CHP’NİN 'POLİS İNTİHARLARI' ÖNERGESİ AKP VE MHP’NİN OYLARIYLA REDDEDİLDİ

CHP’NİN

CHP’nin polis intiharlarının sebeplerinin araştırılması için araştırma komisyonu kurulması amacıyla Meclis gündemine getirdiği önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun polis intiharlarıyla ilgili verdiği önergelerin tamamına matbu yanıt gönderdiğine dikkat çeken Murat Bakan, “Sizin için intihar eden polislerin istatistikten öte bir anlamı yok. Süleyman Soylu'nun verdiği yanıtların tamamı matbu yanıtlar var, hepsi ruhsuz, duygusuz.

Her ayrı polis için aynı yanıtı vermiş. Bu çocuklar, boğazda yalısı olanların çocukları değil, o lüks yaptığınız TOKİ konutlarında, rezidanslarda oturanların çocukları değil; o polisler bu ülkenin esnafının, çiftçisinin, memurunun, köylüsünün çocukları, bu vatanın evlatları. Ve o polislerin hepsinin bir hikâyesi var” diye konuştu.

CHP'li Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:  “24 yaşında hayatının baharında, canına kıyan Semanur, bıraktığı notta, ‘Ben mesleğime aşıktım, küçük düşürdüler, tükendim, ruhumu erittiler, Allah’ım sen yardım et' demişti. 28 yaşında, hayatına son veren Cumhurbaşkanlığı koruması Mehmet Ali, ‘Personelini aşağılamak, tehdit etmek, meslekten etmek, küçük düşürmek, yalancı konumuna koymak en iyi yaptığınız iş olsa gerek.

Her insanın bir gururu vardır ve ben o lafları kaldıramadım' demişti. Arkadaşının yerine Mezitli AK Parti İlçe Başkanlığında nöbet tutan Nagehan… Diyor ki amiri,  ‘Sen sokak kadını gibi sokak kadını ağzıyla konuşuyorsun' ve AKP ilçe sekreterinden özür diletiliyor. Müdürüne diyor ki ‘”Müdürüm, ben ay yıldızlı üniforma taşıyan şerefli bir Türk polisiyim' birkaç gün sonra intihar ediyor.

“SİZİN İÇİN İNTİHAR EDEN POLİSLERİN İSTATİSTİKTEN ÖTE ANLAMI YOK”

Sizin için intihar eden polislerin istatistikten öte bir anlamı yok. Şu elimdeki dosyada onlarca polis intiharıyla ilgili verdiğim soru önergesi ve Süleyman Soylu'nun verdiği yanıtların tamamı matbu yanıtlar var, hepsi ruhsuz, duygusuz. Her ayrı polis için aynı yanıtı vermiş. Yani bunların ayrı ayrı insanlar olması, bunların anaları, babaları, kardeşleri, evlatları… Bunların hiçbir önemi yok, hepsi aynı yanıtlar. Bu çocuklar, boğazda yalısı olanların çocukları değil, o lüks yaptığınız TOKİ konutlarında, rezidanslarda oturanların çocukları değil; o polisler bu ülkenin esnafının, çiftçisinin, memurunun, köylüsünün çocukları, bu vatanın evlatları. Ve o polislerin hepsinin bir hikâyesi var.

Geçen hafta arkasında bir not bırakarak hayata veda eden Alparslan Soylu, o notunda nasıl bir amir tahakkümüne uğradığını, nasıl hakaretlere uğradığını anlatıyor. Babasını aradım, Tayyip ağabey, bana dedi ki ‘Ben otuz sene çelik yeleği sırtında taşımış bir özel harekât polisiyim. 4 evlat büyüttüm, ikisi polis, birisi güvenlik müdürü, birisi anaokulu öğretmeni; onlara haram lokma yedirmedim, başımı sokacak evim yok. 28 yaşında aslan parçası evladımı toprağa verdim.' Alparslan bıraktığı mesajda ne diyor, biliyor musunuz? ‘Ben aç yaşarım, susuz yaşarım ama onuruma, şerefime, davama yapılan aşağılamayla yaşayamam' diyor. Bu çocuk bu şekliyle canına kıydı ve işaret ettiği amirleri hâlâ görevde.

Semanur, Mehmet Ali, Nagehan, Alparslan ve diğerleri; yüzlerce polis intihar etti. O polisler intihar etmedi, o polisler öldürüldüler. Biz buradan haykırdık ‘bu Meclis araştırması önergesine ‘evet' oyu verin yoksa sorumlusu siz olursunuz' dedik. Bu bir cinayet ve cinayetin faili sizsiniz,  cinayetin faili Süleyman Soylu. Her polis intiharından siz sorumlusunuz. Bugün bu meclis araştırması önergesine de olumlu oy vermeyin, her polisin intiharından siz sorumlusunuz!”