CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, İzmir Aliağa’ya söküm işlemleri için getirilen İtalyan donanmasına ait üç deniz altı ve dört askeri gemiyi soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’ye “Gemilerin tehlikeli madde envanter raporu ve 'gas free' belgeleri var mıdır? Asbest ve tehlikeli atık analizleri yapılmış mıdır” diye soran Yücel, “Dünyanın mülteci kampı olduğumuz yetmedi, çöp konteyneri olduğumuz yetmedi, şimdi de ölüm ülkesi olduk” dedi.
CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, İzmir Aliağa’ya söküm işlemleri için getirilen İtalyan donanmasına ait üç denizaltı ve dört askeri gemiyle ilgili Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki’nin yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı yönelik soru önergesi verdi. Yücel, soru önergesinde şunları kaydetti:
"YEREL SEÇİMLERDE UMDUĞUNU BULAMAYAN İKTİDAR İZMİR'E ACIMAMIŞ"
“Aliağa’da Gemi Söküm Yönetmeliği’ni uygulamak yerine, işçi sağlığını hiçe sayan, bölgeyi çevre felaketine sürükleyen bir anlayışın hâkim olmasının nedeni nedir? Dünya kamuoyu bu donanma gemilerine ölüm gemileri diyor. Biz ise güzel İzmir’i ve halk sağlığını tehlikeye atıp bu işe, ev sahipliği yapıyoruz. Anlaşılan, yerel seçimlerde umduğunu bulamayan iktidar İzmir’e acımamış. Dünyanın mülteci kampı olduğumuz yetmedi, çöp konteynırı olduğumuz yetmedi, şimdi de ölüm ülkesi olduk. İktidarın gözünde insan hayatının hiç mi değeri yok? Radyasyon tehlikesi var mı yok mu bakılmadan, bunun ölçümü yapılmadan, çevreye verilen zararı hesaba katmadan, işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini düşünmeden, böylesine tehlikeli bir karara nasıl imza atarlar?
"İZMİR'DE 'BEN YAPTIM OLDU' ANLAYIŞINA GEÇİT YOK"
İzmir’de ‘ben yaptım oldu’ anlayışına geçit yok. Belediyelerin aynı zamanda, çevre ve insan sağlığını etkileyen olumsuz durumlarda denetim yapmak gibi bir görevi de vardır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Cemil Tugay da üzerine düşen görevi yerine getirmiş, gereken açıklamayı yapmıştır. Elbette ki bu konuda çevre ve insan sağlığını gözeten müdahaleleri olacaktır.
İtalyan donanmasına ait üç denizaltı ile dört askeri gemi, sökümü yapılmak üzere Aliağa tersanelerine getirilmiştir. Maalesef bu gemilerle ilgili olarak da tam bir belirsizlik vardır. Söküm için getirilen gemilerle ilgili yönetmelikte yer alan tedbirlerin tersanedeki şirketler tarafından uygulanıp uygulanmadığı, tehlikeli atık envanter raporlarının gerçeğe uygun şekilde hazırlanıp hazırlanmadığı belli değildir. Bakanlığınız tarafından da şimdiye kadar konuyla ilgili bir açıklama yapılmamıştır.
Gemi sökümünde kullanılan basınçlı kaplar, kaldırma araç, gereç ve teçhizatlarının kontrollerinin de bu kapsamda titizlikle yapılması gerekmektedir. Aliağa’daki bu kontrolsüz ve denetimsiz işleyiş, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından büyük riskleri beraberinde getirmekte, çevre kirliliği açısından da Aliağa bir felakete doğru sürüklenmektedir. Dünya Denizcilik Örgütü tarafından 'yeşil endüstri' olarak kabul edilen gemi söküm işleri ülkemizde ilgili yönetmeliklerin uygulanmaması, yeterli ve etkin denetimlerin yapılmaması nedeniyle ‘çevre katliamına’ dönüşmüş durumdadır.”
Yücel, Bakan Özhaseki’ye şu soruları yöneltti:
"İzmir Aliağa İlçesi’nde bulunan gemi söküm bölgesinde kaç firma faaliyet göstermektedir?
Bu firmaların denetimleri ne sıklıkla ve hangi esaslar çerçevesinde yapılmaktadır? Bu firmalarda toplam kaç işçi çalışmaktadır?
Bu firmaların en son denetimleri hangi tarihte yapılmıştır? Bu denetimler sonucunda tespit edilen eksiklikler nelerdir?
Bu firmalara uygulanan teftişler sonucunda son 5 yılda hangi idari ve cezai yaptırımlar uygulanmıştır?
Bakanlığınızca İtalyan donanmasına ait üç denizaltı ile dört askeri gemisinin Aliağa’da söküm işleminin yapılmasına ne zaman izin verilmiştir?
İtalya’dan Aliağa’ya getirilen gemilerin, tehlikeli madde envanter raporu ve 'gas free' belgeleri var mıdır?
İtalya’dan Aliağa’ya getirilen gemilerin asbest ve tehlikeli atık analizleri yapılmış mıdır?
Aliağa’da 'Gemi Söküm Yönetmeliği'ni uygulamak yerine, işçi sağlığını hiçe sayan, bölgeyi çevre felaketine sürükleyen bir anlayışın hâkim olmasının nedeni nedir?"