Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin yapım sürecinde, inşaatın ve santralin çevreye etkilerinin yeterince değerlendirilmediğine dikkat çeken Kara, "Tüm dünyada karbon yakıtlardan bir uzaklaşma var; bu, olumlu bir gelişme. Ancak fosil yakıtlardan uzaklaşırken, nükleer gibi, tarihte pek çok ciddi ve ölümcül kazayla hatırlanan bir enerji kaynağına yönelmek ne kadar doğru? En yakın tarihlisi Japonya'da olmak üzere, nükleer enerji telafisi imkansız kazalara yol açmıştır.
Mersin'de, Akkuyu'da inşa edilen santral, bu yönüyle, tehlikeyi evimize getirmek demektir. Sadece inşa sürecinde çevreye verilen zarar bile, bu projenin iyi tasarlanmadığını gösteriyor. Santral binası için oradaki bitki dokusunun önemli bir bölümü ortadan kaldırıldı. Akdeniz'e sıfır noktasında bir nükleer santralin sularının, oradaki deniz ekosistemine ne kadar zarar vereceğini tahmin etmek bile güç.
Türk Tabipleri Birliği'nin konuya ilişkin raporunda belirtildiği gibi, santral, aynı zamanda bir tarım bölgesinin ortasına inşa ediliyor. En yakın tarım arazisi 2,5 kilometre uzaklıkta. Santralin inşa edildiği Gülnar'da tahıl ekiliyor, köylerinde de meyve-sebze yetiştiriliyor. Santral çalışmaya başladığında, bu bölgede yaşayan yurttaşlarımız, radyoaktif parçacıkların üstlerine yağması riskiyle karşı karşıya kalacak. Nükleer atıkların depolanması ve taşınması bile kendi başına bir risk taşıyor. Böylece sözde ucuz enerji uğruna, halk sağlığını takas ettiğimiz son derece yanlış bir enerji politikasının yan etkilerine maruz kalacağız. Bu yüzden Akkuyu'nun, bu hatalı projenin bir an evvel sonlandırılması gerekiyor" dedi.
KARA: RADYASYON, ULUSAL GÜVENLİĞİMİZE DE ZARAR VERECEK
Akkuyu Nükleer A.Ş CEO'su Anastasya Zoteeva'nın sözlerini de değerlendiren Kara, "Santralin inşaatını yürüten şirketin yönetim kurulu başkanı, 'Bu santral, Rusya'ya ait. Bu, başka ülkenin topraklarında inşa edilen, bize ait bir santral' diyor. Bunu söylediğinde de hiç kimse itiraz etmiyor, tepki göstermiyor. Sizin ülkenizin iş gücünü kullanarak inşa edilen, sizin topraklarınıza kurulan, sizin doğanızı etkileyecek bir santralin mülkiyeti, yönetimi sizde değil.
Bunun dünyada başka örneği yok. Proje için kurulan şirketin hissesinin tümünün Rusya'da olacağı, bu payın yüzde 51'in altına düşmeyeceği belirtilmiş. Kendi santralimizin sahibi değil, sadece taşeronu konumundayız. Bunun ulusal güvenliğimiz için ne büyük risk yaratabileceğini düşünmek zorundayız. Suriye'de 33 askerimizi şehit eden Rusya, günü geldiğinde, bu santrali bir koz olarak kullanabilir. Ukrayna'da gördük; Avrupa'nın en büyük nükleer santralini hedef almışlardı.
Yarın ulusal çıkarlarımızı tehdit etmek için Akkuyu üzerinden hareket etmeyeceklerinin garantisi var mı? Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan iktidar partisi ve ortakları, Akkuyu'daki tehlikeyi görmek zorundadır. Radyasyon sadece denizlerimize, toprağımıza değil; ulusal güvenliğimize de zarar verecek" ifadelerini