedir.
Eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti artıran unsurlardan birisi de, şiddeti uygulayan kişilerin cezalandırılmayacakları ya da önemsenecek bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesidir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması hükme bağlanmalıdır.
Sorumlu sendikacılığı ilke edinen Türk Eğitim-Sen, eğitim çalışanlarına şiddette karşı 7’den 70’e herkesi, toplumun tüm kesimlerini, ülkeyi yönetenleri, yetkilileri duyarlı olmaya çağırmaktadır. Bu minvalde sendikamız, bugün tüm Türkiye genelinde kokart eylemi gerçekleştirmektedir. Türk Eğitim-Sen üyesi öğretmenlerimiz 26 Nisan 2018 tarihinde yani bugün derslere “ÖĞRETMENİME DOKUNMA” yazılı kokartlarla girecektir.” Dedi.