Depremden bu yana düzenli aralıklarla İskenderun sahilinin sular altında kaldığını vurgulayan Yıldırım Kara, meselenin yalnızca deniz taşması şeklinde ifade edilemeyeceğini anlattı. Sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle belirtmek gerekir ki; meselenin deniz seviyesinin yükselmesiyle alakası yok. Sorun, yeraltı su seviyesinin yüksekliğinden, yeraltı su stabilitesinin değişmesinden ve deprem ile birlikte zemin sıvılaşmasından kaynaklanıyor. Üzerinde durmamız gereken nokta, bu kıyı şeridindeki yüzlerce dönüm deniz dolgularıdır. Buradaki tesisler, dolgular üzerine inşa edilmiş durumdalar. Ne acıdır ki, İskenderun sahili, iktidar tarafından sürekli genişletilebilecek bir rant alanı olarak görülüyor. Bugün suçladıkları Hatay Büyükşehir Belediyesi, birçok dolgu ihalesi öncesi iktidarı uyarmıştır. Sahil şeridi, kamu yararına kullanılmak yerine yıllarca yandaş şirketlerin daha da rant elde edebilmesi için planlanmıştır. Yeni dolgu alanları eklenirken halihazırda var olanlar ise genişletilmiştir. Deprem öncesinde de birçok uzman bu konuda uyarılarda bulunmuştur.” dedi.
Her lodosta buradan gelen taşkınların İskenderun halkının yaşamını oldukça olumsuz etkilediğini yineleyen Yıldırım Kara, “Hizmet değil rant odaklı zihniyet yüzünden alınan riskler, durumun vahametini ortaya koymaktadır. ‘Ben yaptım, oldu.’ zihniyeti değişmedikçe bu sorunlar çözülmeyecektir.” dedi.
YILDIRIM KARA: İKTİDAR SORUMLULUKLARININ FARKINDA DEĞİL!
Buradaki mevcut altyapının çöktüğünü tekrar vurgulayan Yıldırım Kara, önemli teknik sorunların gündeme gelmesinde asıl karar alıcıların geciktiğini söyledi: “Bildiğiniz gibi Hatay şehrimiz deprem sonrası afet bölgesi ilan edilen yerlerden birisiydi. Afet Kanunu’na göre iktidar, her türlü teknik araştırmayı ivedilikle yapabilme hakkına sahipken sanki buradaki sorun ortaya yeni çıkmış gibi davranıyor. İktidar yetkilileri gerekli projelerin yapıldığına ve firmalarla anlaşıldığına dair beyanatlar veriyor. Buradaki planlamanın hep gelecekle alakalı olduğunun tekrar altını çizmem gerekli. Suyun tahliyesini sağlayan borular incelenecek, takviye pompalar alınacak, barınaktaki zemin güçlendirilecek ve kolektör hatlar yenilenecek. Deprem öncesinde zaten alınmış olması gereken önlemler için hâlâ gelecek zaman işaret ediliyor. Maalesef planlamalarda geç kalınmıştır ve bunun faturasını İskenderun halkı ödemektedir.”
İktidarın sürekli sorumluluk almaktan kaçındığını ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’ni hedef aldığını dile getiren Yıldırım Kara, “İktidar kanadı HATSU’nun yeterli müdahalede bulunmadığını iddia ediyor. Altyapı tamamen çöktüğü için maalesef HATSU yalnızca vidanjör ile su çekebilir. Bu da kalıcı bir çözüme yol açmaz.
Buna ek olarak; belediyenin bütçesi belli, merkezi idareden buraya kaynak aktarılmadığı sürece müdahil olması olası değildi. HATSU’nun depremden sonra iş yükü maddi olarak neredeyse 10 kat artmışken, gelirleri ise aynı oranda azalmıştır. Belediyeye karşı yapılan suçlamalar, asıl sorumluları gizlemek için yapılmaktadır. Maalesef kamuoyuna projeler anlatılırken Hatay Büyükşehir Belediyesi’nden teşekkür beklemesi de olayın başka bir acı boyutunu göstermiştir. Unutmayalım ki depremin yıkıcılığı hem belediyenin işleyişini hem de bünyesindeki personelleri etkilemiştir. Sorumluluklarını yerine getirmesi gereken iktidar, ‘Bakın size lütfettik, proje ve kaynak getirdik.’ şeklindeki açıklamalarla üstenci zihniyetini deprem bölgesine de uygulamaya çalışmaktadır.” dedi.
ZİHNİYET DEĞİŞİMİ GEREKLİ!
Kıyı kenar çizgisinin eski yerinde korunarak planlama yapılması gerektiğini savunan Hatay milletvekili uyarılarda da bulundu: “Hafriyat dolgular ile mahvedilen sahilin güvenliğinin tekrardan sağlanması gerekiyor. İleride daha büyük sorunlar çıkmaması için bugünden planlamalar titizlikle ele alınmalıdır. Dolgu alanlar konusunda ısrarcı olunmamalıdır. Hem zemini hem ekosistemi harap etmekten vazgeçilmelidir. En azından bu sefer günü kurtarmaktan fazlasını beklemekteyiz. Planlanan projeler kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır