AKP’DE VAN ÇATLAĞI: BÖLÜCÜ MÜ SAYILACAKLAR?

AKP’DE VAN ÇATLAĞI: BÖLÜCÜ MÜ SAYILACAKLAR?

AKP MKYK üyesi Orhan Miroğlu, Mehmet Uçum’un Van’da yaşanan süreçle ilgili açıklamasına tepki gösterdi.

Miroğlu, “Parti içindeki Kürt aktörlerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini nasıl bekleyebiliriz? Onlar da film “aslında bölücü” mü sayılacaklar?” dedi.
Eski AKP Mardin Milletvekili ve MKYK üyesi Orhan Miroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Van’da Abdullah Zeydan’ın seçilmesiyle başlayan süreç hakkındaki açıklamalarına tepki gösterdi.

Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.” dedi.

Miroğlu, Uçum’un “İktidar içindeki neo liberallerin tutumu da kaydedildi” açıklamasına yanıt verdi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Miroğlu, “Parti içindeki Kürt aktörlerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini nasıl bekleyebiliriz? Onlar da “devletin istediği doğrultuda konuşmazlarsa” kayıt altına mı alınacaklar, film başa sarılıp “aslında bölücü” mü sayılacaklar? ifadelerini kullandı.

Miroğlu’nun paylaşımı şu şekilde:
“Aday tercihlerinin, hemen son birkaç seçimde değişmeden devam eden siyasi vitrinin, Kürt muhafazakarları HÜDA- PAR ve YRF’a, seküler Kürtleri’de CHP ve DEM’e ‘havale etme’ ve ‘ mecbur etme’ siyasetinin, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, partinin karar organlarına uzanan bilgi kanallarının aydınlanmaya muhtaç hale gelmiş olmasının, istişare mekanizmalarındaki ve entelektüel zemindeki vasatlığın, emekliler ve ekonomi gibi , seçmenin “Türkiye Yüzyılı” ufku sebebiyle tolere etmesini bekleyemeyeceğimiz durumlar ve daha bir çok sebebin AK Parti’nin seçim başarısızlığında elbette ama az ama çok payı var. Ama bütün bunlar birer sonuçtur. Sebep değildir.

AK Parti için gerçek yüzleşme alanı, son on yılın iç ve dış politikasını şekillendiren siyasi paradigmalarda aranmalıdır. Siyasi paradigmalarımızın şekillendirdiği, ama değişmesinin de vakti gelmiş politikalarımızı tartışmadan ve gündeme getirmeden, bu seçim yenilgisini 2028’de zafere dönüştürmemiz mümkün değildir. Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi güneşe maruz kalan buz gibi erir gideriz.

‘GERÇEK BİR YÜZLEŞME YAŞAYAMAYIZ’

Diyeceğim gerçek yüzleşme olabilmesi için insanlara asgarisinden bir tartışma özgürlüğü ve fırsat ortamı sunulabilmelidir. Kimse , acaba yazar ve konuşursam siyasi istikbalim işim gücüm ne olur gibi bir endişeyle hareket etmeye zorlanmamalıdır!
Partimizin sembolü haline gelmiş bir dostumuz, partimizin siyasi ve hukuki işler başkanı olarak konuşur bir başka dostumuz “devlet adına kayıt” tutarsa, hiç birimiz Cumhurbaşkanımızın bizi davet ettiği yüzleşmeyle ‘gerçek bir yüzleşme’ yaşayamayız.


Kimse kimsenin yurtseverliğini ve bin yıllık tarihin getirdiği bütün belaların içinden her defasında Türkler’in ve Kürtler’in silah ve kalem yoldaşlığı sonucu küllerinden yeniden doğan bu güzelim , bu aşık olunası ülkeye aidiyet duygusunu sorgulayacak hak ve yetkiye sahip değildir!

‘BÖLÜCÜ MÜ SAYILACAKLAR?’

Van’da mazbatanın hak eden sahibine , YSK onayından geçmiş ve seçilmesinde bir engel görülmemiş DEM Adayı Abdullah Zeydan’a verilmemesini doğru bulmayan partinin kurucusu arkadaşlarımız ve milletvekillerimiz şu bu sayılacak ve susturulacaksa- seçim yenilgisinin en büyük kısmı Kürt mahallesinde yaşanmışken- parti içindeki Kürt aktörlerin fikirlerini özgürce ifade etmelerini nasıl bekleyebiliriz?

Onlar da “devletin istediği doğrultuda konuşmazlarsa” kayıt altına mı alınacaklar, film başa sarılıp “aslında bölücü” mü sayılacaklar?!!!
Güneydoğu’da 2015 seçimleri gibi bir sonucun dokuz yıl sonra yeniden yaşanmasının, Diyarbakır’da %16’da kalmanın, Van’da sıfır çekmenin sebeplerini AK Partili Kürtler kendi aralarında ve partileriyle nasıl konuşabilecek, yüzleşebilecekler?! Hiç bir şey olmamış gibi davranamayız.

Bin yıl sonra en zor ve çetrefilli bir süreçte tarihin AK Partiye ve liderine sunduğu tarihi misyona uygun bir ilerleme ve yol haritasını yeniden tasarlamak ve bunu mümkün kılacak özgür bir tartışma ortamını inşa etmek hepimizin sorumluluğundadır, yoksa partimize de , liderimize de , devletimize de, bu ülkeye de yazık olur.”