ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi yani MEB ile Diyanet arasında imzalandıktan sonra yargıya taşınan ‘manevi danışman’ adı altında okullara imam ve vaiz görevlendirilmesi projesi kapsamında ‘derse girmeyecek’ denilen din görevlilerinin derse girdikleri öğrenildi.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, Karaman Lisesi’ndeki rezaleti yazdı. Öztürk bugünkü yazısında, Karaman Müftülüğü’nde görevli vaiz A.Y’nin Karaman Lisesi’nde derse girip Atatürk’e hakaret ettiği iddiasına yönelik suç duyurusunun savcılık tarafından reddedildiğini aktardı.
Öztürk’ün yazısı şöyle:
“Karaman Lisesi’nde de, kısa adı ÇEDES olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi kapsamında Karaman Müftülüğü’nde görevli vaiz A.Y, okulun bir edebiyat öğretmeninin daveti üzerine derse girdi. O derslerde, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz hatırasına hakaret edildiği öne sürüldü. Karaman Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çalışkan ve Karaman Lisesi Müdürü Murat Baysal ile ilgili okula davet edilen din görevlisi hakkında Eğitim İş Sendikası tarafından C. Savcılığına suç duyurusunda bulunuldu.
Vaiz sınıfa girip ÇEDES projesini tanıtacakmış. Ancak, bu kişinin söylediği öne sürülen ve okul yönetimine aktarılan şikayetler üzerine, okul müdürü Murat Baysal, üç yardımcısı ile birlikte öğrencilerle görüşüyor ve olup bitenler hakkında bilgi alıyor, bunu da İl Müdürü Mehmet Çalışkan’a aktarıyor. İddiaları araştırmak için müfettiş görevlendirildi. Onlar çalışmalarını henüz sonuçlandırmadı. C. Savcısı Mustafa Aksakallı, iddia konusu suçlamalarla ilgili “İşleme konulmama” kararıverdi.
O KARAR
Kararı okuyoruz.
“Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası vekilinin dilekçesinde; ÇEDES protokolü kapsamında Karaman Lisesine manevi danışman olarak atanan din görevlisinin adı geçen lisede derse girerek Atatürk’ün bir put olduğunu, Çanakkale Zaferi’nde katkısının bulunmadığını söylediğini, böylece Kamu Görevini Usulsüz Üstlenme ve Atatürk’ün Hatırasına Hakaret suçlarını işlediğini, buna müsaade edenlerin de görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerini belirtmesi üzerine her ne kadar araştırmaya başlanmışsa da;
TCK’nın 262. maddesinin gerekçesinin ‘Madde metninde, bir kamu görevinin hukuka aykırı bir şekilde üstlenilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suç, hukuka aykırı olarak, kamu görevini yerine getirmeye teşebbüs etmek veya bu görevden ayrılması kendisine bildirilmiş olduğu hâlde, görevi sürdürmeye çalışmak suretiyle oluşmaktadır. Suçun oluşması için göz önünde bulundurulması gereken husus, kişinin kamu görevinin verdiği yetkileri kullanmaya teşebbüs etmesidir’ şeklinde olduğu, şikayet edilen din görevlisinin hukuka aykırı bir şekilde kamu görevi üstlendiğinden bahsedilemez. Çünkü şikayet edilen din görevlisinin ÇEDES protokolü çerçevesinde Karaman Lisesi’nde derse girdiği, buna bağlı olarak şikayet edilenler Karaman Lisesi Müdürü ve Karaman İl Milli Eğitim Müdürü’nün de görevlerini kötüye kullandıklarından bahsedilemez.
SINIFTA SÖYLENMESİ ÖNEMLİ GÖRÜLMEDİ
“Atatürk’ün Hatırasına Hakaret” suçunun oluşabilmesi için hakaret içeren söylemlerin belirsiz sayıda kişinin duyabileceği bir ortamda söylenmesinin gerekli olduğu, şikayete konu sözlerin bir sınıfta söylenmesi halinde aleniyet unsuru gerçekleşmeyeceğinden atılı suçun da yasal unsurları gerçekleşmez.
TCK’nın 112.maddesinin ise ‘Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkını kullanmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına, engel olunması hâlinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur’ şeklinde olduğu, şikayet dilekçesinde şüphelilerin eğitim öğretim hakkının kullanılmasını engellediklerine dair iddia bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle evrakın işleme konulmamasına, içtihat gereğince kanun yolu kapalı olmak üzere karar verildi.”