HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP ve HDP arasında yeni bir çözüm süreci yürütüleceği iddiasına ilişkin, “Biz, AKP ile hiçbir konuda herhangi bir anlaşma yapmadık, yapmayız. AKP ile anlaşma yapanlar bellidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar, AKP’nin ortaklarıdır” dedi. Gelecek seçimde Kürtlerin desteğini almayan kimsenin iktidar olamayacağını savunan Buldan, “Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, dillerini kim yasaklarsa onun bir kez daha iktidara gelme şansı yoktur, olamaz” diye konuştu.
Pervin Buldan, bugün HDP Şanlıurfa İl Kongresi’ne katıldı. Kongrede konuşan Buldan, şunları söyledi:
"ÜÇÜNCÜ YOL VARDIR: Sizler de iyi biliyorsunuz ki özellikle bu ülkeyi yönetenler, bu ışığı söndürmek için büyük bir çaba içine girdiler, çok uğraştılar, HDP’nin Türkiye halklarına ve toplumuna verdiği umudu, yaydığı ışığı, verdiği cesareti kırmak ve engellemek için her türlü yolu denediler, denemeye de devam ediyorlar. Onlar istiyorlar ki Türkiye toplumu karanlıkta kalsın, umutlar kırılsın, cesaret olmasın, kararlılık olmasın, onlar kendi iktidarlarını bu şekilde ayakta tutsunlar. Biz de ‘Başka bir yaşam mümkündür’ diyoruz, çünkü artık HDP vardır, HDP’nin fikriyatı ve çizdiği üçüncü yol vardır.
PARTİ YÖNETİCİLERİNİN YARISININ CEZAEVİNDE OLDUĞU BAŞKA ÜLKE YOKTUR: Bu kararlılığı kırmak, bu cesareti ve umudu kırmak için her türlü baskı ve şiddet yöntemlerini hayata geçiren bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir siyasi partinin yönetici ve üyelerinin yarısının cezaevinde olduğu başka bir ülke, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. HDP’nin yöneticilerinin, milletvekillerinin, belediye eş başkanlarının ve parti üyelerinin, partimize selam veren insanların cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz. Ama artık sadece HDP’liler değil, bu ülkede barış, demokrasi, özgürlük isteyenler, ülkenin refaha kavuşmasını isteyenler cezaevindeler. Barış akademisyenleri, Gezi davasında yargılananlar, milletvekilleri, belediye eş başkanları ve bu toplumun güven duyduğu birçok kesimin bugün cezaevinde olduğu gerçeğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Onlar; cezaevinde rehine olarak tutuluyorlar, bunu da herkesin bilmesinde fayda var.
HERKESİN GÖZÜ HDP’NİN ÜSTÜNDE: Bugün, HDP’nin en belirgin ve belirleyici olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Tüm gözlerin HDP’nin üzerinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Şimdi herkesin gözü HDP’nin üstünde, çünkü seçimler yaklaşıyor, çünkü bu ülkeyi yönetenlerin bir kez daha iktidara gelmek için yeni komplolar, başka başka spekülasyonlar ve bu halk üzerinde oynanacak oyunları devreye koymaya çalıştığını biliyoruz. Bir kez daha söylüyoruz; HDP olmadan gelecek olmaz, siyaset olmaz, parlamento olmaz. HDP olmadan yeni bir yaşam asla olmaz. Biz, bu anlayışla yeni döneme hazırlanıyoruz.
KÜRTLERİ KİM İNKAR EDERSE İKTİDARA GELME ŞANSI YOKTUR: Şu günlerde özellikle AKP içinde büyük kırılmaların, anlaşmazlıkların ve çatlakların yaşandığını biliyoruz. Cumhur İttifakı’nın içinde de Millet İttifakı’nın içinde de büyük anlaşmazlıkların, çatlakların olduğuna her gün tanıklık ediyoruz. Peki niye böyle ayrışma yoluna gidiliyor? Bu ülkede Kürtleri kim inkar ederse, Kürtlerin haklarını kim tanımazsa, dillerini kim yasaklarsa onun bir kez daha iktidara gelme şansı yoktur, olamaz. İşte AKP'nin şu anda yaşadığı bütün bu anlaşmazlıkların sebebinin Kürtlere yaklaşım olduğunu çok iyi bilmeliler. Kürt halkının kimliğini inkar edenler, Kürt halkının demokratik siyaset yapmasının önünde engel olanlar, Kürtleri cezaevine koyanlar, parlamentonun dışına atmak isteyenler hiçbir zaman başarılı olmadı, bundan sonra da olamayacaktır. Görüyoruz, bir iflas süreci başlamıştır. Bu durum, AKP'yi çürütmeye, çökmeye ve siyasi arenanın dışına doğru götürüyor.
AKP İKTİDARI, EKONOMİK AMLAMDA ARTIK ÇÖKMÜŞ OLARAK KARŞIMIZDA DURUYOR: Bu ülkede sadece Kürtlerle ilgili değil, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını tanımayan, kadınların eşitlik talebini görmeyen, çocukların ve gençlerin geleceğe umutla bakmasını engelleyen, farklı inançların, dillerin önüne engel olarak çıkanların bu ülkede artık yeri yoktur. Bunlardan biri de AKP’dir. Bugün Türkiye halkları açlık, yoksulluk, sefalet ve ekonomik kriz ile uğraşıyor. Ülkeyi bu hale getiren, halklara açlığı reva gören, işsizliği ve yoksulluğu reva gören AKP iktidarının artık miadının dolduğunu bu kürsüden bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ekonomiyi bu düzeye getiren AKP iktidarı, ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda artık çökmüş olarak karşımızda duruyor. Ekonominin ne halde olduğunu, topluma nasıl bir geri dönüşü olduğunu Urfa halkı çok iyi biliyor. Sizler, ekonomik krizi en derin yaşayan bir halksınız. Urfa halkının, Harran Ovası başta olmaz üzere, verimli kaynaklarının yanlış kullanılması sebebiyle ekonomik krizi yaşamasına sebep olan bu iktidardır. Bu topraklar sadece Urfa’ya değil, Türkiye’ye değil, bütün Orta Doğu'ya yetecek verimliliğe sahipken kaynakları 5’li çetesine aktaran bir iktidarla karşı karşıyayız.
URFA’DA ARTIK BİRİNCİ PARTİ HDP: Urfa halkı, seçimlerde bunun hesabını AKP'den soracak ve AKP’yi Urfa'da artık birinci parti olmaktan çıkaracaktır. Artık Urfa’da birinci parti HDP’dir. Urfa, artık mor rengine bürünmüştür. Mor, HDP’nin, kadınların rengidir, Türkiye halklarının rengidir. Anketlerde Urfa, artık mora bürünmüştür müjdesini burada sizlere vermek istiyorum. Sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin önemli oluğunu her fırsatta söyledik, bir kez daha ifade etmek isterim. Ancak AKP zihniyeti, sorunları diyalog ve müzakere dışında operasyon ve güvenlikçi politikalarla çözme yolunu tercih ediyor. Bunu tercih etmelerinin nedeninin de elbette bir kez daha iktidar olabilme ve kendi koltuklarını sağlama alma zihniyetinden kaynaklandığını biliyoruz.
AKP İLE ANLAŞMA YAPMADIK: Son günlerde yazılan çizilen, medyada konuşulan bir şey var. O da yeni bir çözüm sürecinin başlayıp başlamama meselesi. Sanki AKP ve HDP arasında gizli bir anlaşma varmış gibi çokça konuşulan bir dönem. Sanki AKP ile HDP, kapalı kapılar ardında bir araya geliyor, Öcalan ile bir görüşme yapıyor ve kamuoyundan gizleniyor gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Şunu özellikle ifade etmek isterim. Biz, AKP ile hiçbir konuda herhangi bir anlaşma yapmadık, yapmayız. AKP ile anlaşma yapanlar bellidir. Milletvekillerimizin dokunulmazlığının kaldırılmasında AKP ile birlikte ellerini havaya kaldıranlar, AKP’nin ortaklarıdır. Tezkerelerde AKP ile birlikte ‘evet’ oyu kullananlar, AKP’nin ortaklarıdır. AKP’nin bütün hukuksuzluklarının altına imza atanlar, AKP’nin her türlü hukuksuzluğunun yanında boncuk gibi dizilenler, AKP’nin gerçek ortaklarıdır. Biz, barış meselesinde samimiyiz; ülkeye barışın gelmesi, barışın bu coğrafyada hüküm sürmesi için çok samimi, çok cesaretli ve çok haklı bir mücadele sürdürüyoruz. Çünkü barış, bizim programımızdır, mücadelemizdir, ilkemizdir. Şunu da açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki Türkiye'de barışa, demokrasiye, insan hakları ve adalete dair AKP iktidarının herhangi bir şekilde adım atmadığını da biliyoruz. Bunun için hiç kimse HDP’yi suçlamasın. Hiç kimse, HDP’nin Türkiye halklarına rağmen, Kürtlere rağmen farklı bir yol ve yöntem izleyeceğini düşünmesin. Biz, ne yapacaksak sizlerle birlikte yapacağız. Biz, ne yapacaksak, ne karar alacaksak sizlerle birlikte alacağız.
ŞENYAŞAR AİLESİ’NİN ÇIĞLIĞI: Bu ülkenin Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesine, adalete büyük ihtiyacı var. İşte Emine Şenyaşar annenin adalet çığlığını duymayan vicdanlara bir kez daha seslenmek isterim. Sizin, Şenyaşar Ailesi’ne bir vicdan ve özür borcunuz var. Şenyaşar Ailesi’nden özür dilemek zorundasınız, talep ettiği hakları vermek zorundasınız. Bu anne, adalet çığlığı atıyor, feryat figan eşi ve çocuklarının katillerinin yargılanmasını istiyor, adalet istiyor. Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın. Biz, kendi mücadelesiyle bu adaleti mutlaka Emine Şenyaşar annemize vereceğiz, kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkede adalet arayan sadece Emine Şenyaşar annemiz değil, bir kez daha gözaltına alınan Cumartesi Annelerine, Gezi'de çocuklarını yitiren annelere, Suruç katliamında çocuklarını yitiren ailelere, Roboski ve bütün katliamlarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine bir borcumuz var, adalet borcumuz var, vicdan borcumuz var. O adalet ve vicdan borcunu ödemekle yükümlüyüz. Bu mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz.
HDP DÜŞMEYECEK: Şimdi, birlikte yol yürümenin zamanıdır, mücadeleyi büyütmenin ve büyük direnmenin zamanıdır. Çünkü bu ülkeyi yönetenler, bu ülkeye büyük haksızlıklar, adaletsizlikler, hukuksuzluklar yaptılar. HDP, kumpas ve adalet davaları ile yıkılacak, taviz verecek bir parti değildir. Önümüze getirilen bütün davalardan haklı olarak çıkacağız. Hem HDP kapatma davasını hem de Kobani kumpas davasını karşımıza çıkardılar. Bunu da bilsinler ki bu davalarda bizler kazanacağız. Nasıl ki Kobani düşmedi, düşmeyecek; HDP de düşmedi ve düşmeyecek, bundan hiç kimsenin kaygısı da kuşkusu da olmasın.
3 TEMMUZ’DA ANKARA’DA BÜYÜK KONGRE: 3 Temmuz'da Ankara’da büyük kongremizi gerçekleştireceğiz. Büyük kongremizde bir kez daha adalete olan güvenimizi, barışa olan ihtiyacı, özgürlüklere olan ihtiyacı hep birlikte kongre salonumuzdan haykıracağız. Urfa’dan büyük bir katılımın olacağını, sizin de katkı ve emeğinizin olacağını biliyoruz. 3 Temmuz Ankara’da bir kez daha ülkeyi yönetenlere, bizi yok sayanlara ve inkar edenlere bir kez daha ‘buradayız, ayaktayız, yıkılmadık, mücadeleye devam’ diyeceğiz. Şimdi bugün burada, Urfa il örgütümüzün kongresinde yeni bir yönetim seçilecek. Şimdiye kadar emek veren, bu mücadeleye büyük emekleri ve bedelleri olan il başkanlarımız başta olmak üzere herkese ayrı ayrı tek tek teşekkür etmek istiyorum. Yeni seçilecek olan arkadaşlarıma da bu zorlu görevde bizimle yol yürüyecekleri, bu mücadeleye katkı sunacakları için özellikle kendilerine üstün başarılar diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun, mutlaka kazanacağımızı, büyük bir zaferle büyük barışı bu ülkeye getireceğimizi herkesin bilmesini istiyorum.”