Menzil tarikatındaki miras krizinin giderek büyüyen çatlağı, sadece cemaat içindeki dengeleri değil, Ankara'nın siyasi kulislerini de hareketlendirmiş durumda. Tarikatın lideri kabul edilen Saki Elhüseyni'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmesi, kardeşleri Mübarek ve Emin Elhüseyni'nin ise eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'la zaman zaman "kapalı kapılar ardında" buluştuğu iddiası, hem cemaat hem siyaset hattında yeni bir fay hattı oluşturdu.
Tarikat çevreleri, Menzil'deki "post ve miras" rekabetinin artık dini bir tartışma olmaktan çıkıp, siyasi güç dengeleri üzerinden yürüyen bir nüfuz mücadelesine dönüştüğünü belirtiyor. AKP içindeki bazı isimlerin kardeşler arasında farklı konumlandığı; kimin hangi bloğa yakın durduğunun parti içi hesaplaşmalarda dahi tartışma konusu olduğu ifade ediliyor.
Saki Elhüseyni'nin, cemaat içi çözüm mekanizması olarak kurulan "şeriat mahkemesinde" yaptığı konuşmada, "Miras meselesine Cumhurbaşkanımız da müdahil oldu" sözleri, iktidarın tarikat üzerindeki etkisini açıkça gündeme taşımıştı. Bu açıklama, kulislerde hem "Devletin tarikat içi mirasa müdahalesi olur mu?" hem de "Bu etki siyasette yeni bir denge mi yaratıyor?" tartışmalarını güçlendirdi.
Öte yandan Cumhuriyet'in aktardığı bilgilere göre Mübarek ve Emin Elhüseyni'nin, uzun süredir siyasi destek arayışıyla Bülent Arınç'la temasta olduğu iddia ediliyor. Cemaat kaynakları, iki kardeşin özellikle İngiltere'de devam eden "nitelikli dolandırıcılık davası" başta olmak üzere Avrupa ve Türkiye'de yürüyen hukuki süreçler nedeniyle oluşan olumsuz kamuoyu algısını düzeltmek için Arınç'tan "siyasi akıl ve yönlendirme" talep ettiğini ileri sürüyor.
Bu temaslar aynı zamanda, kardeşlerin ağabeyleri Saki Elhüseyni'nin kurduğu Ankara ilişkilerine karşı "karşı denge" arayışında olduğunu gösteren bir işaret olarak yorumlanıyor. Siyaset kulislerinde, Menzil'deki miras kavgasının AKP içindeki güç dengelerini de yeniden şekillendirebilecek kadar etkili olduğu değerlendiriliyor.
Ankara'da konuşulan bir diğer iddia ise şu: Tarikatın bölünmesi, yalnızca dini bir ayrılık değil; sağlık, eğitim, finans ve uluslararası vakıf ağları üzerinden uzanan milyonlarca dolarlık yapının geleceğini belirleyen bir mücadele. Bu nedenle, her taraf kendi siyasi kanalını güçlendirme yarışına girmiş durumda.
İktidar cephesinden ise konuya dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak parti koridorlarında "Bu tartışmanın büyümesi kimseyi memnun etmez" yorumları dikkat çekiyor.