BirGün, Evrensel, Cumhuriyet ve Sözcü’nün aralarında bulunduğu gazetelerin Basın İlan Kurumu'nun (BİK) ilan kesme cezaları hakkında yaptığı başvuruyu karara bağlayan AYM, söz konusu BİK kararlarının sistematik bir sorun olduğuna ve ilgili düzenlemenin bir cezalandırma aracına dönüştüğüne vurgu yaparak hak ihlali kararı verdi.
Anayasa Mahkemesi, BirGün, Evrensel, Cumhuriyet, Sözcü’nün de aralarında bulunduğu gazetelerde yayımlanan haber ve köşe yazılarını gerekçe göstererek Basın İlan Kurumu tarafından verilen resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezalarının ifade ve basın özgürlüğüne aykırı olduğuna hükmetti. İhlalin yapısal sorundan kaynaklandığına karar veren Yüksek Mahkeme çözümü için keyfiyetin TBMM'ye bildirilmesine ve pilot karar usulü uygulanmasına karar verdi. Ceza kesilen gazetelere tazminat ödenecek.
Anayasa Mahkemesi, aynı konudaki 14 bireysel başvuru dosyasını birleştirerek karar verdi. Bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan kararda, başvurucu gazetelerin resmî ilan ve reklamlarının çeşitli sürelerle kesilmesi şeklindeki cezaların ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale olduğu kabul edildi.
195 sayılı Kanun'un 49. maddesinde hangi fiillerin ne şekilde cezalandırılmaya konu olacağı hususunun tamamen BİK'in yetkisine bırakıldığını tespit eden Yüksek Mahkeme, BİK tarafından alınan Genel Kurul kararları ve bununla birlikte Yönetim Kurulu kararları için çerçeve hükümler düzenlenmediğini ve sınırları belirsiz bir düzenlemeye kanun yoluyla imkân tanındığını vurguladı.
Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu müdahalelerin kanunilik ölçütü yönünden başvurucuların Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri ile korunan haklarını ihlal ettiği ve ihlalin ifade ve basın özgürlüklerinin korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip olmaması nedeniyle doğrudan kanundan kaynaklandığı sonucuna vardı.
‘ADİL BİR DENGE GÖZETİLMEDİ’
İncelemeyi somut olayın koşulları çerçevesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri yönünden devam ettiren Anayasa Mahkemesi, başvurularda BİK tarafından çatışan haklar arasında bir dengeleme yapılarak adil bir dengenin gözetilmediği sonucuna vardı.
BİK kararlarına itirazı inceleyen asliye hukuk hâkimliklerinin gerekçeli kararlarına dikkat çeken AYM, kimi zaman BİK'in değerlendirmelerinin doğrudan esas alındığını ancak bu değerlendirilmelerin dengeleme kriterlerini karşılayıp karşılamadığının denetlenmediğini, çoğunlukla BİK kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunun belirtilmesiyle yetinildiğini ve daha ileri bir değerlendirme yapılmadığını kaydetti.
Başvurulara bakıldığında birbirini tekrarlayan bu tür kararların sistematik bir soruna işaret ettiğini değerlendiren AYM, basın özgürlüğüne yönelik müdahalede kullanılan aracın kanuni güvenceden yoksun olduğunu, kullanılmasının nedenlerinin de ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulamadığını belirtti. Bunun yanı sıra AYM, bu tür kararların caydırıcı etki göstermesi nedeniyle ifade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalenin orantılı olarak da nitelendirilemeyeceği sonucuna vardı.
DÜZENLEME DEĞİL, BİK’İN CEZALANDIRMA ARACI!
AYM, BİK’in resmi ilan ve reklamları kesme cezalarının basının etik değerlerini düzenleme amacından öte bazı basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek cezalandırma aracına dönüştüğünü şu ifadelerle tespit etti:Anayasa Mahkemesine BİK tarafından sunulan bilgi ve belgelere göre BİK'in 2018 yılı istatistiklerinde gazetelerin basın ahlak esaslarını ihlal ettiği gerekçesiyle 39 gün, 2019 yılı istatistiklerinde 143 gün, 2020 yılı istatistiklerinde 572 gün resmî ilan vereklam kesme cezası verdiği görülmüştür. Bu doğrultuda verilen cezalara bakıldığında Kuruma verilen yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek artık kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu gözlemlenmiştir.
AYM’DEN ÜÇ MADDELİ ÖNERİ
AYM, açıkladığı gerekçelerle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve pilot karar usulünün uygulanmasına karar verdi.
Kararda, BİK'in 195 sayılı Kanun'un 49. maddesi kapsamında basın özgürlüğüne yönelik müdahalelerinin Anayasa'nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması ve Anayasa'nın 26. maddesinin ihlaline yol açmaması için yapılacak yeni kanuni düzenlemelere ilişkin bazı öneri ve standartların dikkate alınması istendi:
- Kanun'un 49. maddesindeki resmî ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesi çizilmeli, belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle kanun maddesi şeklî ve maddi yönden yeniden düzenlenmelidir,
- Anılan maddenin basının etik niteliklerini artırmaya yönelik sunduğu korumanın sınırları netleştirilmeli ve hangi eylemlerin bu nitelikleri ihlal edeceği konusunda bir ölçüt/eşik değer belirlenmesi gibi kriterler oluşturulmalıdır.
- Anılan maddedeki resmî ilan ve reklam kesme cezalarına itiraz yolu düzenlenirken derece mahkemelerinin bu davalara hangi sıfatla bakacakları ve bu kapsamda da uygulayacakları yargılama usulünün kapsamı net bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
AYM, açıklanan gerekçelerle başvurucu gazetelerin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine oy çokluğu ile karar verdi. AYM Genel Kurul üyeleri Kadir Özkaya, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan, karara katılmadı.
AYM ÜYELERİNDEN KARŞI OY YAZISI
AYM Başkanvekili Kadir Özkaya ve üyeler Recai Akyer, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan, yazdıkları karşı oy yazısında, AYM kararının mahkemenin içtihatları ile uyumlu olmadığını öne sürdü. Yazıda, “Her iki yönden –Mahkememiz içtihatları ile uyumlu olmayan bir yaklaşımla ve yetersiz hukuki ve maddi olgusal temellerden hareketle- kanundan kaynaklanan bir yapısal sorun tespitiyle dosyalardaki olayların esasına girilmeden –kategorik olarak- BİK resmi ilan ve reklam kesme kararlarının ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği sonucuna varan çoğunluk görüşen iştirak edilmemiştir.”