Tarih: 10.09.2024 19:10

ARAP BİRLİĞİ TOPLANTISINDA SURİYE’DEN HAKAN FİDAN’A PROTESTO

Facebook Twitter Linked-in

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın konuşmasının başladığı sırada Suriye heyetinin salonu terk ettiği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya dair açıklama geldi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirilen ve Türkiye’nin 13 yıl aradan sonra ilk kez katıldığı Arap Birliği toplantısında Suriye heyetinin protestosu ile karşılaştı. Suriye heyetinin, Fidan’ın konuşmasına başladığı sırada salonu terk ettiği iddia edilirken Dışişleri Bakanlığı kaynakları ise heyetten bir kişinin konuşmayı takip ettiğine dair açıklama yaptı.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Al Arabia’da yer alan habere göre, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad başkanlığındaki Suriye heyeti, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın konuşması başladığında toplantı salonunu terk etti ve konuşma bittikten sonra geri döndü.

MİKDAD: İLİŞKİLER NORMALE DÖNSÜN İSTİYORLARSA…
Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ise, toplantının öncesinde Russia Today’e açıklamalarda bulunmuştu. “Eğer Türkiye, Suriye ile iş birliğinde yeni adımlar atılmasını ve ilişkilerin normale dönmesini istiyorsa kuzeyde işgal ettiği Arap topraklarından çekilmelidir” dedi.

DIŞİŞLERİ’NDEN AÇIKLAMA
Öte yandan ardından Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından, iddiaya ilişkin bir açıklama yapıldı. AKP’ye yakınlığıyla bilinen Milliyet yazarı Zafer Şahin’in kişisel X hesabından yaptığı paylaşıma göre Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Suriye heyetinden bir temsilci, Arap Ligi’nde Hakan Fidan’ın yaptığı konuşmayı takip etti” dedi. Şahin, Bakanlık kaynaklarının ayrıca, “Arap Ligi konsensusla karar alıyor. Kararları bir üye bile engelleyebiliyor. Neticede Türkiye’nin katılımına bir tepkileri olsa, bunu davet sürecinde dile getirirlerdi. Türkiye’nin katılımına itiraz etmediler” bilgisi verdiğini de paylaştı.

HAKAN FİDAN: ‘O GÜNE KADAR TİCARETİ BAŞLATMAYACAĞIZ’
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantıda yaptığı konuşmada, İsrail'in, Kudüs'ün kimliğini değiştirme ve Harem-i Şerif'teki tarihi statükoyu ihlal etme yönündeki çabalarının pervasız olduğunu söyledi. Fidan, "Yüzlerce radikal İsraillinin polis koruması altında Harem-i Şerif'e saldırması küstah bir provokasyondur." diye konuştu.
Fidan, bakanların bu tür provokasyonlara dahil olmasının, İsrail hükümetinin ahlaki çöküşünün derecesini gösterdiğini vurgulayarak, "Herkes şunu bilmeli: İslam dünyası, Harem-i Şerif'in İslami kimliğini korumak için elinden geleni yapacaktır. Aynı ruhla, uluslararası topluma İsrail'in eylemlerini durdurması için baskı yapmak üzere ortak eylemimizi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Gazze konusuna ilişkin, Türkiye'nin Güney Afrika tarafından başlatılan Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya müdahale beyanını sunduğunu hatırlatan Fidan, Gazze'de dökülen kanın, İsrail'in önceki saldırılarının cezasız kalmasının doğrudan sonucu olduğuna dikkati çekti.
Fidan, "Gazze'de kuşatma altındaki halkın benzeri görülmemiş şekilde topluca cezalandırılmasının" artık Batı Şeria'ya da yayıldığını vurgulayarak, İsrail'in mevcut koşullardan yararlandığı ve bölünmeleri istismar ettiğini söyledi.

Arap ülkeleri, Müslüman ülkeler, Filistinli gruplar ve BM gibi kurumların saflarını sıklaştırması gerektiğini vurgulayan Fidan, "Ancak o zaman bu barbar savaş makinesini durdurabiliriz." dedi.
Fidan, Türkiye'nin İsrail'e ticaret kısıtlamaları getirdiğini söyleyerek, "İsrail ateşkesi kabul edip Gazze'ye engelsiz şekilde insani erişim sağlayana kadar ticareti yeniden başlatmayacağız." diye konuştu.

İsrail-Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadan kalıcı barışın tesis edilemeyeceğinin farkında olunduğunun altını çizen Fidan, 1967 sınırlarına sadık iki devletli çözümün gerekliliğine dikkati çekti.
Bakan Fidan, uluslararası hukukun yüksek sesle ve net bir şekilde İsrail'in işgalinin yasa dışı olduğuna hüküm verdiğini kaydederek, onlarca yıllık işgal, baskı ve şiddetin sona ermesi gerektiğini belirtti.

İsrail'in sahada yasa dışı fiili durumlar yaratarak cezasız kalamayacağını vurgulayan Fidan, "Çatışmalarda sivilleri korumak, kesintisiz ve yeterli insani yardım sağlamak yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani ve ahlaki bir sorumluluktur. İsrail, bu sorumluluklarını açıkça yerine getirmemektedir. İnsanlar, hayatta kalmak için gerekli hizmetlere erişimden mahrum bırakılmaktadır." şeklinde konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —